Tolga Şardan

Tolga Şardan

tsardan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TBMM’de yasalaşan İç Güvenlik Kanunu ile ilgili tartışmalar henüz bitmedi.
Tartışmalar, bir süre daha devam edecek gibi görünüyor, zira muhalefet, yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürdü.
Yasalaşma görüşmeleri sırasında Meclis’te yumruklu kavgaların yaşanmasına neden olan yeni yasa hükümleri, kamu düzeni ile güvenliğin sağlanmasında kolluk güçlerine yeni yetkiler vermişti.
Yasayla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı, ‘üç özel genelge’ hazırlayıp Bakan Sebahattin Öztürk’ün imzasıyla valiliklere gönderdi.
Bunun yanı sıra Polis Akademisi Başkanlığı harekete geçerek özel bir eğitim programını hazırlayıp uygulamaya koydu.
Yurt genelinden 650 polis müdür ve amiri eğitim aldı.
Eğiticilerin eğitimi çerçevesinde 2015 Milletvekili Genel Seçimlerine az süre kala gerçekleştirilen bilgilendirme programından faydalanan kursiyerler, görev yaptıkları kentlere döndüklerinde buradaki meslektaşlarının yeni düzenlemelerle ilgili detaylı bilgi sahibi olmalarını sağlayacak eğitimleri vermekle yükümlü oldular.
Suçun engellenmesi
Kurs sırasında katılımcılara, değişikliklerinin getirdiği yeniliklerin detaylı biçimde anlatıldığı ve akademide görev yapan hukukçuların hazırladığı özel bir eğitim kitapçığı da dağıtıldı.
“İç Güvenlik Kanunu Çerçevesinde Kolluğun Yeni Görev ve Yetkileri” başlıklı 48 sayfalık kitapta, polisin görev ve yetkilerine getirilen yeniliklerin emniyet teşkilatı mensuplarınca tam olarak bilinmesi ve içselleştirilmesinin önemine vurgu yapıldı.
Kitaptaki en önemli tanımlardan birini, suçu önleme bölümü oluşturdu. Kamu düzeni ve asayişin sağlanmasının temel şartı, suçların işlenmeden önce önlenmesi olduğu vurgulanan kitapta, suçun önlenmesinin; şehir planı ve mimarisi, ekonomik, sosyal, kültürel yapı, suçla mücadele politikalarında halkın desteği, kolluk hizmetlerinin sunuluş biçimi gibi birçok faktörle doğrudan ilişki içinde olduğu ifade ediliyor.
Kitapta, suçun önlenmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınmamış olmasının, AİHM tarafından insan hakları ihlâli olarak nitelendirildiği ve kişilerin uğradığı zararların devlet tarafından tazmin edilmesi gerektiğine hükmedildiği anlatıldı.
Zamanauygun PVSK
Yeni güvenlik paketinin ana başlıklarından olan suçun önlenmesine yönelik alınabilecek tedbirler ise şöyle sıralandı:
“Devriye, nokta görevi, koruma, durdurma, kimlik sorma ve kimlik tespiti, sıvazlama (yoklama) parmak izini ve fotoğrafı sisteme kaydetme, kent güvenlik yönetimi sistemi takip ve izleme, önleme araması, denetim, men etme, kapatma, istihbarat, önleme amaçlı elektronik takip, önleme yakalaması, sınır kapısından geri çevirme ve sınır dışı etme, BM Güvenlik Konseyi’nce malvarlığının dondurulması ve internet ortamına erişimin engellenmesi.”
Kitapta, bu önlemler içinde yer alan önleme aramasında ‘tehlike’ kavramının hayati öneme sahip olduğunun altı çizildi.
Aynı kapsamda, tehlikenin, engellenmeden tamamlandığı takdirde bir ‘zarar’ doğması sonucuyla bitmesini objektif bir izleyicinin bekleyebileceği durumu ifade ettiği açıklandı. Ayrıca, “Tehlikeyi meydana getiren kişinin olağanüstü becerilere sahip olması ya da şans, tehlikenin varlığının ortadan kaldırmaz” tanımlaması yapılan kitapta, “Objektif bir gözlemcinin bakışıyla bakıldığında bir zararın meydana gelme ihtimali yoksa tehlike de yoktur. Ancak, genel yaşam tecrübesine göre bir zararın meydana gelme ihtimali yeterince imkân dahilindeyse tehlike mevcuttur” tanımlaması yapıldı.
Ne ki; kitabın tamamını burada yayımlamaya olanak yok.
Ancak, sonuç bölümündeki değerlendirme dikkat çekici:
“Suçun işlenmeden önlenmesinde kamunun büyük yararı vardır. Gelişen ve değişen koşulların gerisinde kalınmaması için kolluğun önleyici görev ve yetkilerinin de geliştirilmesi ve değiştirilmesi gerekir. İç Güvenlik Paketi, suçla etkin mücadele edilebilmesi için toplumumuzun ve kolluğumuzun ihtiyaç duyduğu anlarda yenilikler getirmektedir. Getirilen yeniliklerin uygulayıcılar tarafından benimsenmesi ve doğru uygulanması da hayati öneme sahip bir konudur. 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu, 1934 tarihlidir. Pek çok kereler değiştiği için ‘yamalı bohça’ haline gelmiştir. 2015 Türkiye’sine uygun sil baştan yeni bir PVSK yapılması zamanı gelmiştir. Alınan tüm tedbirlere rağmen suçun işlenmesine mani olunamamışsa, suçun aydınlatılması gerekir. Toplumun adalete olan inancının devam edebilmesi ve cezaların caydırıcı etkisini gösterebilmesi, ancak suçun aydınlatılmasıyla mümkün olabilir.”