Milyonların ziyaret edeceği, bir ülkenin belirli bir alanda kendisini ifade ettiği bir alanı tasarlamak işini almak, bunu yapmak başlı başına bir başarı. Ya bu işi yapan tasarımcılar, ortaya koydukları eserle bir de ödül almışsa... Bu da başarının katmerlisi.
Uluslararası Sergiler Bürosu tarafından her 5 yılda bir düzenlenen Expo Dünya Sergileri, 168 yıllık geçmişiyle kültür, tarih, teknoloji ve eğitim alanlarındaki yeni bilgi ve fikirlerin tüm dünya ile paylaşılmasına öncülük etmeye devam ediyor.
192 ülke katıldı
Bu yıl “Akılları Birleştirmek, Geleceği Yaratmak” temasıyla 192 ülkenin katılımı ile Dubai’de düzenlenen Expo, yerel kaynaklara göre 6 aylık bir sürede toplam 23 milyon ziyaretçi sayısına ulaşarak büyük ilgi gördü. Bu büyük organizasyonda, reklam, tanıtım, etkinlik ve organizasyon alanında ulusal ve uluslararası birçok önemli projeye imza atmış, ülkemizin bu alandaki en başarılı markalarından dDf (Dream Design Factory), Expo Astana 2017’de Ticaret Bakanlığı ve TİM adına yaptığı Türkiye Pavilyonu ile kazandığı “Committee Special Award on the Development of Renewable Energy Area” ve Expo Beijing 2019’da Türkiye Pavilyonu ile kazandığı “Special Award Gold Trophy” gibi prestijli ödüllerin devamında, Expo 2020 Dubai’de yine farkını ortaya koyarak ödüllerine bir yenisini daha ekledi.
Yaratıcı fikir üretiyor
Yaratıcı fikir, tasarım ve üretim süreçlerini yıllardır başarılı bir istikrar ile sürdüren dDf, Expo 2020 Dubai’de Belarus Pavilyonu’nun konsepti, tasarımı ve mimari tasarımını oluşturdu. Başarılı firma, bu büyük organizasyonda Türkiye Pavilyonu’nun da konsept tasarımı, üretim ve işletim sürecini üstlendi.
dDf’in tasarım ve yaratım sürecinin ardından başarıyla tamamlanan ve ziyaretçilerini “Gelecek Teknolojisinin Ormanı” temasıyla ağırlayan Belarus Pavilyonu, Expo’nun değerlendirmeleri sonucunda aday olarak yer aldığı “Best Elements and Details” kategorisinde ikincilik ödülünün sahibi oldu ve büyük bir takdir topladı.
Büyük takdir topladı
Belarus’un ülke tanıtımına yenilikçi bir bakış açısı ekleyen ve ziyaretçilere ilgi çekici bir ortam sunan dDf, böylelikle önceki yıllarda yer aldığı Expo’larda gerek Türkiye Pavilyonu, gerekse diğer ülke pavilyonları için yarattığı konsept ve mimari tasarımlarla kazandığı ödüllere bir yenisini daha eklemiş oldu.
Global marka
dDf, Expo 2020 Dubai’de Ticaret Bakanlığı ve TİM adına Türkiye Pavilyonu’nun da konsept, pavilyon tasarımı, üretimi ve işletimini üstlendi.
21 gün gibi bir kısa bir sürede başarıyla tamamlanan pavyonun Expo’nun açılışından kapanışına kadarki altı aylık sürecini yönetti. dDf, 20 yıldan bu yana katıldığı Expo’larla alanında Türkiye’nin dünyaya iş üreten global markalarından biri olduğunu kanıtladı.
dDf ilklerin ajansı
Türkiye’ye gelen turist sayısının 7 milyondan 34 milyona, turizm gelirlerin 5 milyar dolardan 27 milyar dolara çıktığı yıllarda Türkiye’nin Tanıtımını yapan dDf uluslararası ödüllere alışık.
İstanbul Desing Week, Türkiye İnovasyon Haftası, İstanbul Fashion Festival, İstanbul Shopping Fest, Gastro İstanbul gibi projelerin de ilklerini gerçekleştirmiş olan dDf geçen yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı için gerçekleştirdiği Kültür Yolu Projesiyle de pandemi sonrası İstanbulluları sokaklarda kültür ve sanatla buluşturmuştu.
Gül Baba’dan şiirle devriâlem
Türkiye ile Macaristan arasındaki dostluğun pekişmesini sağlayan Bektaşi dervişi Gül Baba adına yazılan senfonik şiir, dünyada tanınmış şefler ve orkestralarla buluşacak.
Bazen yüzyıllar öncesinden uzanan bir el, bugün yaşıyormuşçasına hayatlarımıza dokunur. Bazen sadece kendi işiyle meşgul bir kişi, mesela bir iş insanı o eli gönül gözüyle görür. İşte o zaman o dokunuş, zaten dost olan iki ülkeyi birbirine daha da bağlar, hatta dostluğun sıcaklığı dünyaya yayılır. İşte bu öyle bir öykü.
Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat, 1990’lı yılların başında Avrupa’ya ihracatını artırmak için gittiği Budapeşte’de, Macaristan’ın Türkiye ile ilişkilerinin gelişmesinde büyük rol oynayacak bir girişimi de başlattı. Kökleri ecdada uzanan Bektaşi dedesi Gül Baba vesilesiyle... Esas ismi Cafer olan Gül Baba, Veli Baba dergâhına mensup bir Bektaşi dervişi idi. Gül Baba, 1531-1541 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle on sene Budin’de kalmış, kendini iki ülke arasındaki kardeşliği, hoşgörüyü ve halkların dostluğunu pekiştirmeye adamıştır. Elinde tahta kılıcı, başında sarı kırmızı gülü ile her daim Gül Baba diye anılmış, yüz yılı aşan ömrünün son senelerini Budin’de geçirmiştir.
Ortak tarihimiz
Gül Baba Budapeşte’de, Tuna’ya ve Peşte’ye nazır, çok güzel manzaralı bir tepeye gömülmüştür. Buraya ‘Gültepe’ adı verilmiş, 1543-1548 yılları arasında şu anda bulunduğu türbe yaptırılmıştır. Adnan Polat’ın girişimleriyle kurulan Gül Baba Mirasını Koruma Vakfı, Türkiye ve Macaristan’ın en kalıcı simgelerinden olan Gül Baba Türbesi’ni yaşayan bir kültür-sanat mekânı haline getirerek iki milletin tarihine, kültürüne ve sosyal yaşamına katkıda bulunma misyonunu sahipleniyor.
Macaristan devletinin kurduğu Gül Baba Türbesi Mirasını Koruma Vakfı, ilk kez özel bir senfonik şiirle izleyici karşısına çıktı.
Geçen hafta bu amaçla, dünyanın en eski orkestraları arasında yer alan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası aracılığıyla ilk kez izleyiciyle buluşarak dünya prömiyeri gerçekleştirilen “Gül Baba Senfonik Şiiri’’ konseriyle Türkiye’deki faaliyetlerin ilk adımı atıldı.
Manevi miras
Türkiye’de izleyici karşısına çıkan “Gül Baba Senfonik Şiiri” yakında Macaristan’da da sahne alacak. Ayrıca, dünyada tanınmış şefler ve orkestralarla buluşacak.
Bu özel etkinlikle ilgili olarak konuşan Gül Baba Türbesi Mirasını Koruma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Adnan Polat, “Her iki ülkede de ortak bağların getirdiği köklü tarihi yansıtan eserlerin izlerine rastlamak mümkün. Gül Baba’nın mirası ve bu zamana kadarki en kapsamlı yenileme çalışmasıyla açılan Gül Baba Türbesi ise Türkiye ve Macaristan arasındaki dostluğu, aynı zamanda kültürel ve ticari iş birliğini destekleyen en önemli unsurlar. “Gül Baba Senfonik Şiiri”yle bu iş birliğini taçlandırarak, başta Türkiye ve Macaristan olmak üzere dünya çapında tanınmış şef ve orkestralar aracılığıyla bu manevi mirasın daha çok insana ulaşmasını sağlamak ve bu anlamlı kültürel bağı daha da güçlendirmek istiyoruz” dedi.