Tarımın yüzü değişiyor. Sektör, gençler için önemli istihdam seçenekleri arasına giriyor. Hollanda’da dikey ve topraksız tarım konusunda geliştirdiği teknolojilerle öne çıkan Wageningen Üniversitesi ile işbirliğine giden Yaşar Üniversitesi, bu alanda program açmaya hazırlanıyor
Uzun yıllardır ihmal edilen, sanayi öncelenirken geride kalan, plansız ve programsız bırakılan tarım alanında son dönemde yaşanan gelişmeler umut veriyor. Aslında 83 milyonun sofrası da, sanayinin hammaddesi de tarımda... Devletin teşvikleriyle teknolojinin son imkânlarını eline alıp tarlaların, bahçelerin, sürülerin başına geçen her genç, geleceğe attığımız adımı biraz daha sağlamlaştırıyor.
Bu yönelimi gören eğitim kurumları da tarımı programlarına dâhil etmeye başladı. Bunlardan biri de Yaşar Üniversitesi... Egeli Yaşar ailesinin kurduğu ve 20 yıla yakındır faaliyette olan üniversite, tarımda önce yüksek lisans, sonra da lisans düzeyinde programı başlatacak. Selçuk Yaşar Ödülleri konusundaki toplantıda bir araya geldiğimiz Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, “Son dönemde en fazla heyecanlandığımız konu bu” dedi.
Temiz enerjiye ödül
Yaşar Üniversitesi ve Selçuk Yaşar Spor ve Eğitim Vakfı işbirliğiyle her iki kurumun da kurucusu adına verilen Selçuk Yaşar Ödülü, bu yıl ikinci kez sahibini bulacak. Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, duayen sanayici Selçuk Yaşar’ın hayatında önem verdiği “bilim, birlik ve başarı” kavramlarını, ödül sürecinde kılavuz edindiklerini söylüyor. Bu nedenle de geçen yıl “girişimcilik” olan ödülün ana teması, 2020’de “bilim” olarak belirlenmiş. Bilginin en önemli güç olduğuna inandıklarını söyleyen Yiğitbaşı, 5 Mart’ta açıklanacak ödül hakkında şu bilgileri verdi: “Seçici kurulumuz 17 kişiyi aday gösterdi. Bu yıl ödül temiz enerji alanında dünya çapında önemli çalışmalara imza atan bir isme verilecek.”
Araştırma fonu
Selçuk Yaşar Ödülü’nün teması her yıl değişiyor. Amaç, toplumsal fayda yaratan cesur kişilerin çalışmalarını kutlamak ve Türkiye’ye duyurmak. Ayrıca bu cesur kişilere 150 bin TL’lik para ödülü de veriliyor.
Yiğitbaşı, bu felsefenin arkasında tüm Yaşar Holding ve Yaşar Üniversitesi ailesinin bilime yaklaşımının yattığının altını çiziyor.
Yaşar Üniversitesi olarak bilimsel çalışmaların genişletilmesi için araştırma fonuna Türkiye ortalamasının üzerinde kaynak aktardıklarını söyleyen Ahmet Yiğitbaşı ekliyor: “Biz üniversite cirosunun yüzde 2-2.5’ini araştırma fonuna aktarıyoruz. Bu oran, Türkiye ortalamasında binde 3 ila 4 arasında değişiyor. Amacımız daha fazla araştırma yapıp, bu alanda daha çok bilim insanı yetiştirmek.”
Hollanda ile işbirliği
Yiğitbaşı’nı son dönemde en fazla heyecanlandıran gelişme ise tarım alanında Hollandalı Wageningen Üniversitesi ile yapılan işbirliği olmuş. İki yıldır tarım alanında bilimsel araştırmalar yaptıklarını vurgulayan Yiğitbaşı projeyi şöyle anlatıyor: “Bu işin en iyi yapıldığı yer Hollanda. Hollanda’da bu alanda öne çıkan Wageningen Üniversitesi ile işbirliği anlaşması imzaladık. Dikey ve topraksız tarım konusunda müthiş çalışmaları var. Birlikte Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Lisans Üstü Programı başlatıyoruz. Hedefimiz burada elde ettiğimiz derinlik ve deneyimle tarım bilimlerinde lisans programı da başlatmak.”
Yiğitbaşı’nın verdiği bilgilere göre Wageningen Üniversitesi ile yapılan işbirliğine Erzurum Atatürk Üniversitesi ve Ege Üniversitesi de dâhil edilmiş. Hedeflerini ise “Topraktan maksimum verimi alacak araştırma ve teknolojileri geliştirmek, bu alanda bilim insanları yetişmesine destek vermek” olarak açıkladı.
Tersine göçe katkı sağlıyor
Yaşar Üniversitesi’nin gündeminde bilimsel işbirliklerinin yanı sıra akademik kadronun güçlendirilmesi de var. Rektör Prof. Dr. Cemali Dinçer, 8 bin 500 öğrencisi olan kurumun hedefini, “Son 7-8 yıldır kendini döndüren bir kurumuz. Artık büyümeyi değil, kaliteyi artırmayı hedefliyoruz” diye anlatıyor. Bu kapsamda akademik kadroyu güçlendirmek için yurtiçine olduğu kadar dışına da odaklanmışlar. Son üç yılda ağırlıklı Amerika’dan 25 bilim insanını transfer ettiklerini söyleyen Dinçer, “Bunların beşte biri yabancı. Yani tersine beyin göçüne ciddi katkımız var. Bu sadece yüksek ücret vererek olmaz, huzurlu bir araştırma ortamı sunmanız gerekiyor. Biz de öyle yaptık. Bilim insanlarına burada bağımsız bir araştırma ortamı vaat ediyoruz” dedi.
Star Wars’ın yapımcısı: Diziler güzel de Türkiye nerede!
Prof. Dr. Neşe Kavak’ın davetlisi olarak San Francisco bazlı Silikon Vadisi’nin en önemli fon yatırımcılarından John Burbank ve Matt Michelsen’ın yanı sıra Hollywood’un efsanevi yapımcısı ve aynı zamanda Tunus Cumhuriyeti kurucusu Habib Bourguiba’nın yeğeni Tarak Ben Ammar ülkemizi ziyaret etti.
Prof. Dr. Neşe Kavak önemli konuklarının onuruna Pera Palas’ta bir akşam yemeği düzenledi. Panel şeklinde devam eden akşam yemeğinde hem John Burbank hem de Tarak Ben Ammar önemli birer konuşma yaptılar, soruları cevapladılar.
A alana yatırım
John Burbank’ın konuşmasında, “Teknolojiyi ileriye götürecek en önemli şey iyi beyinler. Bundan sonraki genç nüfus, bir önceki kuşak gibi hızlı bir büyüme ortamından yararlanamayacak. Bu da dünyanın artık değişmesi gerektiğini gösteriyor. Teknoloji dünyamızı değiştirip bizi ileri taşımaya devam edecek, bunu da en iyi beşeri sermaye gerçekleştirecek” dedi. 2011 yılından itibaren start-up şirketlerine yatırım yapan John Burbank, “Bir sınıfta A alan beyinlere paramı yatırmayı tercih ediyorum. Çünkü o beyinler geleceğimizi değiştirecek. Teknoloji sayesinde insanlar artık interaktif bir biçimde öğrenecek, eğitim alacaklar. Yüksek teknoloji önümüzdeki 20 yılı planlıyor. Gelecek için bu coğrafyada çok büyük teknoloji potansiyeli var.”
Daha çok gösterin
Neşe Kavak’ın diğer konuğu ise, Tunus gibi çölün egemen olduğu bir ülkeyi Star Wars filmlerinin seti haline getiren efsanevi yapımcı Tarak Ben Ammar idi. Ammar konuşmasına Türkiye’nin lokasyon ve güzellik açısından her ülkeden nasıl daha değerli bir konumda bulunduğuna dikkat çekerek başladı ve ekledi:
“Bir çölden birçok başarıyı elde eden biri olarak, Türkiye gibi bir ülkede yapılacak şeyleri düşünemiyorum dahi. Her ne kadar Türk dizileri dünyada birçok ülkede kendini duyurmuş olsa da, Türkiye film konusunda daha çok ilerleme kaydetmesi gereken bir ülke. Maalesef çoğu yapımda asıl güzellikler yeteri kadar da gösterilemiyor. Star Wars başta olmak üzere birçok filmin yapımcısını daha ucuza mal olacak bir yeri seçmeleri için ikna ettim. Tunus’un güzelliklerini anlattım ve Star Wars filmlerinin çoğu ülkemde çekildi. Hem ülkemi tanıtmış oldum hem de onlar daha az maliyetle yapımlarını tamamladılar.”
Grip virüsü kar altında kaldı
Nihayet beklenen kar hafta sonu yağdı. Birçoğumuz hafta sonu karlı havayı fırsat bilip bitki çayı, kitap keyfi yaptık. Böylelikle kalabalık ve kapalı ortamlardan uzak durduk.
İstanbul’a yılın ilk karı, tam da ikinci grip dalgasının başladığı dönemde geldi. Peki, kar yağınca virüsler ölüyor mu? Soğuk hava virüslere ne yapıyor? Havadaki kuruluk yani nem oranının önemi ne? Konuyu hastalık haritalarını okuyup önceden yaptığı uyarılarla tanınan Doç. Dr. Aytuğ Altındağ’a sordum.
Hızı yavaşladı
Altundağ, sözlerine grip virüsünün soğuk ve kuru havada daha kolay yayıldığını hatırlatarak başladı. Kar yağışı virüsleri öldürmese de havada asılı kalan partikülleri toprağa indirerek, havadaki kuru ayazı yumuşatıp hafif nem oranını artırması nedeniyle gribin yayılmasını azaltıyormuş. Aytuğ Altundağ, “Kar yağışı nedeniyle zorunlu olmadıkça dışarı çıkmayıp virüslerin en sevdiği kapalı kalabalık ortamlardan uzak durmamız da virüsün yayılma hızını azaltıyor. Bu nedenle evdeki nem oranı düzenli kontrol edilmeli, yere düşen kar havadaki pek çok partikülü barındırdığı için asla kar yenmemeli” dedi.
Doğal karantina
Aytuğ Altundağ’ın sohbetinden anladığım kar, virüsü öldürmese de bulaşmasını şu nedenlere azaltıyor:
1- Karlı hava nem oranını artırır. Kuru havayı yumuşatır. Grip virüsü kuru soğuk havada daha kolay yaşar, nemli sıcak havada ise kolay ölür.
2 -Kar yağışı havada asılı duran partikülleri aşağıya indirir, hava temizlenir.
3 -Kar nedeni ile insanlar evlerinde daha çok vakit geçirir, kalabalık ortamlara girmezler, kısmi olarak meteorolojik doğal karantina sağlar.