Eskilerin deyimiyle yağdı mı her yere yağıyor. Ekonomideki durgunluk haliyle sanat piyasasını da etkiliyor. Piyasada yaprak kımıldamıyor. Çağdaş Türk sanatçılardan Şahin Paksoy, özgün eser üretiminin sınırlı olmasının da konjonktürün etkilerini ağırlaştırdığını söylüyor. Paksoy, sanatsal üretimini güne uyarladığında dahi, özgün kalmayı, Anadolu kalmayı beceren sanatçılarımızdan.
Özgün ve özünden yaratıyor
Sanatsal üretimini yaparken kendine bakan, hikmeti kendinde arayan, yaratacağı şeyi kopyalamayan, özgünlüğü ve özünden yaratmasıyla Türk sanatının önemli ismi.
Bu nedenle Şişman Kadınlar, Ceyhan’da Cambaz, Hıdrellez, Hamamda Yıkananlar başta olmak üzere yaptığı heykel ve resimler hem hayatın hem de bu toprakların özünden gelir.
Özüne olan merakı onu tarihe, kültüre, Anadolu toprağına yaklaştırmış, araştırmacı kimliğini ortaya çıkarmış. Bunun etkisiyle sanatçı kimliği yanı sıra halı-kilim, Osmanlı hat sanatı, tarih boyunca Anadolu’da üretilmiş arkeolojik eserler, Anadolu Halk sanatçılarının ürettiği cam altı resimler, tasavvuf kültürü objeleri, başlangıçtan bugüne Türk kahvesi objeleri gibi önemli koleksiyonlarına sahip.
Anadolu ve bu topraklara ilişkin tarihi obje bilgisi nedeniyle koleksiyonerlerin de danışmak için kapısını aşındırdığı Şahin Paksoy’u biz de ziyaret ettik. Güncel sanat ortamını konuştuk.
Her gariplik çağdaş değil
Dolardaki hızlı yükseliş sanat piyasasına nasıl yansıyor? Orada da etkilenme başladı mı?
Maalesef satışlarda büyük bir düşüş var. Hem fiyatlarda hem satın alma adedinde. Ancak insanların gelecek kaygısıyla parayı ellerinde tutmak istemelerinin de ötesinde bir durum yaşanıyor gördüğüm kadarıyla. Piyasada yaprak kımıldamıyor derler ya.
Bu noktada etkili olan dinamikler neler size göre?
İnsanlar, 2008’lerde, çağdaş patlaması dediğimiz dönemde bir ara ne olduğunu anlamadıkları resimlere saldırdılar. Hatta kimi zaman klasiklerini ellerinden çıkarıp, çoğu garip işler olan o çağdaş eserleri aldılar. Fakat bugün klasikler yine öne çıktı.
Osman Hamdi Bey, Avni Lifij, Süleyman Seyit, Hoca Ali Rıza, Halil Paşa, Nazmi Ziya’ların küçük küçük resimleri yine 350-400’lere satılıyor. Elinizde bir Hoca Ali Rıza Bey var ise, bugün 500 bin dolarlar konuşuluyor. Halil Paşalar ha keza. Yatırımcı olarak genç sanatçılardan resim toplamak, ileriye yatırım yapmak isteyebilirsiniz, aldıklarınızın yüzde 20’si tutsa yeter zaten.
Ama işte o yüzde 20’yi tutturacak bilgili bir danışman lazım size. Müzikte detoneliği normal bir izleyici bile anlayabilir. Ama resimde maalesef öyle değil. Türkiye’de resimdeki detoneliği bırakın resim alıcısını, kritik yapanlar bile görmez. Her gariplik çağdaş değildir.
Satın alım adedi bu nedenle mi azaldı?
Koleksiyonerlerde bir doyma da var. Kimseyi eleştirmek istemem ama sanatçılardan da biraz konfeksiyona dönenler oluyor. Bir sanatçıdan bir tane alırsınız, bakarsınız bir çeşitliliği var devam edersiniz. Maalesef gençlerde, çağdaş daha doğrusu soyut resim yapanlarda çeşitlilik göremiyorum.
Çağdaş olmak sadece soyut yapmak anlamına gelmiyor. Bugün dünyada çok ünlü figür resmi yapanlar var. Özellikle Çinliler, hepsi son derece çağdaş. Dünyanın neresinde görürseniz görün Çin resmini tanırsınız. Türk resmini ise bilmezsiniz.
Bizimkiler taklitçi
Neden böyle peki?
Çünkü özgün ve kendi kültüründen besleniyor. Bizde bugün yapılanları götürün Almanya’da sergileyin, hangi milletin sanatçısı bu diye sorun, kimse bilmez.
Ama Osmanlı klasiklerine sanatçılarının eserlerine dünyanın neresinde bakarsanız bakın, ki onlarda da Batı’ya bir yönelme olduğu halde inanılmaz bir yerel tat, Osmanlı mistisizmi görürsünüz. Türk mistisizmi, duyarlılığı görürsünüz.
Dünyada çağdaş sanata adım adım gelindi, bir süreç yaşandı. Biz direkt yapılmışı kopya ettik, bir anda patlama yaşandı. Daha fırçayı eline yeni almış çocuklar dolar bazında fiyat koyar hale geldiler. Şimdi nerede o dolarlar. İnsanlar satın alacak bir şey arıyor, koleksiyon yapmak istiyor, insanoğlunun duyguları, zevkleri var. İnsan bir merak sahibi olmak ister. bu olmazsa insan olamazsınız. Bugün dolar gelmiş 4 TL’ye dayanmış. Bir Amerikalı, Belçikalı, Alman, Fransız için Türk sanat eseri bedava.
Saldırıp alması, sanat pazarına yabancıların girmesi gerekirdi. Yerliler köşeye çekilmiş olsa bile yabancıların alımı ile bu dengelenebilirdi. Ama özgün değilseniz almıyor işte.
Matisse’nin ilhamı Osmanlı’dan
Ama günümüzün beğenisi soyuttan yana...
Onlar işte dünyanın ilk soyutlamaları. Osmanlı Hat Sanatı soyutun başlangıcıdır. Biz bunları görmezlikten gelip Jackson Pollock’ tan almayı tercih ediyoruz. Halbuki o da, Osmanlı karalamalarından, meşklerinden almıştır. Matisse’den almayı tercih ediyoruz. Oysa Matisse de, Osmanlı sanatı etkisindedir. Osmanlı tekstilini bizden daha iyi incelemiştir. Çağdaş olmak için anlaşılmaz olmak gerekmiyor.
Kullanma kılavuzu verir gibi resimlerin altına destan yazmamanız gerekir. Soyut da olsa anlaşılır bir tarafı olmalı. Evet bugünün beğenisi soyuttan, anlaşılmazdan yana. Ama Picasso bile 60 yaşından sonra soyut yapmaya başladı. Bizde yeni başlayan soyutla başlıyor!
Soyutun kökeni tanrıya saygı
Bu kolaycılık mı yoksa haddini bilmeme mi?
Anlaşılmazı yaparak sanatçı olmak kolay. Çünkü karşınızdaki zaten anlamıyor. Ama ilk soyutlamaları yapan bizleriz. Bizim kültürümüzde, Tanrı’nın yarattığı şeyin aynısını yapmanın günah olduğuna inanılırdı. Türkler de doğaya yöneldi. Rumi dediğimiz desenler dallar, ağaçlar bükülerek yapılır. Mekke’yi bile tarif ederken perspektif bozulur, geriye doğru genişler. Bu bir soyutlamadır, gerçeği bozmaktır. Bu nedenle ilk İslam sanatçıları soyut eserler yapmıştır. Bunu kilimlerde çok net görürüz. İlk işleme, ilk nakışta dahi bir soyutlama vardır, akışlar eğiktir. Kilimlerimizdeki geometrikleştirme Kubizm’in arkasında durduğu zemindir. Biz ama hep ikinci el olmayı yeğliyoruz. Kendi değerlerimizi öne çıkarıp yürümüyoruz. Halılarımız dünyanın ilk görsel resimleridir. Çadır hayatında duvara asamadığı için yere sermiş. Normal yaşam düzenine geçtiğinde de hep duvarda görürsünüz. Asur, Sümer kalıntılarında duvarlarda keten örgü izlerine rastlanmıştır.
Ama çağdaş sanatın böyle bir derdi olmalı mı?
E olmalı tabii, bir ekol olmamız lazım. Çin öyle oldu mesela. Bugün dünyanın en pahalı sanatçıları onlarda, en çok onların resimleri satılıyor. Bizden bir ekol çıkmaz artık. Çünkü yapılmışı yapıyoruz, taklit ediyoruz. Tekstilimiz gibi.
Çin ekol oldu
Çin ekonomisinde marka çıkaramıyor iken sanat alanında nasıl bu noktaya gelebildi peki?
Çinliler şu anda en kaliteli üretimi yapma yolunda artık. Kast ettiğiniz alanlarda da marka çıkarma zamanları yaklaştı.
Kaldı ki Çinli modacılar fena değiller. Japonlar moda dünyasını nasıl ele geçirdiler biliyorsunuz. Çin de yavaş yavaş oraya gelecek. Ekonomilerini büyüttüler şimdi kapılarını yeni açıyorlar. Dünyayla buluşmaları daha yeni başlıyor. Çin plastik sanatları şu anda bir ekol. Büyük Çin sanatçıları var.