ABD’nin F-35’leri vermeme tehdidi ya da şantajına karşı Türkiye’nin tavrı her zamanki gibi çok net:
“B planımız hazır, böyle bir gelişme olursa başımızın çaresine bakarız.”
Yani başka yerden alırız ve kendi uçağımızı yaparız. Ki bu konuda Rusya’dan anında “Türkiye’ye savaş uçağı tedarikine hazırız” mesajı geldi ve daha başka seçenekler de söz konusu. Tabii eksileri ve artılarıyla beraber. Özellikle de “Uçak yapmak zaman alır ya da başka ülkelerden alınacak uçaklar ABD sistemine alışmış pilotları zorlar” iddiaları dikkate alındığında. Dahası, bunun bir de lojistik destek sistemleri gibi artı yatırım gerektiren boyutu var. Çünkü bu mevcut sistem de ABD uçaklarına göre kurgulanmış durumda. Ancak bunların hiçbiri vazgeçilmezlik anlamına gelmiyor. Dolayısıyla da en çok konuşulanların başında “F-35’e karşı B planı ne?” sorusu var. Buna Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı em. Korg. İsmail Hakkı Pekin’in yanıtı da şöyle:
“F-35’ler gelse bile ikişer üçer gelecekti. Türkiye’nin hesabı 2030’lara kadar mevcut, modernize edilmiş F-16’ları kullanmak. B planının Rusya’dan uçak alınması falan olacağını sanmıyorum. Zaman içerisinde F-16’ların eksiklerini tamamlamak için Avrupa’dan bazı filolar alınabilir. Örneğin, Fransa’nın ürettiği Mirage gibi uçaklar var. Fransa-Almanya ortak üretimi Tornado ya da İngilizlerin Harrier’i var. Uzun vadeli plan olarak da uçak yapımı üzerine zaten çalışılıyor, diğer ülkelerle ortaklaşa Türkiye’ye uygun bir uçak modeli geliştirilebilir. Bu Avrupa’dan da, Rusya’dan da, Çin’den de olabilir. Ama çeşitlendirdiğiniz zaman lojistik bakımdan da yeniden yatırım yapmanız gerekir.”
ABD F-16’ların yedek parçaları konusunda sorun çıkarırsa?
“Çıkartabilir. O zaman da yedek parça başka yerden bulunabilir, bazılarını kendiniz yapabilirsiniz. Yani F-16’ları uçururuz. Ama F-16’lar konusunda sorun çıkaracaklarını sanmıyorum. O zaman iş iyice çığırından çıkar. Türkiye’yi kaybederler yani. ABD’nin böyle bir riske gireceğini sanmıyorum. Dünya üç kutuplu olmaya doğru gidiyor. ABD eğer bu üç kutup içerisinde kendisi başat güç olmak istiyorsa, Türkiye’ye ihtiyacı var.”
F-35’lerin çok teknolojik uçaklar ve üstünlükleri olmasına rağmen aslında Türkiye’nin ihtiyacının F-16 ve benzeri uçaklar olduğunu savunan Pekin, devam ediyor:
“F-35’ler ABD’nin, üreticinin kontrolünde olan bir uçak sistemi. Uçak aktif olduğu andan itibaren merkezle irtibata geçiyor, otomatik olarak beynine yüklenen bilgileri merkeze aktarıyor. Yani F-35’ler istenirse merkezden yönlendirilebilir. F-16’lar böyle değil. F-16 teknoloji olarak eski, dolayısıyla ABD’nin bunları yapma şansı yok...”
F-35’i vermezse dünyanın sonu değil yani?
“Değil. Çünkü gerçekten F-35’lerle birlikte, ABD sattığı NATO ülkeleri arasında bir istihbarat ağı kurmuş oluyor ya da hepsini kontrol ediyor. Kaynak kodlarını vermediği için bizim yönetim bilgisayarı ya da başka bir şeyi değiştirme şansımız yok. Farklı bir mühimmat koyma şansımız da yok. ABD’nin belirleyeceği mühimmat neyse onu koyacağız çünkü yönetim bilgisayarı koyacağınız başka mühimmatı tanımaz.”
ABD isterse merkezden sistemi kilitleyebilir mi?
“Kilitleyebilir, maalesef öyle bir özelliği var. Yani hem istihbarat ağı hem de gerektiğinde müdahale etme imkânı var. Sattığı gücü kontrol ediyor maalesef. Operasyona giden uçağı arızaya sokup geri dönmek zorunda bırakabilir. Ya da atılan bombanın hedefini saptırabilir. Bu her zaman mümkün...”