Özellikle Bodrum gibi lüks turizmin ağırlıkta olduğu beldelerde doluluk oranları yüzde 40’larda kalınca bazı oteller fiyat indirmeye başladı. Ancak tatilcilerin, ulaşım da ucuzlarsa harekete geçeceği belirtiliyor.
Türkiye’nin St. Tropez’i Bodrum’da turizm şu an için beklenen değerlerden uzakta. Turizm sezonunun başlamasına iki ay kala ülkece deprem felaketini yaşadık. Ardından seçimlerle tatil planları ötelendi. Sonrasında ise devam eden yüksek enflasyonun etkilerini daha farklı hissetmeye başladık. Bunun etkilerini her yerde görmek mümkün. Tatil bölgelerindeki otellerde doluluk oranları yüzde 40’larda. Bodrum gibi lüks tatil destinasyonlarında oteller fiyatlarını indirmeye başladı. Fiyatı indiren otellerden birisi de 5 yıldızlı lüksü en iyi şekilde hissettiren otellerden biri olan Mivara Luxury Bodrum.
Gündoğan’daki resort otelin Genel Müdürü Mete Üsküdarlı sezonu şu sözlerle değerlendirdi:
“Sezonu planlarken fiyatlarımızı döviz cinsinden yüzde 40-45 oranında artırmak durumunda kalmıştık. Baskılı döviz kurunun serbest kalmasıyla beraber ilave yüzde 50’lik bir artış daha yaşandı. Hızlı bir şekilde artan maliyetler karşısında tüketici tedirgin oldu ve planlarını beklemeye aldı. Tüm bunlara ulaşım maliyetlerindeki artışın da eklenmesiyle beklenenin altında bir sezon geçiriyoruz.”
Kıpırdanma var ama…
“Peki, temmuzda işler nasıl geçti?” diye sorduğumda, şöyle yanıtladı: “Az da olsa bir kıpırdamayı ikinci yarısında hissetmeye başladık. Şu an Bodrum genelindeki ortalama doluluk yüzde 40-50 bandında. Önümüzde ağustos var, şimdiden doluluklar yüzde 50’lere vardı. Umuyorum güzel bir ay geçireceğiz ama bunu aynı oranda eylül ve ekim aylarına da taşımamız gerekiyor.”
Kritik 45 güne girildi
Eylül ve ekimde çok fazla yerli ve uluslararası düğün, toplantı organizasyonlarına ev sahipliği yapacaklarını söyleyen Üsküdarlı sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüzde çok kritik bir 45 gün var. TÜRSAB başkanının, ‘İlave indirimler ile vatandaşlarımız tatil yapabilmeli” çağrısını çok yerinde buluyorum. Mivara olarak bu çağrı yapılmadan önce, fiyatlarımızda yüzde 25-30 oranında bir indirim yaptık.
Yalıkavak Marina’daki bazı lüks segment restoranlar da çağrıya olumlu yaklaştılar. Ama bu çağrının her kesim tarafından olumlu karşılanması çok önemli. Ulaşım maliyetlerinin de aynı oranda indirime gitmesi gerekiyor, aksi halde tek başınıza yapmış olduğunuz bu indirimin karşılığı olamayacak, doluluk oranlarını yükseltmeyecektir.”
Yurt dışına gidiyorlar
Hakikaten 4 kişilik bir ailenin sadece tatile gidiş dönüş maliyeti 15 bin TL’yi aşıyor. Yüksek ulaşım maliyetlerinin yanı sıra vize almayı başarabilen tatilcilerin yurt dışı tatile yönelimi olduğunu da vurgulayan Üsküdarlı, “Rublenin değer kaybı, artan maliyetler, alım gücünün düşmesi pazarı daralttı. Keza Avrupa pazarı da ülkemizdeki yüksek enflasyon nedeniyle Dubai ve Mısır başta olmak üzere farklı ülkelere kaymış durumda. Çok yüksek personel maliyetleri de aşılması gereken konuların başında. Ülke genelinde personel çıkartmaları üzülerek okuyoruz. Biz personel çıkarmak yerine yeni alımları durdurarak tasarruf sağlamaya çalıştık.”
Maçakızı’nın patronu: Tüketici bu paraları vermeye razı değil
Geçtiğimiz günlerde CNN International’e Bodrum’u anlatarak turizm açısından efsane bir iş yapan Maçakızı’nın sahibi Sahir Erozan’a da uğradım. Sahir Erozan’ı Instagram’a benzetiyorum. Instagram’ın olmadığı zamanlarda o, efsane mekânı Maçakızı üzerinden Bodrum’u tanıtıyordu.
Yurt dışında lüks bir ortamda, varlıklı yabancıların olduğu hemen her ortamda size Maçakızı ve Sahir Erozan’ı sorarlar. Ben de dünya jet setini ağırlayan Erozan’a fiyatları sordum!
Sıkılmış artık bu sorudan ve hak da veriyorum doğrusu.
Naomi Campbell, Kate Moss, Clinton ve birçok dünyaca meşhur ve önemli insanlara hizmet veren Maçakızı ile Bodrum’daki diğer restoranların fiyatı çok farklı değil artık!
‘Kovid lüksü’ bitti!
Ancak Erozan, beni şaşırtarak Bodrum’da fiyatların pahalı olduğunu söyledi hem de çok farklı bir bakış açısıyla:
“Amerika’da geçen yıl lüks tüketim ürünlerinin yüzde 27’sini, yıllık geliri 40 bin dolara kadar olan insanlar almış. Çünkü Kovid ile birlikte bir sürü insan ailelerinin yanına taşındı, devletten de yardım aldılar. Harcamaları azalırken, paralarını böyle şeylere harcadılar. Dünyada lüks giyim, oteli, restoranları ile zannedildi ki bu talep ilelebet devam edecek. Ama öyle olmadığını gördük.”
Bunun Bodrum ile ilişkisini kurmasını istediğimde ise şunları anlattı: “Şunu baştan söyleyeyim; Bodrum’un gidişinde bir değişiklik yok. Bodrum büyüyerek devam ediyor. Ancak geçen yılı baz aldıkları için zannettiler ki her sene bu katlana katlana gidecek. Oysa geçen yıl ki pandemiden dolayı birikmiş bir talepti.
Dolayısıyla, talep geldikçe fiyat yükseldi, herkesin cirosu arttı. Tabii bir müddet sonra fiyatların geldiği noktada herkes anladı ki bu fiyata bu kadar da talep yok.
Dolayısıyla, arz fazlalığı oldu. Aslında bu Bodrum’un değil tüm dünyanın sorunu. Tüketici bu paraları vermeye razı değil ya da şöyle söyleyelim bu paraları ödeyebilecek tüketici sayısı sınırlı.”
‘Dünyada maaşlar çok artmadı’
Bu noktada dünyayla kıyaslaması da şöyle oldu: “Avrupa’da üç senedir üst üste yüzde 7-8 enflasyon yaşanıyor, maaşlar ise yıllık yüzde 5 artmış! Avrupa’da lüks bir mekânda içeceği, tatlısı ile ortalama bir yemek 200 euro’dur, bizde fiyatlar çok yükselmesine rağmen 130 euro. Fakat bunu TL’ye çevirdiğiniz zaman astronomik bir rakam çıkıyor. Soru şöyle olmalı: 15 sene önce neydi fiyat? Enflasyon geri alındığında yine buralara yakındı. Ama orta sınıf biraz biriktirip özel yemeklere çıkabiliyordu. Şimdi dünyada da bizde de çıkamıyor, orta sınıfı kaybettik.
Amerika’da finans sektöründe çalışanlar işten çıkınca barlara uğrar bir iki martini içerlerdi. New York’ta bir martini olmuş 30 dolar, şimdi iki tane içsen 60 dolar. 30 günle çarpsan 1800 dolar! Maaşı 6.000-8.000 dolar zaten!
Tabii ki dünyada yaşam standardını lüks otel ve restoranlar belirlemiyor ama bugün yaşadığımız dünyanın en büyük sorunu, gelirin alım gücü.
Eleştiriyorlar ama bizim de maliyetlerimiz bambaşka bir noktada.
Kemiğini ayıkladığınızda bir porsiyon bonfilenin garnitürlerle maliyeti 560 TL. Balık yüzde 90 oranında pahalandı. Elektriğinden, çalışanına maliyetler dolar bazında çok yükseldi.”
‘Tecrübesiz personelle çalışmıyorum’
Öte yandan, işçilik ücretlerinin toplam maliyetler içindeki payının çok yükseldiğine dikkat çeken Erozan’ın bu konudaki değerlendirmesi de şöyle:
“73 odalı otelimizde yazın çalışan sayısı 350’yi buluyor. Oteli kışın da açık tutuyorum; çalışanlara eğitimler aldırıyorum, menüleri hazırlıyoruz. Kışın da o yüksek maaşları ödeyip, barınma ve diğer her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Öbür türlü, mayısta son dakika personel topla, müşteri sorunca tuvaletin yerini bilmesin...
İngilizce bilen personel çalıştırıyoruz, bilmeyene kışın eğitim veriyoruz. Lüksün bir maliyeti var. Personele ne maaşlar ödediğimi, iyi malzemeyi kaça aldığımı, ocağın kaça tutuştuğunu bir görseler gece nasıl uyuyorsun diye sorarlar.”