Coğrafi işaret alan Aydın Kestanesi’nin ihraç pazarları genişledi. Üretici Mustafa Çetin, “Japonya’ya bile satıyoruz. Japon müşterimiz köyümüze de geldi. Oğlanın düğününe katıldılar, akraba gibi olduk” dedi.
Türk mutfağını ve değerlerini koruyarak gelecek nesillere aktarma amacıyla çalışmalarını sürdüren Metro Türkiye, Türk mutfağının değerli şeflerinden Şemsa Denizsel iş birliği ile coğrafi işaret tescilli ürünlerin korunması ve modern mutfaklarda yeni yorumlamalar ile yer edinmesi için hayata geçirdiği ‘Yerelin İzinde’ projesine devam ediyor. Projenin ikinci durağında hem Türkiye hem de Avrupa Birliği’nde coğrafi işaret tescili alan Aydın Kestanesi’nin izini sürdüler.
Aydın Kestanesi’nin üretim süreçlerine şahit olmak ve ağaçtan sofraya gelişini görmek için Türkiye’de kestane üretiminin en çok yapıldığı Aydın’ın Nazilli ilçesinin Aksu köyünde gerçekleştirilen organizasyona, şeflerle birlikte katıldık.
5 asırlık ağaçlar
Köy kahvesinde tarçınlı kekik çayımızı içerken yemek kültürü araştırmacısı ve yazar Nilhan Aras, kestanenin tarihi ve Türk mutfak kültüründeki yeri hakkında bizlerle şu bilgileri paylaştı: “Köyde 5 asırlık kestane ağaçları var. Son 50 yılda ticari değeri fark edilmeye başlanan Aydın Kestanesi’nin kaderi, bölgedeki üretici Mustafa Çetin’in Bursa’daki imalatçılara temin ettiği kestanenin şekerleme yapılarak katma değerli bir ürün haline getirildiğini, böylece ticari açıdan daha değerli olduğunu fark etmesi ile değişti. Çetin, Aksu köyüne bir imalathane kurdu. Aydın Kestanesi bugün Ortadoğu’ya ve İtalya’ya meyve olarak, Japonya’ya ise hem meyve hem de kestane şekeri olarak ihraç ediliyor” dedi.
Kuyulardan kutulara
Köy kahvehanesindeki sohbetin ardından kestanenin ağaçtan tabağa üretim yolculuğunun keşfine çıktık. Kestanelerin bekletildiği kuyulardan çıkarılmasına ve dikenlerinden ayrılması sürecini izledik. Kestanenin lezzet dönüşümüne tanık olurken kestane şekeri üretim tesisini de gezdik. Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng sohbetimizde, coğrafi işaret tescilli ve aday ürünleri ön plana çıkarırken, kaybolmaya yüz tutmuş yerel tariflerin geleneksel ve modern yorumlarıyla şefler nezdinde bilinirliğinin sağlanmasını amaçladıklarını söyledi.
Proje 10 yıldır sürüyor
Türüng, 10 yıl önce başlattıkları Coğrafi İşaretli Ürünler Projesi kapsamında bu ürünlere mağazalarda yer vermekle yetinmediklerini vurgulayarak şunları söyledi:
“Son iki yılda 13 ülkeye 20 bin ton coğrafi işaretli ve yerel ürün ihraç ettik. Böylece bu ürünlerin dünya mutfağında tanıtımına da destek olduk. Raflarımızda Mersin Kan Portakalı’ndan Aydın Kestanesi’ne, Taşköprü Sarımsağı’ndan Bursa Bıçak’ına 200’den fazla gıda ve gıda dışı coğrafi işaret tescilli ve aday ürüne yer veriyoruz. Aydın Kestanesi 2020’de Avrupa Birliği Komisyonu tarafından Türkiye’nin 4. coğrafi işaretli ürünü olarak tescil edildi. Metro Türkiye olarak Aydın Kestanesi’ni satışa sunan ilk perakendeci olduğumuz için ayrıca gururluyuz. Diğer yandan, ürünlerimizi burada küçük bir aile işletmesinden alarak yerel ekonomiye de destek oluyoruz. Bu ailenin bizimle birlikte geliştikten sonra Ortadoğu’ya, İtalya’ya ve Japonya’ya ihracata başlaması da bizim için ayrı bir gurur.”
Bu noktada sözü alan üretici Mustafa Çetin, Japonya’ya kestane şekeri ihraç ettiklerini vurgularken, “Japon müşterimiz köyümüze de geldi. Oğlanın düğünü içinde geldiler, akraba gibi olduk” dedi.
Üretimi 15 kat arttı
Metro Türkiye, kooperatifler ve yerel üreticiler için oluşturduğu eğit-denetleme modeli ile gıda güvenliği ve sosyal sorumluluk denetimlerinden başarıyla geçen üreticinin ürettiği kestanenin tamamına raflarında yer veriyor. Yıllık 10 tonun altında deneme üretimi ile faaliyetine başlayan üretici Mustafa Çetin, her yıl üretimini artırarak bugün sadece Metro için yıllık 155 tona varan çiğ kestane ve kestane şekeri üretimi yapıyor. Yanı sıra kestane ihraç ediyor.
Westin, Nişantaşı’na ‘esenlikle’ geldi
‘İyi olmanın’, ‘esenliğin’ değerini tüm dünyaca gerçekten anladığımız son yıllarda lüks de bir başka boyuta taşındı. Artık her detayıyla esenlik veren, kullanıcısına iyi olma halini her aşamada hissettiren bir lüks anlayışı gelişiyor. Bunun bir örneği, konaklama sektöründe… Marriott International’ın well-being alanındaki lider markası Westin, Türkiye’deki ilk oteli “The Westin İstanbul Nişantaşı” ile wellness odağını şehir merkezine taşıdı. Seyahat kültürünü konfor ve iyi olma haliyle buluşturarak konuklarına alıştıkları düzenlerinden vazgeçmeden, seyahat etme imkânı sunan The Westin İstanbul Nişantaşı, turizme yeni bir soluk kazandıracak.
Her oda bir SPA
Yeni açılan Lotus Nişantaşı Alışveriş Merkezi’ndeki ofis-rezidans kompleksinin içinde yer alan The Westin İstanbul Nişantaşı’nda çoğu balkonlu ve teraslı olmak üzere toplam 150 oda ve süit Westin’e özel içinde egzersiz imkânı sunan WestinWORKOUT® odalar dahil farklı tip oda seçenekleri sunuyor.
Yataklardan tekstil ürünlerine kadar tüm tefrişatın, kullanıcıların iyi olma halini desteklemesi amacıyla seçildiği odalar, beyaz çay özlü SPA ürünleri, yağmur duşlarıyla ‘tam rahatlama’ deneyimi yaşatmayı hedefliyor.
Fonksiyonel antrenman ürünleri, ağırlıklar ve kardiyo cihazlarının yer aldığı fitness stüdyosu ise misafirleri egzersiz rutinlerinden geri kalmadıkları bir seyahat deneyimine davet ediyor. Buna ek olarak özel RunWESTIN® programı dahilinde dışarıda spor yapmak isteyen konuklar, grup halinde veya Run Concierge ekibi tarafından kendilerine özel hazırlanmış rotalar eşliğinde şehri keşfederken egzersiz programlarını tamamlayabiliyor.
Westin’in misafirlerinin seyahatleri boyunca iyi hissetmeleri için gösterdiği çaba otelin mutfağına da ilham vermiş. Lobide yer alan ve arka bahçesiyle ziyaretçilerine keyifli zaman geçirmeyi vaat eden Akdeniz esintili Corte Verde Restoran’da taze malzemelerle hazırlanmış yiyecekler, Westin’in bol seçenekli “Eat Well” menüsüyle buluşuyor.