CHP’de Cumhurbaşkanı adaylığı için yapılacak ön seçimin tek adayı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sahaya çıkıyor. Sonuç zaten belli, dolayısıyla hesaplar daha çok ön seçime üyelerin daha fazla katılımını sağlamak üzerine...Yani İmamoğlu ön seçimden çıkmak için değil sandığa üyelerin daha fazla katılımını sağlamak amaçlı bir kampanya yürütecek...Hatta bunu İmamoğlu adına olsun mu olmasın mı diye bir referandum olarak yorumlayanlar dahi var. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’de son grup toplantısında bir milyon 650 bin CHP’li üyeye bu anlamda çağrı yaptı nitekim...Bunlardan hareketle de tarihi değişmezse üç yıl sonra yapılacak seçimlerde iktidar değişimi ve bir sonraki Cumhurbaşkanı diye çok iddialı öngörüler, söylemler de söz konusu...Siyasette iddialı olmak elbette doğal, olmalı da ama genel tabloya bakıldığında da CHP açısından yanıtı kritik olan aritmetik sorusu da şu aslında:
Bir milyon 650 bin üyenin tamamı katılsa ya da varsayalım üye sayısı 5 milyon olsa ne anlama
Oval Ofis’teki rezalet ABD’nin “kullan-at” politikasının Trump versiyonu olarak dünya ülkelerine tam bir ders niteliğinde... Adam ABD’nin çıkarları için savaşa sokulmasına rağmen hakaret ettiği, küçümsediği Ukrayna Başkanı’nı baskıyla anlaşma imzalatmak için Beyaz Saray’a davet ediyor sonra onu aşağılayıp, azarlıyor... 100 bin askerini kaybeden,10 milyona yakın vatandaşı yerinden yurdundan olan savaş yorgunu ve mağduru bir ülkenin başkanını kovulmaktan beter yapıyor... Zelenskiy hata yapmış olabilir; “kötü”, “acemi politikacı”, “ülkesinin başını derde soktu” denilebilir; lider olarak kabul edersiniz, etmezsiniz ama ister süper güç ol, ister “çılgın başkan” desinler, ne olursan ol, ne derlerse desinler, hiçbir şey bu kabadayılık, mafyavari tavırların haklı gerekçesi olamaz. Hiç kimseye, hiçbir ülkeye saygısızlık yapma hakkı vermez. Hem unutulmaması gereken bir durumda şu: Ukrayna savaşa girdiğinde, Rusya acımasızca saldırırken, bomba yağdırırken ABD de,
İmralı’dan gelen terör örgütünün silah bırakma ve kendisini feshetme çağrısı terörsüz Türkiye için çok önemli bir adım... Metindeki ulus devlet, federasyon, özerklik gibi söylemlerden vazgeçilmiş olduğuna dair vurgu çok açık ve net, bundan sonra Türkiye’nin üniter yapısına yönelik herhangi bir talebin, tehdidin artık söz konusu olmayacağı havası veriyor... Ama daha da önemlisi bu metnin muhatapları, tarafından doğru değerlendirilip, anlaşılıp çağrıya uygun bir biçimde silah bırakmaları... Zira Öcalan’ın mesajındaki “tüm gruplar silah bırakmalı” çağrısının kapsama alanı üzerine ihtiyatlı yaklaşım gerektiren noktalar, tartışmalar da var. Ağırlıkla da bunun terör örgütünün Suriye kolu PKK/YPG ya da SDG’yi değil, sadece PKK’ya bağlı silahlı alt grupları kapsadığı savları üzerine... Ki bu bağlamda terör örgütü elebaşının silah bırakma çağrısının yankıları sürerken, Öcalan’ın hakkında “manevi oğlum” dediği
Görünürde yakın bir gelecekte seçim falan söz konusu değil ama iç siyaset oldukça hareketli... Özellikle erken seçim iddiasını zorlayan ana muhalefet partisi CHP açısından... Hem cumhurbaşkanı adayı belirleme süreci hem de parti kurultayı ve İBB Başkanı İmamoğlu hakkında yürütülen soruşturmalar, davalardaki gelişmelerle ivme her gün yükseliyor... Mevcut ve olası gelişmelere bağlı olarak da CHP’nin yol haritasına dönük öngörüler havada uçuşuyor... Bir kurultay yenileme durumu söz konusu olabilir mi, olursa kadro değişir mi ya da artık CHP’nin cumhurbaşkanı adaylığı kesin gibi görünen İmamoğlu, hakkındaki cezanın açıklanması veya daha başka bir soruşturmadan kaynaklı siyaseten yasaklı duruma düşer mi, düşerse de aday kim olur varsayımından hareketle... Bu bağlamda da zaten adaylık iddiasını sürdüren ABB Başkanı Yavaş formülünün devreye gireceğini savunanlar ağırlıkta... Ancak böyle bir olasılık da dahi sadece Yavaş değil, daha başka seçenekleri dillendirenlerde var. Hatta her ne
İsviçre Federal Hükümeti’nin, ülke topraklarında terör örgütü PKK’nın, Türk ordusuna karşı terörist devşirdiği itirafı tam anlamıyla utanmazlık... İsviçre Hür Demokrat Parti (FDP) milletvekilinin terör örgütü PKK’nın ülkedeki varlığı ve yürüttüğü faaliyetlerinden duyduğu endişe nedeniyle Aralık 2024’te Federal Parlamento’ya (Ulusal Konsey) sunduğu soru önergesini resmi olarak yanıtlayan İsviçre yönetimi ne diyor? PKK yılda birkaç kez gizli olarak düzenlediği kamplarda dağa gönderilmek üzere terörist devşiriyor, eğitim veriyor... Bundan da haberdarız ama ülkedeki bu terör yuvalarının sayısı ve yerleri hakkında somut bir bilgi veremiyoruz. Niye? Kamplar gizli yapılıyor, bilgi eksikliği de bundan kaynaklanıyor!.. Terör örgütü bu, aleni yapacak değil ya... Kaldı ki İsviçre yönetimi ülke istihbarat servisinin PKK’nın ensesinde olduğunu vurguladığı devamındaki şu sözleriyle de bu zırvalıkların tam tersini söylüyor:
“İsviçre
Şubat ayının başından itibaren yağmadı, yağar mı diye merak edip nedenlerini sorguladığımız karın nihayet yağmasıyla birlikte İstanbul günlerdir teyakkuzda... Kar tanelerinin düşmeye başladığı ilk andan itibaren de 1987 kışına dönük atıflar, benzetmeler pik yaptı. Aynısı gibi olacağını, hatta sollayacağını savunanlar dahi oldu... Ekranlardaki canlı bağlantılarda da İstanbul’un bazı noktalarından düşen karın miktarı, artan yüksekliği üzerinden buna dönük benzetmeleri an ve an izledik. Parmak, el boyu ölçüleri ya da ayağım dizime kadar batıyor gibi... Ağırlıkla da Arnavutköy, Başakşehir gibi 1987’de henüz olmayan ama bugün yoğun bir nüfusun yaşadığı ilçelerden. Ya da İsanbul’un bildik Çamlıca Tepesi veya Sarıyer’in yüksek kesimlerindeki yerleşim yerlerinden. İstanbul’un kıyı ilçeleri ile merkez konumundaki yerler ise kar yağışı açısından habercilerin pek rağbet ettiği yerler değildi. Trafik çilesi denildiğinde de yine daha çok 1987’de henüz yapım aşamasındaki Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, TEM otoyolu
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki “hakkında açılan soruşturmalarla Türkiye’nin bir sonraki cumhurbaşkanı ekarte edilmek isteniyor” sözleriyle Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını, hatta cumhurbaşkanlığını bile ilan etti… Yani 23 Mart’ta yapılacak denilen önseçim için aday adaylığı başvuruları sürerken, sandık iradesi yok sayılarak kazananı daha bugünden belli oldu!.. Dolayısıyla zaten bulduğu yöntemle taraf olduğunu açık eden Özel’in şimdiki taktik hatasıyla da artık anlamını yitiren bu seçimle ilgili merak edilen ise katılım oranı sadece. Malum 1 milyon 600 bin üyenin oylamasıyla adayın belirleneceği söylendi. Tamamının katılıp İmamoğlu’na vereceği desteğin ortaya çıkması kadar katılımın düşüklüğü durumunda da seçimde olmayan Mansur Yavaş lehine kritik anlamlar yaratabilir. Bunun da CHP’nin cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarını daha da alevlendireceği açık ve net… Özellikle de Yavaş cephesindeki kırgınlık, kızgınlığı daha da
CHP’de cumhurbaşkanı aday adaylığı başvuruları bugün başlıyor...Aslında buna tarihi değişmezse 3 yıl sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’lilerce “kazanacak aday” olarak nitelendirilen, görülen Ekrem İmamoğlu’na karşı parti içi yarışta “kaybedecek aday” çıkıp çıkmayacağını netleştirme süreci demek daha doğru...Zira “kazanacak aday” olarak nitelendirilen diğer güçlü isim Mansur Yavaş zaten parti içi oylamada yok. O,” daha erken, işimize bakalım’ diyor.. Ama bunun adaylıktan vazgeçtiği anlamına gelmediğini de ekleyerek. Bu durumda da iki olasılık söz konusu. Ya “adı üstünde seçim demek birden fazla isim arasında yarış veya tercih yapmak” diyerek çoklu mücadele havasında bir “sandık oyunu” kurgulanacak ya da “asıl amaç İmamoğlu’na partili üyelerden en yüksek desteği ortaya koymak” denilerek daha sonraki olası gelişmelere karşı da ön alma stratejisi olacak. Hem CHP’lilerin başından beri dillendirdiği, hakkındaki hukuki