CHP’deki kronikleşmiş genel başkan tartışmaları, o gitsin ben geleyim hesapları, çekişmeleri 31 Mart, özellikle de 23 Haziran seçimlerinden sonra askıya alındı. Partinin genel havası oldukça sessiz ve dingin. Evet şimdilerde CHP’li bazı belediye başkanlarının eş, kardeş, akraba kayırmaları ile Muharrem İnce’ye dönük “ince” hesaplardan kaynaklanan sıkıntılar var ama onlar da daha çok parti dışından gelen tepkiler şeklinde. Yani parti içinde her iki konuda da kızgın, kırgın ve eleştirel üsluplardan ziyade daha çok olmasa iyi olurdu gibisinden bazı cılız çıkışlar söz konusu. Dolayısıyla da bu ne kadar sürer bilmem ama CHP’de uzunca bir zamandır pek fazla tanık olmadığımız kadar Kılıçdaroğlu’na destek ve tek ses görüntüsü hâkim. O nedenle de parti programını değiştirmeye dönük adımlar ivme kazanmış durumda. Ancak bu noktada halka sorulması düşünülen program değişikliği kadar CHP’nin yeniden yapılanma konusuna öncelik vermesi gerektiğini savunanlar da var. Örneğin eski genel başkanlardan(SHP) Murat Karayalçın diyor ki:
“Bence CHP kendisinin siyasi mimarisini değiştirecek yeni bir çalışma dönemi içine girmeli. Yeniden yapılanmasına ihtiyaç yok diyen arkadaşlarımız da olabilir. Ben partinin örgüt yapısının yenilenmesi gerektiği düşüncesini savunan bir CHP’liyim, siyasetçiyim. Bunu hem merkez hem de taşra örgütleri için söylüyorum. Bir bütün olarak CHP kendisini yenilemelidir. Bu da bir yeni örgütlenme tasarımının ortaya konulmasıyla, tartışılmasıyla olanaklı olabilir. Önce bu konuda mutabakata varmalıyız, sonra tüzük değişikliği çok kolaylıkla yapılabilir. 4 yıl sonra Cumhurbaşkanlığı, TBMM seçimi var, partimiz bir an önce bunu yapıp seçimlere odaklanmalıdır. Bir de program konusu var. En son 2008’deki kurultayda parti programımızı yenilemiştik. Bana göre biz parti programını biraz daha basitleştirmeliyiz. Ben çok büyük bir program olmasından yana değilim. İlkelerimizi, duruşumuzu, dünyaya ve Türkiye’ye nasıl baktığımızı ortaya koymakla yetinmeliyiz. Bu da tabi ki Cumhuriyetçilik, Atatürkçülük, sosyal demokrasi ilkelerine dayanmalıdır. Sonra her seçimin özelliğine ve o günün koşullarına göre; o ilkelerimizden hareketle bir seçim bildirgesi yayınlamalıyız. İşleyiş böyle olmalı. Bunun için zamanımız var ve bizde çok iyi bir dönemin içindeyiz. Artık CHP’de kurultay kavgası, huzursuzluk, hizip tartışmaları yok…”
Bu durumun doğrudan son seçimlerdeki başarıyla bağlantılı olduğunu belirten Karayalçın, devam ediyor:
“Şimdi bir başarı sağlandı. Burada imza sahibi Kemal Kılıçdaroğlu. Kemal Bey’in 2017’ den bu yana izlediği siyasetin sonucu olarak elde edildi bu kazanımlar. Doğal olarak da bunun altında bunu işleyen Kılıçdaroğlu’nun imzası olduğunu kabul etmek gerekiyor. Bu durumda bizim yapmamız gereken bu başarımızı Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerine taşımaktır. Genel Başkan diyor ki erken seçimi gerektiren bir durum yok. Doğru diyor. Dolayısıyla seçimin dört yıl sonra yapılacağını dikkate alarak bizim rahat rahat çalışabilmemiz gerekiyor. Ben parti içindeki ortamı böyle görüyor ve bunu yenilenmenin gerçekleşmesi için çok büyük fırsat olarak niteliyorum. Yani bu fırsat kolay kolay ele geçmez. Bizim partide kavga, çekişme eksik olmaz. Ama şimdi öyle değiliz parti içinde bir sükûnet, huzur var. Bundan yararlanarak. Eksiğimizi gediğimizi tamamlamalıyız, söküklerimizi dikmeliyiz. Hatta daha iyi, daha şık bir elbise hazırlamalıyız. Yani iyi bir örgüt yapısını kendimiz için tanımlamalıyız.”
CHP’de yeni bir seçime kadar genel başkanlık tartışması olmaz yani?
“Sanmıyorum olacağını sanmıyorum. İsteyen arkadaşımız olabilir ama sanmıyorum. Böyle bir gelişmeyle karşılaştığımız kanısında değilim. Şu anda bir genel başkanlık seçimi yarışı ortamının olmadığını da görüyorum partimizde...”