Geçen hafta Kaş otelleri ve mekanlarını yazdım. Bu hafta ise konumuz: Kaş plajları ve kamp alanları.
Parolamız: ‘Çıkın koşun gelin’ olsun :)
PLAJLARI SEÇERKEN KRİTERLERİM:
Dambır gümbür müzik çalmamaları, denizin cam gibi, ortamın yeşil olması. Kopkoplu, vodka vişneli biiiiç isteyenler, sizin için üzgünüm. Öyle bir önerim maalesef yok :)
Tabii yüksek sezonda ve bayramlarda sakin yer bulmak oldukça zor. Ben genelde Nisan Mayıs ve Eylül Ekim aylarında gezmeyi sevdiğim için birçok yer ben yazarken sakin oluyor. Eğer imkanınız varsa düşük sezonda tatile gidin. Hem ortam sakin, hem de aldığınız hizmet çok çok daha iyi oluyor.
KAŞ PLAJLARI:
LİMANAĞZI KOYLARI:
Kaş merkezden teknelerle geçiliyor. Yanyana dört tane koy var. Benim favorim kesinlikle BİLAL’İN YERİ. Limanağzı’daki ilk koy.
Sonrasında üç koy daha var.
Bilal’de, müzik yok. Yeşil çok. Arkası zeytin bahçesi. Deniz sığ ve cam gibi. Caretta carettaları en çok gördüğüm yer burası.
Yemekler ortalama. Şunu yedim nefisti, ahhh bunu fevkalade yapıyorlar diyeceğiniz bir şey yok ama mutfak temiz, servis hızlı. Ben genelde sandviç, karpuz peynir ile geçiştiriyorum.
Konumu, denizi, yeşili ve sakinliği için tercih ediyorum.
Not: Sezonda çılgın kalabalık oluyor.
Limanağzı’nda bir diğer önereceğim koy ise NURİ’S BEACH. O da dört koyun sonuncusu. Konaklama imkanı da var.
KÜÇÜKÇAKIL PLAJI KAŞ:
Kaş’ın merkezinin de merkezinde küçümen bir plaj. Turkuaz, mavi, lacivert. Renkleri resmen mutluluktan çıldırma sebebi.
Su her daim buz. Kaş’ın sıcaktan baygınlık geçirtecek günlerinde iki dakika burada denize gir, çivi gibi olursun.
Giriş ücreti yok. Al havlunu, git. İşletme istersen de karşılıklı iki tane var. Biri Derya Beach, biri Çınarlar.
BÜYÜKÇAKIL PLAJI:
Genelde müdavimlerin takıldığı bir plaj. Yanyana beş altı işletme var.
Merkeze 1 kilometre uzaklıkta. Yürüyerek 15, koşarak 5, araba ile 2 dakika mesafede.
Deniz her daim yemyeşil. Sabah saatlerinde kıpırtısız ama öğlen ve akşamüstü dalga olabiliyor. Ortam sakin. Manzara nefis. Günbatımının en güzel izlendiği yerlerden.
HİDAYET’in KOYU KAŞ:
Çukurbağ Yarımadası’nda.
Aracınız yoksa şehir merkezinden on beş dakikada bir kalkan dolmuşlarla gelebilirsiniz.
Denizin rengi çarpıcı bir yeşil, hakim ağaç zeytin, çiçek zakkum, belki biraz da begonvil. Öyle bir ortam.
Burası Türkiye’deki en iyi dalış noktalarından. Bu nedenle dalış teknelerinin uğrak noktası.
Müzik var ve (bence) fazlasıyla yüksek sesli. Sezonda aşırı kalabalık. Ben çok eski, sakin halini bildiğim için sezon dışı gitmeyi tercih edenlerdenim. Plajda müzik dinlemeyi seven ve eğlenmek isteyenler için bir seçenek olabilir.
Ben bu kadar büyümeden önceki halini çoook daha fazla seviyordum o ayrı.
Giriş ücreti yok. İşletmeyi kullanmak istemezsen havlunı alıp gidiyorsun. Kullanmak isterseniz ise: Şezlong 35, şemsiye 10 lira.
KAPUTAŞ PLAJI:
Kaputaş plajı diye yazılır, çıkdırtan turkuaz diye okunur. Gerçekten de insanın içine işleyen, yüreğini hop ettiren bir renk buradaki.
Kaş ile ilgili yazıların tümünde ille de Kaputaş fotoğrafı vardır. (Benim yazımda da olduğu gibi :)) Çünkü insanın bu renklere kayıtsız kalması mümkün değil.
Kaputaş, Kaş Kalkan arasında, Kalkan’a 5 km mesafede. Otogardan yarım saatte bir dolmuş var. 100 basamakla aşağıya iniliyor. İşletme var ama kullanmak istemezseniz havlunuzu yanınıza alıp, yiyeceğinizi dışarıdan da götürebilirsiniz. Hiç sorun olmuyor.
Temmuz Ağustos sıcaklarında değil, Mayıs, Eylül ve Ekim aylarında çok daha güzel.
Deniz sabah erken saatler dışında genelde dalgalı.
(Aman dikkat! Sezonda çılgın kalabalık)
İnceboğaz, Olympos Mocamp, Akçagerme, Hidayet’in Koyu, ÇOCUKLU AİLELER için biçilmiş kaftan.
(Akçagerme’de su kaydırağı falan da var)
Yönlendirdiğim çocuklu aileler memnun kaldı.
Leymona Beach ise hayvan dostu bir işletme. Buraya gelirken minik dostunuzu otelde bırakmanıza gerek yok. Maalesef birçok plaj evcil hayvan kabul etmiyor. İşte Leymona tam da burada imdadımıza yetişiyor.
KAŞ KAMP ALANLARI:
KAŞ CAMPİNG:
Kaş’ta açık ara vakit geçirmeyi en sevdiğim yer. Karavanda, çadırda ya da buradaki minik ahşap evlerde konaklama imkanınız var. Fiyatlar kamp alanlarına göre yüksek ama hizmet butik otel hizmeti. (Yani salaş kamp alanlarından değil)
12 dönüm arazi içinde, 450 zeytin ağacı olan, denizin hemen önünde şahane bir yer burası.
Deniz sığ olmadığı için çocuklu aileler için uygun değil. Kimse alınmasın ama plajda ‘annneeeeğğğ baksana, babaaağğğ gelsene’ diyen çocuk sesi olmayınca kafa dinlemek mümkün. Eeee ben müzik bile istemezken çocuk sesi olmasın demem garip olmasa gerek. Hemen alınganlık yapmayın yani. (Çocukları seviyorum:))
Konaklamadan da plajı kullanma şansınız var. Dışarıdan giriş kabul ediyorlar.
CAN MOCAMP:
Can Mocamp Kaş’ın en eskilerinden. Yıllar geçtikçe daha da yeşillenip, güzelleşiyor. Kamp alanı diye salaşlığın dibine vurmamışlar. Gayet derli toplu, tertemiz, ortak alanları pırıl pırıl olan özenli bir işletme.
Merkeze bir buçuk km mesafede, marinanın hemen arka tarafında. (Önünden 15 dakikada bir dolmuşlar geçiyor)
Konfor isteyene şahane ahşap ev seçenekleri var. Deniz manzaralı, balkonlu, ağaç gölgesinde şahane evler.
Çadır isteyene ise ahşap, mis gibi platformları var. Bir diğer seçenek ise 100 yıllık taş binada 4 ve 6 yataktan oluşan yatakhaneleri (hostel). Ortam yemyeşil. Zeytinler, çiçekler, begonviller, zakkumlar.
Benim için tek (minik) sıkıntı yoldan geçen araçların sesi. Sese hassasiyetiniz fazla ise aklınızda olsun.
Kaş’ta zilyon milyon kamp alanı açılmış son üç senede. Hepsini ziyaret etme şansım maalesef olamadı. Bazılarının önünden geçtim, bazılarına henüz gidemedim ama adını duyduklarımız yazayım. Siz araştırın.
Evren, Seles, Joy, Harnup, Sante adını sıklıkla duyduklarımdan. (Henüz ziyaret etmedim, edeceğim :))