Depremin hemen ardından ülkenin her vatandaşında uyanan ‘Ben nasıl katkı veririm’ duygusu, belki de yıllarca sürecek bir yardım maratonuna dönüşmeli. Çünkü afetin izleri kolay silinmeyecek.
Doğuda hayatın olağan akışına dönmesinin yıllar alacağı bir afetle karşı karşıyayız. Türkiye tek yürek. Herkes vicdan yorgunu, herkes bir şey yapmak istiyor. Yapıyor da… Bu nedenle deprem bölgelerine binlerce TIR yardım gidiyor.
Maalesef bunları organize edecek yapının kurulması zaman aldı. Hâlâ da sıkıntı var, aynı şehrin bir bölgesinde gıdalar israf olurken, bazı bölgelerinde ise yiyecek yoktu. Kardeşimin yaşadığı Malatya’da günlerce su yoktu mesela.
İlk gün enkazdan çıkarılan ancak ambulans, oksijen maskesi olmadığı için kurtulduktan sonra hayatını kaybeden insanlar oldu. Adana’da enkaz altında kalan 35 yaşındaki Esin bunlardan sadece biriydi.
Sürdürülebilir olmalı
Bugün itibarıyla bölgede çadır, mobil tuvalet ve konteyner evlerin azlığı en büyük sorun. Bu nedenle, yardımların sürdürülebilir olması gerekiyor. Depremin üstünden bir iki hafta geçince unutmamamız gerekiyor. Hayatın akışında sorunları genelde unutur insanoğlu. Unuttuğumuz için on binleri aşan kayıplarla karşı karşıyayız.
Etkisi nesiller boyu sürecek bir afet ile karşı karşıya olsak da bu risk hep var. Bu nedenle, yüzyılın felaketiyle karşı karşıya olduğumuzu unutmadan yardım motivasyonumuzu uzun süreli kılmalıyız.
Sanayi, tarım etkilendi
Ve şu aşamadan itibaren şirketlerin ve derneklerin her kampanya ve her etkinlik bütçesi deprem bölgesi için harcanmalı. Bizler paylaşmaya hazırız. Bölgeye yıllar boyunca yardım etmek gerekiyor.
Ekonomik boyutu konuşmak şimdilik herkesi utandırsa da milyarlarca dolarlık kayıptan bahsediliyor. İhracatın can damarı Antep’te, Maraş’ta fabrikaların yanmış olmasının etkilerini de yaşayacağız. Keza tarım da sekteye uğrayacak. Polyannacılık oynayacağımız bir tablo yok karşımızda. Her şeye rağmen devlet ve milletin el ele verdiğini, Türkiye’nin tek yürek olduğunu görmek umutları yeşertiyor.
Hasarlı evlere devlet eli bekleniyor
Doğuda sigorta bilinci yüksek değil. Geçim derdindeki insanlara DASK yaptırmak dahi külfet gelir oralarda. Nitekim depremin ardından yapılan haberlerden bölgede DASK oranının yüzde 50 olduğunu öğrendik. Sigortası olmayan on binlerin yıkılmamış ancak hasar görmüş evlerinin de mücbir sebep kapsamına alınıp hasarlarının devlet tarafından karşılanması yaşamın normal seyrine dönmesini hızlandıracaktır.
Büyük acı
Enkazda yakınlarını kaybeden tüm vatandaşlarımızın başı sağ olsun.
Yakın dostlarım Aslı Kuseyrioğlu, Ebru Gökçek’in halaları Esra Kalaycıoğlu’nun Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki cenaze töreninde yakın dostları yanı sıra İstanbul’da yaşayan tüm Hataylılar vardı. Acının yanına eşlik eden tek cümle duydum: “Antakya’yı, kültürümüzü küllerinden yeniden doğurmalıyız. Bırakmayacağız, yardımlarımız asıl bu aşamadan sonra başlamalı.”
Böyle kocaman yürekli insanlar oldukça, ülke bu büyük yıkımın da altından kalkacak... Nurlar içinde uyuyun Esra Teyze, Rana Salih, Semiramis Kuseyrioğlu.