Türkiye PYD/YPG/PKK’yı etkisiz duruma getirme mücadelesi verirken ne ABD ne de Rusya masum sivilleri ve çocukları katleden bu alçaklara hala terör örgütü demiyor, diyemiyor. Aksine her ikisi de terör örgütünü kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor, hatta bu kirli ilişkiyi sürdürmek adına teröristleri koruyup, kollama açısından birbirleriyle yarışıyorlar. Aslında buna teröristleri kendi güdümlerine alma çekişmesi demek daha doğru çünkü ABD Fırat’ın doğusunu tamamen koparacak Kuzey Irak’ta olduğu gibi siyasi yönü ağırlıklı olan bir PKK/PYD/YPG garnizon devletçiği kurmak istiyor ve bunu İsrail de şiddetle destekliyor. Rusya ise Fırat’ın doğusunun koparılmasına karşı ve Şam’a bağlı hafif bir özerklik verilmesinden yana, silahlı teröristleri de Suriye ordusuna entegre etmeyi düşünüyor. Bu bağlamda da ABD, birbirine düşman olan PYD/PKK terör örgütü ile Barzani’ye, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne yakın Suriye Ulusal Kürt Konseyi’ni (ENKS) barıştırdı ve aynı masaya oturttu. Ve bunlar Suriye üzerinde siyasi konularda anlaşma sağladılar. Terör örgütü olmayan bir yapı ile bölücü terör örgütü PKK/YPG bütünleşiyorlar. Dahası ABD merkezli enerji şirketi Suriye’nin kuzeydoğusundaki topraklarda petrol çıkarmak, işlemek ve ticaretini yapmak üzere terör örgütü YPG/PKK güdümündeki SDG ile anlaşma yaptı. Yani ABD, terör örgütü YPG/PKK’nın Suriye toprakları içerisinde siyasi ve ekonomik nüfuzunu artıracak her girişimi pervasızca uyguluyor. Rusya’da PKK/PYD/YPG ile Halkın İradesi Partisi arasında Moskova’da yapılan federasyon uzlaşması hamlesiyle terör örgütünü ABD güdümünden çıkarıp kendi yanına çekebilme arayışında. Bu çelişkiyi fırsat bilen terör örgütünün ABD ve Rusya’yı araçsallaştırdığı ve kendi amaçları için kullandığı gibi bir durum da söz konusu. Dolayısıyla terör örgütünün tarafını kesin seçmesi durumunda süper güçler arasındaki kavga daha da kızışabilir. Örneğin; ABD terör örgütüne Rusya’yla ilişkini kes “sadece benim maşam olacaksın” derse ki gidişat öyle de gözüküyor bu durumda Rusya’nın tavrı ne olur? Soruya İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu yanıt veriyor:
“Rusya terör örgütünü Şam’la birlikte iş birliği yaparak etkisiz duruma getirmeye çalışabilir. Onun için Türkiye’nin burada önemli bir kartı var. Türkiye bu kartı oynayarak Rusya ve Suriye ile iş birliği yapıp PYD/PKK’yı etkisiz duruma getirmek için adımlar atabilir. Biliyorsunuz zaman zaman Şam yönetimi PYD/PKK’yla çatıştı. Onlara terörist, terör örgütü dedi. Petrolümü çalıyorsunuz diye tepki verdi. Hele hele bu son PYD/PKK ile ABD’nin yaptığı petrol anlaşmasından sonra hem Rusya hem de Şam yönetimi büyük tepki gösterdi. Aslında Türkiye’nin elinde öyle etkili kartlar var ki.”
Mesela?
“Türkiye Rusya ve Şam yönetimiyle etkili bir iş birliğine girerek 1998 tarihli Adana Mutabakatı’nı da devreye sokarak PYD/PKK üzerindeki ağırlığını daha da artırabilir. Çünkü Şam yönetimi PYD/PKK’ya kaç defa terör örgütü, teröristler diyerek onlara karşı mesaj verdi. Rusya demiyor ama Rusya mali açıdan desteklemiyor. Bir de olaylar hızlı geliştiği için bazılarını unutuyoruz. Mesela ABD Menbiç’i kime devretti? Rusya’ya. Yani NATO üyesi ve müttefik Türkiye’ye değil Rusya’ya bıraktı. Çünkü PYD/PKK orada korunsun diye. Dolayısıyla Rusya ve ABD’nin sonuçta Türkiye’yi dışlayacağının en önemli göstergesi Menbiç. Bunu bir tarafa koyalım ama Türkiye şu anda eğer PYD/PKK terör örgütünü kendi coğrafi bütünlüğüne kasteden bir tehdit olmaktan çıkarmak istiyorsa Rusya vasıtasıyla Şam yönetimiyle görüşerek Adana Mutabakatı’nı devreye sokmalı. Adana Mutabakatı bunu sağlıyor,1998’de Türkiye’yi yönetenler yaptı. Yine yapılırsa terör örgütüne karşı ortak operasyon, koordineli operasyon dahil olabilir...”