Vegan giyinmek, vegan beslenme kadar kolay değil, çünkü bu alanda üretim çok az. Fotoğraf sanatçısı Bennu Gerede’nin markası God Bless The Cow’un koleksiyonlarındaki pijamalar hem vegan hem çok şık. Öyle ki son dönemde davetlere bu pijamalarla katılmak adeta bir trend oldu
Bugünlerde etrafımda kimle konuşsam fotoğraf sanatçısı Bennu Gerede’nin vegan, en şık davetlerde dahi giyilebilen pijamalarından bahsediyor…
Fotoğraf sanatçısı Bennu Gerede bohem tarzı, Hollywood starlarını aratmayan yakışıklılıktaki dört oğlu ile İstanbul’un efsane karakterlerinden… Dedesi eski büyükelçi, Atatürk’ün yaveri, albay Hüsrev Gerede’nin adını taşıyan Nişantaşı’ndaki caddede oturuyor. LA, Bali ve İstanbul’da yaşıyor. Ulaşabileceği uzaklıktaki her yere yürüyerek gidiyor, metro kullanıyor. İstanbul trafiğinde saatlerce araba içinde beklemenin köylülük olduğunu düşünüyor…
Türkiye’nin en tarz, en güzel kadınlarından, makyaj yapmıyor, fön kullanmıyor, vegan besleniyor.
Şimdi de vegan giyiniyor! Fotoğraf sanatçılığını büyük bir tutkuyla devam ettiriyor. Ama vegan kumaşlarla ürettiği, cezaevindeki mahkumların diktiği pijamalar en az fotoğrafları kadar efsane olmuş durumda…
Markası God Bless The Cow, kendi deyimiyle ‘solo bir macera’ olarak başlasa da Türkiye’de veganlığı hayatının her katmanına taşımak isteyenlerin vazgeçilmezi şimdilerde…
Gerede manifestosu
Kumaşların hiçbir hayvansal ürün içermemesi çok önemli ve olmazsa olmaz elbette. Ancak en az onun kadar değerli olan hem şık hem de zamansız tasarımları. Öyle ki adı ‘pijama’ olan bu kıyafetleri davetlerde bile giymek mümkün.
Moda dünyasının “loungewear” olarak tanımladığı spor, ev ve dış giyimin bir araya geldiği tasarımlar şu sıralar Hollywood yıldızlarının da favorisi.
Uykudan ilham alan ancak yatak odasıyla sınırlı olmayan bu giysiler artık spor yaparken de gece şık davetlere giderken de giyiliyor. İklim krizinin eşiğindeki dünyaya, manifestosunu kendi yazdığı bir alternatifi sunan Bennu Gerede ile vegan giyimi konuştuk…
Hayvanlara ihtiyacımız var
Vegan beslenmeye nasıl başladınız?
Yaklaşık 8 yıl önce bir akşam yemeğinde etten oluşan görkemli bir tabak ikram edildi. Uzun bir süre ona baktım, o da bana baktı. Yaşadığını ve ruhunun acı çektiğini hissettim. O gün, hayvansal ürünleri yemeyi bıraktım.
Zamanla tamamen bitki bazlı bir diyete geçtim. Artık giyimde dahil olmak üzere hayvansal içeren hiçbir şey satın almıyorum. Vegan yaşam deneyimi, hayvanlara zulüm içermeyen yeni bir giyim türü yaratmam için bana ilham da verdi.
Vegan kumaş pijamayı her yerde giy mottosuyla yola çıktım. Önce kendim, oğullarım ve annem giydi.
Bu karşılıklı duygu, takipçileri de beraberinde getirdi ve böylece solo bir macera olarak başlayan şey, kısa sürede bir markaya dönüştü.
PETA’dan onaylı
Markanızı hangi değerler üzerine oluşturdunuz?
Bir marka olarak sürdürülebilir modaya ve çevre dostu olmaya değer veriyoruz. Bu arada ürünlerimiz PETA onaylı vegan ipekten yapılıyor. Bu onayı alabilmek öyle kolay değil… AB normlarında elli türlü kriter uyguluyorlar… Bu kumaş ipekböceklerine veya diğer hayvanlara zarar vermiyor. Müşterilerimizle toplumsal farkındalığı aktif olarak destekliyoruz. Yerel üretimi ve sosyal kalkınmayı önemsiyoruz, koleksiyonumuz da mahkumlar tarafından dikiliyor.
Pijamalarınızın özelliği ne?
Gündüz iş yemeğinde de gece Bebek Otel’deki bir partide de giyebilecek tasarımlar üretiyoruz.
Adil ve sürdürülebilir lüks
Vegan kumaşla kıyafet tasarımı yapmanın ötesine geçip bu markayla kendi ‘dünya alternatifinizi’ ifade ettiğinizi düşünüyorum… Öyle mi gerçekten?
Hayvan dostu, işçi dostu, çevre dostu ve ekosistemlerimizin sunduğu yenilikçi malzemelerin kullanımını döngüsel bir ekonomi içinde destekleyen bir markayız.
Misyonumuz, sürdürülebilir ve zulümden arınmış bir dünyayı desteklerken müşterilerimize zarafet, stil ve kalite sunmak. Çevremize, işçilere ve hayvanlara saygının etkisini yayan adil ve sürdürülebilir lüks giyime inanıyoruz.
‘Dünya senin her gün yeni bir şey giymen için dönmüyor’
Farkındalığı yüksek gençlere tavsiyeleriniz neler?
Her kıyafet için ayrı kombin dönemleri geçti. Dünyada hepimizi mutlu edecek kadar kaynak kalmadı. Dünya senin her gün yeni bir şey giymen için dönmüyor. Katliama gerek yok, teknoloji çok ilerledi artık, alternatif materyallerle katliama yol açmadan giyinmek mümkün. Vegan giyinsinler lütfen… Az giysi alıp, aynı kıyafeti farklı birçok etkinlikte giysinler. Kendimizi de, dünyayı da, hayvanları da rahat bırakalım. Bir de giymedikleri şeyleri ihtiyacı olanlara versinler. Toplumda rol model insanlar buna öncülük etmeli. Emma Watson’ı çok beğeniyorum bu anlamda.
Tüm aile duyarlı
Oğullarınız da marka elçisi gibi…
Dilan ve Daren özgürlüğüne ve tarzına önem veren gençlerin tercih ettiği Diablo 34 markasının kurucusu ve yaratıcısı. Miro da oyuncu olduğu için sektöre uzak değil.
Dünyada karbon izlerini azaltmaya çalışıyorlar. Hepimiz yürüyebileceğimiz yerlere yürüyerek gidiyoruz… Uzun ömürlü, çevreci giysileri tercih ediyoruz. Birbirimizin kıyafetlerini de giyiyoruz.
Giymediğimiz kıyafetleri başkalarına veriyoruz. Babaannelerimiz gibi yama da yapıyoruz. Geçenlerde heykeltraş arkadaşım Nilay Özenbay’ın pantolonu oturduğumuz bir cafede sandalyeye takıldı ve yırtıldı. Gaziantep’te sergi açtığında oradan 5 TL’ye aldığı, üzerinde Çingene kızı mozaiğinin bulunduğu eşarpla öyle bir yama yaptı ki pantolon ünlü bir modaevinden çıkmış gibi oldu. Yama yapmaktan, kıyafetleri başkalarıyla paylaşmaktan çekinmememiz gerekiyor.
Sağlığa da faydalı
Kumaşınızın özelliklerini anlatır mısınız?
Vegan ipek, atılan pamuk tohumlarından elde edilen %100 cupro elyafından yapılıyor. Üretim sürecinde tüm hayvansal proteinler kumaşlarımızdan çıkarılıyor. Dediğim gibi ipeklerimiz PETA onaylı ve AB Vegan Sertifikasına sahip.
Yumuşak, ipeksi ve bakımı kolay bu vegan kumaş sağlık içinde faydalı. Kullandığımız ipek vücut ısısını korurken, ciltteki nemi kontrol ediyor.