Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından en riskli bölgeler konuşuluyor ve tartışılıyor. Genellikle de olası depremlerin yeri, zamanı ve büyüklüğü... Yani depreme hazırlıklı olmaktan ziyade tehdidin boyutu ve olma olasılığına dönük hesaplar daha ön planda... Bunların arasında, hatta başında da İstanbul var. Bu anlamda da İstanbul’u tehdit eden Kuzey Anadolu Fayı’nın tek mi yoksa parçalı mı kırılacağı ve özellikle de zamanlamasına dönük deprem bilimcilerden gelen farklı açıklamalar da malum. “İstanbul için sadece 5-6 yıl zaman kaldı” diyen de var, 2046’yı ve çok daha sonrasını işaret edenler de... Bunların hepsinin temel dayanağı da 1999 depreminden hemen sonra yapılan ve 30 yıllık periyodda büyük deprem olasılığını yüzde 62 (artı eksi 15) öngören bilimsel araştırma. Elbette zaman ve risk hesaplamasında daha sonraki yıllarda yapılan başka bilimsel araştırmalar da var. Mesela 2016’da yapılan son araştırma

Haberin Devamı

30 yıllık periyodda olma olasılığını yüzde 47 öngörüyor. Tabii bunlar da hep büyük deprem olasılıkları üzerine. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü eski Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’nın 2003 yılına kadar yardımcılığını yapan Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış, anlatıyor:

“2016’daki son çalışmaya göre 2046’ya kadar, 30 yıllık dönem içeresinde 7’den, 7.3’ten büyük deprem olma olasılığı yüzde 47... Bu daha zamanımız var demek ama deprem böyle bir şey değil. Deprem 6.7 olur ve belki 5 yıl içerisinde olur ve yüzde 99 olasılıkla olur. Biz yerkürede birtakım modellerle olasılık hesaplıyoruz ama yerküre o olasılığı dinlemiyor. Kahramanmaraş’ta hemen herkes deprem bekliyordu ve bunun zamanını bilmiyorduk. Ama hiç kimse 7.7 diye bir deprem beklemiyordu... O yüzden biz yine yanlışlara odaklanıyoruz olasılık hesaplarıyla, nasıl olsa zamanımız var diye. Ben de bunu zaman zaman söyledim. Niye söyledim çünkü bazı uzmanlar risk yüzde 80, 7 yıl kaldı gibi sözler sarfediyor, 7 yıl kalan bir şey yok aslında. 30’ar yıllık dönemlerle bunun olasılık hesabı yapılır. 30 yıl ve 100 yıla kadar 10’ ar yıllık periyodlarla deprem riski hesaplanır. Genellikle dünyada bu 30 yıllık insan ömrüdür hani yaşadığı dönemde yakın zamanda o konuşulur ama bu mutlaka 30 yıl içinde deprem olacak demek değil.”

Haberin Devamı

30 yıl bir de artı eksi 15 durumu var?

“Ama o artı eksi 15 değil. İlk makale yüzde 62 olasılık var. Bunun yüzde 15 artış olabilir eksi 15 olabilir. Bu ne demek? Risk yüzde 77’de olabilir ama risk yüzde 47 de olabilir. Bu geçiciydi ondan sonra iki tane çalışma yapıldı, en son çalışmada olasılık 2046’ya kadar yüzde 47... Ama bunların vatandaşa faydası yok. Bu 7.3’lük deprem için, peki diyelim 6.7 deprem oldu? Daha kısa sürede olur riski daha yüksektir.”

30 yıllık periyod büyük bir deprem için çalışma mı?

“Evet. İlk yapılan çalışma 7’den büyük bir deprem için. İkinci çalışma 7 ve daha üstü bir deprem, üçüncü çalışma 7.3 ve daha üstü bir deprem için yapılan bir çalışma. Riski daha düşük bir deprem için hesaplarsanız hem daha kısa süredir olma olasılığı hem de risk daha fazladır. İnsanlar olasılık hesabını bilmezler bizler bu olasılık hesaplarını herkesin gözü önünde uçuşturursak ve

Haberin Devamı

7 yıl kaldı gibi bir yanlış ifadeyle insanları yanlış yönlendirirsek ve 30 yıl içinde kesin deprem olacak diye hiç kimse demiyor, hiçbir makalede böyle bir sonuç yok...”

7’den daha küçük depremlere yönelik hesap yok, o her an olabilir yani?

“Aynen. Şimdi 7.5 büyüklüğünde bir deprem senaryosu var. Devlet İstanbul’da olabilecek en kötü depremin 7.5 olacağını düşünüyor, hazırlıklarını buna göre yapıyor. Bu illa 7.5 olacak değil. Belki 7 değil, ama 6.7 olursa çok daha kısa sürede çok daha riskli olabilir. Çünkü olasılık öyle bir hesaptır. Daha küçük depremlerin hem süresi kısadır hem olasılığı yüksektir.”

Kısacası dememiz o ki; olasılık hesaplarına takılmanın korkulan depremin, büyüklüğünü ve zamanını tartışmanın hiç kimseye bir faydası yok. Boşa zaman kaybı, zaten fazlasıyla da kaybetmiş durumdayız. Çünkü deprem olasılık hesabı falan dinlemiyor. Öyle ya da böyle İstanbul’u tehdit eden o fay günün birinde tek ya da parçalı olarak kırılacak. Büyüklüğü de ne olursa olsun bu gerçekliğe karşı da hazırlıklı olmaya odaklanmak daha doğru. Yani yarın deprem olacak şekilde hazırlıklı olmak, tam anlamıyla gerçek bir seferberlik durumu başlatmak şart...