ABD ilk kez başka bir ülkenin ordusunu “terör örgütü” kapsamına aldı. Yani ABD’ye göre, 150 binden fazla askeri olduğu tahmin edilen kara, hava, deniz ve füze birimlerine sahip İran Devrim Muhafızları’nın El Kaide ya da DAEŞ’ten farkı yok. Bu bağlamda da ABD’nin kararı kadar, böyle bir kararın pratikte nasıl geçerli olacağı ya da kimi, nasıl etkileyeceğine dönük pek çok karmaşık nokta var. Çünkü doğrudan İran’ın dini liderinden emir alan Devrim Muhafızları sahip olduğu askeri gücün yanı sıra elinde bulundurduğu iktisadi kurumlarla da İran dış politikasını, gelir kaynaklarını ve stratejik harcamaları kontrol ediyor. Tabii bu da başta AB üyeleri olmak üzere pek çok ülkeyle ticari anlamda bağlantı anlamına geliyor. Ki Trump’un onlara dönük de gözdağı oldu. Dolayısıyla da bir yanda yıllardır terör bahanesiyle Afganistan, Pakistan, Yemen ve Suriye’yi vuran ABD’nin bu halkaya İran’ı da ekleme hamlesi, öte yanda ticari anlamda pek çok ülkenin ayağına basma durumu söz konusu... Neler olabileceğini Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı, Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin anlatıyor:
“ABD terör kılıfıyla, terör tehdidiyle mücadele yolu açıyor. Devrim Muhafızları İran’da ana güç. Para, modern, etkin silahlar onların elinde, kontrolünde. Ve bu güç rejimi korumanın yanı sıra özellikle İran’ın Ortadoğu’ya yönelik hareketlerinde kullanılıyor. ABD’yi de asıl rahatsız eden bu. Çünkü İsrail’e karşı kullanıyorlar. Dolayısıyla, ABD’nin bir şekilde bu gücü etkisiz hale getirmesi gerekiyor. Bunun içinde aldığı tedbirlerden bir tanesi bu güce terörist demek. Terör örgütü olduğu zaman da terörle mücadele nasıl yapılıyorsa, ona göre yapacak. Gidip vuracak, mal varlıklarını donduracak, başka ülkelere baskı yapacak...”
Örneğin kimlere? Bu Türkiye’yi nasıl etkiler?
“Devrim Muhafızları çok önemli bir para kaynağı. Önemli fonları var vakıflarda, o fonlarla birçok ülkede yatırım yapıyorlar. Birçok ülke Devrim Muhafızları’na silah, mühimmat satıyor. Bunların arasında da Almanya, Fransa başta olmak üzere AB ülkeleri ve Rusya da var. Bu karar onları sıkıştırmak için de yapılan bir hamle. Türkiye’nin Devrim Muhafızları’yla benim bildiğim kadarıyla doğrudan bir ilişkisi yok. Aksine, Türkiye ‘Bir ülkenin gücünü terörist ilan ediyorsunuz ama Türkiye’nin bekasını tehdit eden PYD/PKK terör örgütüyle iş birliği yapıyorsunuz’ diye ABD’ye baskı yapabilir. Bunu görüşmelerde kullanabilir.”
ABD’nin bu kararının terörle mücadele bahanesiyle İran’a saldırmak için İsrail’in önünü açtığını, dahası, ilk kez karşılaşılan bu durumun yeni bir dönemin işaret fişeği olduğunu belirten Pekin devam ediyor:
“ABD’nin amacı İran’ı kuşatmak ama yarın bir gün başka bir devletin gücünü de terörist ilan edebilir. Yani ABD bir devletin nizami bir gücünü terör örgütü ilan etmek suretiyle yeni bir çığır açıyor. Bunu başka ülkelerdeki normal nizami güçleri, orduları için de yapabilir. Bu da Ortadoğu’da çok daha büyük sıkıntılar yaratır.”
ABD tek başına buna nasıl karar veriyor?
“Adam astığım astık, kestiğim kestik diyor. ABD bunu söylediği zaman yaptırım gücü de var hem ekonomik olarak hem zorlama olarak. Gidip vurarak ya da İsrail’i kullanarak.”
İran topraklarında Devrim Muhafızları’nın karargâhını vurabilir yani?
“Vurabilir tabii. Zaten amaç da o vurmasa bile vurma tehdidi var. Psikolojik baskı. İsrail de bundan cesaret alarak bu gücü yerinde vurabilir...”