Bursa, Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde tarım ve turizm atağına kalktı. İki dönümlük tarlasına belediyenin verdiği yaban mersini fidanlarını eken çiftçi ikinci yıldan itibaren 100 bin liralık hasat yapıyor
Bursa, 70’li yıllardan sonra hızla sanayileşmiş bir şehrimiz. İstanbul’la bağı öteden beri güçlüydü ama Osmangazi Köprüsü iki şehir arasındaki mesafeyi 1.5 saate indirince komşu kapısı oldu. Şimdi hızlı tren de Bursa’ya bağlanacak, cazibesi iyiden iyiye artacak. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı
Alinur Aktaş, şehrin hızlı büyümesinin yol açtığı sorunları dengelemek için de sanayi büyümesinin yanına tarım ve turizmi koymak istediklerini söylüyor.
Alım garantili
Türkiye’de, sanayileşen toplumların tarımdan uzak durduğu yönünde yanlış bir algı olduğunu söyleyen Alinur Aktaş şöyle konuşuyor: “Biz, Bursa’da havza bazlı üretim yaptırmanın derdindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımıza anlattık. TOBB’un temel atma töreninde, masasına ahududu ve yaban mersini dolu iki kâse koyduk. Bana, “Bunlarla senin en işin var?” diye sordu. Belediyemizin iştiraki Tarım A.Ş toprak analizleri, tohum, fidan dağıtımı yapıyor. Mesela buğdayın atası, siyez buğdayının orijinalini ürettiriyoruz. Alım garantili BESAŞ ekmeği 1.5 liradan satarken, siyezli ekmeği 8 liradan satıyor. İnanın talebe yetişemiyoruz.”
Marka oldu
Çiftçinin iki dönüm yaban mersini tarlasında ikinci yıldan itibaren 100 bin TL para kazandığını söyleyen Başkan Aktaş tarım projelerini şöyle anlatıyor: “Ahududu, yaban mersini, lavanta, gojibery gibi üzümsü meyveler son yıllarda çok popüler. Yıllık 200 bin fide dağıtımı yapıyorduk, bunu 1 milyona çıkardık. Yüzde 50’si hibe, kalanını 1 ve 2 yıl vadeyle geri ödüyorlar. Siyah incir, deveci armudu, zeytin, yaban mersini, ahududu ihracatta ön plana çıkan ürünlerimiz. İznik’te kivi üretiyoruz, siyah incir, Black Bursa markasıyla, Londra’da marketlerde satılıyor. Geçen sene Bursa’nın tarım ihracatı toplam 248 milyon dolardı. Bu sene 300 milyon dolara yaklaştı.”
Uzakdoğu’ya yakın tanıtım
Farklı pazarlara açılmaya başladıklarını anlatan Aktaş, turizm projelerini şöyle anlatıyor: “Örneğin, 52 milyon nüfuslu Güney Kore. Ülke vatandaşlarının 32 milyonu yılda bir defa mutlaka tarih ve kültür keşfi için yurt dışı tatili yapar. Kore’ye asker gönderdiğimiz için ülkemize karşı bir sempati duyuyorlar. Güney Koreli Youtuber ve influencer’larla anlaştık. Endonezya, Singapur, Japonya, Malezya, Güney Kore’de Bursa’nın tanıtımı yapıyoruz.”
Doktorlar, avukatlar, sanayiciler çiftçi oldu
Ahududu, ilaç sanayisinden pastalara kadar birçok sektörde kullanılıyor. 6 bin tonluk Türkiye üretiminin yüzde 90’ı Bursa’da üretiliyor. Markette satışı 200 TL’lere kadar çıkan yaban mersini ise Türkiye’de yıllık 4 bin ton üretiliyor. Bursa’nın bu üretimin yüzde 30’luk kısmını karşıladığını anlatan Başkan Aktaş, “Satış problemi olmayan, ağırlıklı olarak ihraç edilen bir üründen bahsediyoruz. Deyim yerindeyse, “altın” gibi bir ürün. Bursa’da doktorlar, avukatlar, mali müşavirler, sanayiciler, nitelikli tarım yapmaya başladı. Cevizcilik çok gelişti. Günün sonunda tarım toprakları Bursa’da muhafaza ediliyor. Bu hem şehrin dinamiğini hem de doğanın dengesini korumak adına son derece önemli” diyor.
Alinur Aktaş, sanayide gelişmiş olan şehrin tarım ve turizmle de taçlanması için hazırladıkları projeleri büyük bir heyecanla anlatıyor.
İznik’te inanç turizmi
Şehri daha çok turistin ziyaret etmesi, böylece daha fazla turizm geliri sağlanması için çalışmalar yürüttüklerini de anlatan Başkan Aktaş, özellikle Hıristiyan âlemi için çok önemli olan İznik Bazilikası ile ilgili şu bilgileri paylaştı: “100 yılın keşfi olarak nitelendirilen İznik Gölü’ndeki bazilikanın Göbeklitepe’de uygulanan modele benzer bir yaklaşımla tarihe ve doğaya zarar vermeyecek bir yüzer iskele ve destekleyici tanıtım mekânlarıyla ziyarete açılabilmesi için çalışmalara başladık. Surları, kapıları, müzeleri ve tarihi mekânlarıyla çok önemli bir bölge olan İznik’te bazilikanın ziyarete açılması tüm dünyanın ilgisini çekecek. Hıristiyan âleminin buraya davet edilmesi için seyahat acenteleriyle görüşmeye başladık.”
Fırsat eşitliği olsun, gerisi kolay
Toplumsal cinsiyet eşitliği, bir ülkenin tam güçle yükselmesi, iki kanatla uçması için olmazsa olmaz... Şirketler için de durum aynı. Bunu fark eden şirketler, insan kaynaklarına buna göre yön veriyor.
Mesela Eczacıbaşı’nda aynı göreve başvuran iki aday aynı kalifikasyonda ise kadın aday tercih ediliyor. Eczacıbaşı, geçtiğimiz günlerde üç önemli pozisyona üç kadın yöneticileri atadı. Şirketten yapılan açıklama, atamaların kendisi kadar önemliydi: “Sürdürülebilir bir geleceğin, kadınların başta iş dünyası olmak üzere yaşamın her alanına etkin katılımıyla mümkün olacağı inancıyla hareket eden ve fırsat eşitliğine yönelik çalışmalara büyük önem veren Eczacıbaşı Topluluğu’nda üç önemli pozisyona, kadın yöneticiler atandı.”
Üç kadın yönetici
Topluluğun İnsan Kaynakları Grup Başkanlığı görevine, daha önce İnsan Kaynakları Direktörü olarak görev yapan Eylem Özgür, Hukuk Başdanışmanlığı görevine halen Hukuk Danışmanı olarak görev yapan Ayşe Dirik ve Eczacıbaşı İlaç Pazarlama Genel Müdürlüğü’ne de daha önce aynı kuruluşta Pazarlama ve Satış Direktörü olarak görev yapan Müge Satır getirildi.