Pandemide yayılan mutsuzluk dalgasından ivme alan sosyal medya linçleri, sanata evrildi. Eserin sahibi Demirbaş, “Sosyal medyanın sağladığı kolay etkileşim, kolay tüketim alışkanlığı ve olumsuz yaratımların ortaya çıkmasına yol açabiliyor” dedi.
Geçen hafta çok ilginç bir sergiye katıldım. Zaman içinde Marmara Üniversitesi Resim Bölümü’nde okumuş ve akademisyen Zeynep Öztürk’ün öğrencisi olmuş 10 sanatçı, hocalarının küratörlüğünde sergi açtı. Yolları yıllar önce Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim İş Öğretmenliği Bölümünde kesişen sanatçılar, geçmişin ayak izlerini günümüze taşıdıkları karma sergide bir araya geldi.
Farklı disiplinlerde 21 eserin yer aldığı sergide ilk kez bir araya gelen sanatçılar, üniversite yıllarından bu yana süre gelen dostluklarını sanatın bütünleyici yönüyle buluşturdu.
Ekavart Gallery’deki “No:1 2022” sergisini 31 Temmuz’a kadar görebilirsiniz.
Aralarında Hüseyin Demirbaş’ın Linç adlı eserinin de bulunduğu sergi 7 Temmuz’a kadar görülebilir.
Farklı disiplinler
Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği Bölümü’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmalarına devam eden Zeynep Öztürk’ün küratörlüğünde gerçekleşen karma sergide Refik Akyüz, Tıfak Arslan, Ertuğrul Berberoğlu, Sefa Çakır, Hüseyin Demirbaş, Rabia Kalyoncuoğlu, Seydi Murat Koç, Nurdan Likos ve Muhittincan farklı disiplinlerdeki çalışmalarıyla yer aldı. Bu ilginç serginin sanatçılarıyla konuştum.
Kurtuluş kadınlarda
Kadın figürünü resimlerinin başat figürü olarak kullanan Nurdan Likos, “Kadın doğasının dönüştürücü, uyumlanabilen, kavrayıcı, koruyucu gücünün insanlığın tek kurtuluşu olduğuna inananlardanım. Renkler, semboller ve kadın konusunun bu kadar içine girince yol beni Anadolu kadınlarının el işçiliğiyle yaptıkları dokumalara, kilimlere, kumaşlara, örtülere ve birçok günlük kullanım eşyasına götürdü. İçlerinde beni kendisine hızla çeken “Eli Belinde” motifi oldu. Bu motif bir kadın sembolüydü. Ana Tanrıçayı, dişil enerjiyi, doğurganlığı, yaşamın dönüştürücü gücünü sembolize ediyordu. Eli Belinde tohumu her biri birbirine eşit dört yapraktan oluşuyor. Kadınların, erkeklerin, doğanın ve hayvanların enerjisi bir araya gelerek adeta bir rahim oluşturuyor.”
Sosyal medya bir balkon!
Sergideki Linç adlı eseriyle büyük yankı uyandıran sanatçı Hüseyin Demirbaş ise eserini şöyle anlattı: “Bu işim bir buçuk yıla yakın süren pandeminin tam göbeğine oturuyor aslında. Sosyal medyada her gün onlarca linç vakası görmeye başlamıştık!
Negatif enerji aktarımının tavan yaptığı günlerdi. Hepimizin benzer şekilde maruz kaldığı görsel bombardımandan yola çıkarak, Twitter ikonu ile yeni imgeler oluşturmaya başladım. Hızla büyüyüp etrafımızı saran sosyal medyadan uzak durmanın bir çözüm olduğunu düşünmüyorum. ‘Ben bu zincirin içinde neredeyim?’ Üstünde düşünmemiz gereken odak bu.”
Ödül aldı
Sanatçı, 39. Akbank Günümüz Sanatçılar Ödülü’nü de aldığı eserinin balkon temasıyla ilişkisini ise şöyle anlattı: “Yarışmanın teması “Balkon?” idi. Sosyal medyanın artan etkisi ile günümüzün gerçeklerinin sanal gerçeklik ortamında tekrardan oluşturulduğu dönemlerdeyiz. Sosyal medya bir simülasyon içinde dış dünya ile ilişki kurabildiğimiz bir balkon belki de. Mecranın insanlara sağladığı kolay etkileşim imkânı, kolay tüketim alışkanlığı ve olumsuz yaratımların ortaya çıkmasına yol açabiliyor. Bunlardan biri de linç kültürü.”
Feyhan Yaşar’a Meşe Tacı Nişanı
Geçen hafta Ege’nin gözbebeği Çeşme’deydik. Lüksemburg Ankara Büyükelçisi Angèle Da Cruz ve Lüksemburg İzmir ve Ege Bölgesi Fahri Konsolosu Feyhan Yaşar’ın ev sahipliğinde Lüksemburg
Milli Günü vesilesiyle Çeşme Altın Yunus’ta verilen davete İzmir Konsolosları, İzmir Protokolü ve İzmir iş dünyasından çok sayıda davetli katıldı.
Lüksemburg Büyükelçisi, İzmir Fahri Konsolosu Feyhan Yaşar’a Lüksemburg Büyük Dükalığı tarafından verilen “Order of the Oak Crown-Meşe Tacı Nişanı”nı takdim etti. Büyükelçi Angèle Da Cruz, Meşe Tacı Nişanı’nın, Lüksemburg vatandaşlarının üstün sivil ve askeri hizmetlerini ödüllendirmek amacıyla verildiğini, özel durumlarda ise bu nişanın yabancı uyruklulara da verilebildiğinin altını çizdi.
İlişkiler güçlendi
Feyhan Yaşar’ın Ekim 2013’te Fahri Konsolos olarak atanmasından bu yana iki ülke arasında ekonomik, sosyal, kültürel ve sportif ilişkilerin gelişmesine hizmetleri ve olağanüstü katkılarından dolayı, Lüksemburg Büyük Dükalığı Meşe Tacı Nişanı Şövalyesi unvanıyla ödüllendirildiğini belirtti.
Nişanı almaktan büyük gurur duyduğunu belirten Feyhan Yaşar ise, “Her alanda iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesi için çalışmalara devam etmekten ve ekonomik, ticari ve kültürel ilişkilerin güçlenmesine destek olmaktan mutluluk duyuyorum. Son yıllarda özellikle lojistik, enerji ve ticaret konularında iki ülke ilişkilerinin güçlendiğini memnuniyetle görüyoruz” dedi.
Kültür destekçisi
Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Yaşar, sosyal ve kültürel gelişime katkısıyla da öne çıkıyor. Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı İdare Heyeti Başkan Yardımcılığı görevini de sürdüren Feyhan Yaşar, sivil toplumda da aktif olarak görev alıyor. 1967 yılında Türkiye’nin ilk özel resim yarışması olarak başlatılan DYO Resim Ödülleri onlardan biri. Yarışma 55 yıldır aralıksız devam ediyor. Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı, Aydın/Nysa, İzmir/Eski Smyrna, İzmir/Smyrna Konya/Çatalhöyük kazılarına destek de veriyor. Ayaküstü sohbetimizde Feyhan Yaşar’ın, 2011’den bu yana bireysel olarak Teos kazılarına destek olduğunu da öğrendim.
Yeni bir müze
Yaşar Topluluğu, Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı ile İzmir’e yeni bir müze kazandırmanın da heyecanı içinde. İzmir’in Alsancak semtinde 1800’lü yılların sonunda un fabrikası olarak kullanılan, Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı olarak tescilli binanın restorasyon ve restitüsyon çalışmaları tamamlandı. Müze kapılarını kasım ayında açmaya hazırlanıyor. Modern sanat eserleri, Ege yöresine ait halı, kilim koleksiyonu ve 1185 adet arkeolojik eserin sergileneceği, yaklaşık 6000 metrekare kapalı alana sahip olan Yaşar Müzesi, Türkiye ve dünya çapında sanatçıların eserlerinden oluşan dönemsel sergilere de ev sahipliği yapacak.