Unilever, besleyici ve sürdürülebilir gıdaların herkes için erişilebilir olması hedefiyle Yarının Gıdaları İnisiyatifi’ni başlattı. Şirket, ürünlerinde sürdürülebilir tarımsal hammaddeler kullanımını ve bitkisel temelli gıda seçeneklerini artıracak
Dünyada küresel sera gazı salınımının yüzde 20’sinden fazlası gıda endüstrisi tarafından gerçekleştiriliyor, buna karşılık üretilen tüm gıdaların 3’te 1’i çöpe gidiyor. Dünya genelinde yiyeceklerin yüzde 75’i 12 bitki ve 5 hayvan türünden geliyor. Bitkisel gıda tüketiminin yüzde 60’ı sadece buğday, pirinç ve mısırdan elde ediliyor.
Öte yandan, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünyada 2 milyar insan fazla kilolu, buna karşın 1 milyar insansa açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyor. Dünyada 2 milyar insan vitamin ve mineral eksikliği yaşıyor. Bilim, önümüzdeki yıllarda 10 milyar insanın nasıl besleneceği sorusuna yanıt bulmaya çalışıyor. Endüstrinin de bu anlamda sorumluluk hissetmesi ve elini taşın altına koyması da sorunun çözümüne ilişkin umutları artırıyor.
Dünyanın en büyük gıda üreticilerinden Unilever, besleyici ve sürdürülebilir gıdaların herkes için erişilebilir olması hedefiyle Yarının Gıdaları İnisiyatifi’ni başlattı. Unilever Türkiye Gıdadan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesi Özgür Kölükfakı, dünyada adil bir küresel gıda sisteminin şekillenmesi için Yarının Gıdaları İnisiyatifi’ni başlattıklarını duyurdu.
Bir grup medya mensubu arkadaşım ile Zoom’daki görüşmemizde sorularımızı da yanıtlayan Kölükfakı, önce dört maddelik taahhütlerini duyurdu: “Ürünlerimizde sürdürülebilir tarımsal hammaddeler kullanımını ve bitkisel temelli gıda seçeneklerini artıracağız. 2025 yılına kadar yeterli ve dengeli beslenmeye katkı sağlayan ürünlerimizi iki katına çıkaracağız. Tüm ürün gruplarımızda kalori, tuz ve şeker miktarını azaltmaya devam edeceğiz. 2025’e kadar üretimden, ürünlerimizin raflara ulaşmasına kadar olan süreçteki doğrudan faaliyetlerimizde gıda atıklarını yarıya indireceğiz.”
Yeni şirket aldı
Ardından, 5-7 yıl içinde et ve süt ürünlerine seçenek olarak bitkisel temelli gıdalardan oluşan global büyüklüğü 1 milyar euro’ya ulaşacak yeni bir gıda iş kolunu geliştireceklerini açıkladı. Hollandalı Vegetarian Butcher şirketinin bu amaçla satın alındığını söyleyen Kölükfakı, “Süt ve yumurta alternatifi bitkisel temelli gıdalar geliştiriliyor. Unilever’in satın aldığı şirketlerden birinin bu konuda Silikon Vadisi’nde bir üssü var” dedi.
50 hammadde belirlendi
Knorr ve WWF, globalde farklı üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarıyla çalışarak, ‘Geleceğin Gıdası’ olarak tanımlanan 50 hammaddenin yer aldığı bir rapor hazırladı. Besin değeri yüksek olan Geleceğin 50 Gıdası listesinde bizde yetişen gıdalar da var. Bunlardan bazıları, kabak çiçeği, bamya, bakla, börülce, mercimek, maş fasulyesi, soya fasulyesi, karabuğday, horasan buğdayı, kinoa, kavuzlu buğday, kırmızılahana, ıspanak, keten tohumu, kenevir tohumu, susam tohumu, ceviz, fasulye filizi, nohut filizi... Unilever de Türkiye’deki operasyonunda bu besinlerden elde edilecek ürünlere öncelik verecek.
Geri dönüşüm
10 yıldır Sürdürülebilir Yaşam Yolculuğu Planı da uygulayan Unilever, bu süre içinde ürünlerinde kullanılan öncelikli 13 sebze ve baharatın yüzde 86’sını sürdürülebilir kaynaklardan elde ediyor. Türkiye’de domateslerin yüzde 100’ünü Bursa Karacabey’den sağlıyor. Manisa Salihli ve Gaziantep Nizip’ten de yüzde 100 sürdürülebilir naneler kullanılıyor. Unilever 2012 yılında WWF ile başlattığı ‘Sürdürülebilir Tarım Programı’ ile bugüne kadar 4 bin çiftçiye geleceğe dost tarım uygulamaları konusunda eğitimler verdi. Kendi atığını 2025’e kadar yarıya indirmeyi hedefleyen Unilever, dünyanın ilk geri dönüştürülebilir çorba ambalajını Türkiye’de geliştirdi. 2021’de tüm poşet ambalajlar yüzde 100 geri dönüştürülebilir olacak.
Avrupalı, Türkiye’den tatil evi alıyor
Yeni yılla birlikte sektörel beklentiler de şekilleniyor. Ekonomik büyümemizin motoru inşaat bunların başında geliyor. Sektörün büyük oyuncularından Demir İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Demir, ters dolarizasyon sürecinin başlamasıyla yerli yatırımcının döviz ve altın birikimini yeniden konuta yönlendireceğini söylüyor.
Alım için doğru zaman
Sektördeki gelişmeleri şöyle anlatıyor: “Konut fiyatları iki yıldır aynı seviyede. Altı ay önce demiri 3.500, betonu 170 liraya alıyorduk. Bugün demir 6.200, beton 270 lira. Altı ay önce, brüt inşaat alanında 3 bin liraya mal ettiğimiz konutu, bugün 6 bin liraya mal ediyoruz. Arsa bedeli, ortak alan gibi faktörleri de üzerine koyduğumuzda maliyet daha da artıyor.”
Ev almak isteyenler için doğru bir dönem olduğuna işaret eden Demir sebebini şöyle açıklıyor: “Vatandaş bunun yerine parasını faize koyup, ileride faizler düşer, o zaman alırım diye beklerse yanılmış olur. 2021’de konuta yüzde 50 civarında zam yapılmak zorunda. Bu maliyetlerle konut yapmak hiçbir baba yiğidin harcı değil. Bugün sektörde binlerce müteahhit işi bıraktı. Ama karamsar değilim, 2021’de Türkiye için güzel şeyler olacak. 2022-2023’te ise torpille daire alacaklar. Çünkü daire bulamayacaklar.”
Yabancı ilgisi
Demir, konuta yabancı ilgisinin boyutunu ise şöyle anlatıyor: “Teslimlerine başladığımız Beylikdüzü Demir Country projemizde 62 ülkeye daire sattık. Amerikalısı, Alman’ı, İngiliz’i, Fransız’ı daire aldı. Türkiye sadece Ortadoğu’ya konut satıyor algısı yanlış. 1.160 konutun yüzde 60’ını yabancılara verdik.
Pandemide online gezip daire aldılar. Bugün Almanya’da daire yapsam 1 milyon euro’nun altında daire yok. Buradan gelip 1 milyon TL’ye daire alıyor! Alman için 100 bin euro... Dört mevsimi yaşadığımız doğamıza bayılıyorlar. Avrupalı, Türkiye tatilinde kalabileceği bir evi olması için yatırım yapıyor.“
Yeşil OSB
Alışılmışın dışında bir organize sanayi sitesinin yapımına başladıklarını da anlatan Demir, “Çorlu’ya 1.5 km mesafede, 280 dönüm arazide, enerjisini güneşten alan, suyunu kendi içinde çıkaran bir yeşil organize sanayi sitesi yapıyoruz. Fabrika şeklinde, TIR’ların girip çıkabileceği, ara sokakların 30 metre olduğu, çalışanların spor yapabileceği, kafesinde oturabileceği bir organize sanayi oluşumu kuruyoruz. Çok da güzel talep görüyor. Demek ki Türkiye’de buna da ihtiyaç varmış. Yaklaşık 4 sene önce enerji sektörüne de girdik. Konya’da panel üretiyoruz. Hem iç piyasaya hem dünyanın her yerine veriyoruz” diyor.