Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mehmetçik, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarından sonra çok zor bir görevi daha üstlendi. Hedef Fırat’ın doğusunda barış koridoru, dolayısıyla da ABD’nin gölgesinde yıllardır bölgeye çöreklenen YPG/PKK’lı teröristlerin oluşturmaya çalıştıkları terör devletçiği hayalini hepten yok etmek. Ve tüm bölge halkını terörün, teröristlerin pençesinden kurtarmak...

Öncelikle Silahlı Kuvvetlerin tüm unsurlarına muvaffakiyetler dileyelim... Kılıçları keskin, yolları açık olsun. Hiçbirinin ayağına taş değmesin. Gittikleri gibi sağ salim geri dönsünler...

Sonra da harekâtla ilgili detaylara ve gerçeklere dönelim. Özellikle de Türkiye’nin bu konudaki kararlılığına... Çünkü Türkiye sınırlarında bir terör devletçiği oluşturulmasına asla izin vermeyeceğini bugüne dek defalarca deklare etti. Hatta dikkate alınmadığında neyi, nasıl yapacağını bile çok açık ve net anlattı. Şimdi de ABD’ye rağmen Silahlı Kuvvetler bunları uygulamaya soktu. Bu bağlamda da dün saat 16.00’dan itibaren Türk Hava Kuvvetleri ile karadan obüsler istihbarat kaynaklarınca önceden belirlenen hedefleri tek tek vurmaya başladı ve vuruyor. Yani hava sahasının kapanması falan da hikâye.

O nedenle de askeri kaynaklara; göre bundan sonraki aşamada bölgeye giren kara birlikleri ve zırhlı unsurlar hızla güneye 30 kilometre derinliğe doğru inip hedefleri ele geçirecek, oralarda kurulacak üs bölgeleriyle de bağlantı yollarını kontrol altına alacaklar. Bu iş bittikten sonra da şehirlerde ve meskûn mahallerde arama, daha doğrusu terörist temizliğine başlayacaklar. İşin en zor tarafı da bu zira hem YPG/PKK hem de DAEŞ’liler tarafından terörist saldırıları riski söz konusu. Onun için de TSK devriye, keşif kolu çıkarmak ve diğer muharip hareketleri yapmak suretiyle bölgede alan hâkimiyetini sağlayacak. Açıkçası her şey en ince detayına kadar planlanmış durumda.

O nedenle bu harekâtın olası hamleleri kadar bu harekâta başlamanın Türkiye açısından ne anlama geldiğini de irdelemekte yarar var. Onu da Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin, özetliyor:

“Türkiye ABD’ye geri adım attırmış durumda ve bölgede bir güvenlikli bölge tesis ediyor. O güvenlikli bölgeyi kendisi kontrol edecek. Böylece hem kendi sınırında Kürt devleti kurulmasını engelleyecek hem de Türkiye’deki yaklaşık 2 milyon sığınmacıyı oraya taşıyarak sınırlarının güneyinde 30 kilometrelik bir Arap kuşağı meydana getirecek. Ama tüm bunlar ABD’nin hedeflerinden vazgeçeceği anlamına gelmiyor. Çünkü ABD’de 50-60 bin kişilik o silahlı YPG/PKK gücünün dağılmasını istemiyor ve onları Deyrizor-Rakka hattına doğru indirip, korumaya aldı. Dolayısıyla da ilerde konjonktür uygun olduğunda ABD o PYD/YPG’yi kuzeye yerleştirip tekrar o bölgede bir Kürt devletçiği kurmaya çalışacaktır. Tabii bu arada Türkiye’de o PYD/YPG’yi dağıtmak için fırsat kollayacaktır. Bu hep aklında olacaktır.”

ABD’ye rağmen barış koridoru yani?

“Evet. ABD’ye rağmen barış koridoru diyebiliriz. Niye? Çünkü ABD hiç istemedi böyle bir şeyi. Hiç istemedi. Bunu kabul ettirmek ve yapmak Türkiye’nin diplomatik ve askeri başarısıdır... ABD Türkiye’den vazgeçemedi ve lehine bir karar aldı...”