İkisi de Hollanda’dan gelen futbolcu Ryan Donk ve oyuncu Sinan Eroğlu ile ‘İstanbulluluk hallerini’ konuştuk. Sosyal hayatta ‘sıradan biri’ olamamanın sancısını çekiyorlar. Donk’un örneği çok çarpıcı: “Boğaz’da suya yakın masaya oturmak için para yetmiyor, aşırı sosyalleşmek, network sahibi olmak gerekiyor. Oysa ben bunun için mesleğimi söylemek istemiyorum”
Hollandalı Ryan Donk, Kasımpaşa Spor’un başarılı stoperi. Donk ile Al Pacino’nun vizyondaki “The Humbling” filmini izlemek için buluştuğumuz grup sayesinde tanıştım. Hollanda’da başarılı bir oyuncu kariyeri tutturan ve bazı projeleri görüşmek üzere İstanbul’a gelen Sinan Eroğlu ile de... Donk, transferinden beri gösterdiği başarılı performansla Türkiye’nin de en iyi stoperlerinden biri oldu.
Öyle ki Milli Takım’da oynaması gündeme geldi. Ancak açıkçası Donk’un futboldaki başarısından çok gözlemlerini sevdim. Türkiye’deki yabancılık duygusunu, başka bir kültürde yaşamın zorluklarını çok iyi anlattı.
ÇOCUKLUK ARKADAŞLARI
Sinan Eroğlu ile Donk çocukluk arkadaşı. Yıllar sonra yolları İstanbul’da kesişmiş. Eroğlu aldığı bazı teklifler üzerine İstanbul’a gelince, Ulus tarafında ev bakıyor. Ryan Donk, “Kesinlikle olmaz, İstanbul’a kalıcı olarak yerleşmediğin sürece bende kalacaksın” diyor. 12 - 18 yaşları arasında Hollanda’da birlikte aynı altyapıda oynamışlar. Eroğlu, Hollanda’da çok izlenen ‘İyi günler, kötü günler’ gibi popüler dizilerde oynamış, ödüller almış.
Ritz Carlton’da buluştuk. İki çocukluk arkadaşı Ritz Carlton’un Boğaz’a nazır terasında top oynadı! Üstüne bir de tavlaya oynamaya yeltenince, araya girip “Bu kadar oyun yeter, biraz da çalışalım” demek farz oldu.
Ryan Donk (solda) ve Sinan Eroğlu, bu kez ağır sosyalleşme bedeli ödemeden doya doya Boğaz’ı izleyebildi!
İSTANBUL’UN KENDİNE AİT KODLARI VAR...
Türkiye’de kendinizi en rahatsız hissettiğiniz ortam nedir?
Ryan Donk: Türkiye’de birilerini tanımak, network çok önemli. Mesela İstanbul’da para yetmiyor bir restoranda iyi masayı, barda iyi locayı kiralamaya. Nüfuzu da kullanmanız gerekiyor veya hamili kartı! Bir yere rezervasyon yaptırırken Kasımpaşa Spor adını kullanmak, futbolcuyum demek istemiyorum. Restoranların rezervasyon listelerindeki gün boyu oynamayı görmek isterdim hobi olarak!
Biliyorum ki sizden sonra, “daha önemli bir isim” ararsa, masanız değişmiştir. İlk arayana masa değildir yani ölçüt. İlk geldiğimde çok zordu tanınmadığım için bazı ortamlarda bulunmak. Yer kapmak! Sanırım bu nedenle insanlar işletme sahipleri ve müdürleriyle arkadaş olmaya çalışıyor Türkiye’de.
Uğruna network kurulan masanın konumu nedir?
Boğaz’daki bir restoranda mesela suya en yakın masadır...
TÜRK KIZLARI TELEFON SİHİRBAZI
Türk kızlarının futbolcu tutkusu vardır. Dünyada da böyle mi yoksa bizde daha mı yoğun?
Sanırım dünyada da kadınlar, yakışıklı, güzel vücutlu ve terli erkekleri görmeyi seviyorlar. Türk kızları bir noktada ayrışıyor, nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama telefon numaralarına çok kolay erişiyorlar.
Müslümanlığı araştırıyorsunuz. İslamiyet’in nesi size yakın geliyor?
Namaz. Kendime geliyorum, meditasyon gibi oluyor. Takım arkadaşlarım yardımcı oldu, bazı cumalar cuma namazına gittim.
‘Milli Takım’da oynamak istiyorum’
Daha önce Milli Takım’da oynamanız gündeme geldi. Şu anda durum ne?
Türkiye’de vatandaşlığa geçebilmek için en az üç yıl yaşamak gerekiyor. Ben geleli 1.5 yıl oldu. Şartlar böyle devam ederse Milli Takım’da oynamak istiyorum. Ayrıca Hollanda ve anavatanımdan (Surinam) da teklifler var.
İstanbul’da 4 odalı ev için para biriktiriyor
Para biriktirebiliyor musunuz? İstanbul’da ev alma planınız var mı?
Çok istiyorum, para da biriktiriyorum. Belçika’da triplekste oturuyordum. Büyük, ferah ev seviyorum. İstanbul’da da en az dört odalı bir evim olsun istiyorum.
Oğluna kardeş istiyor
Hayattaki misyonunuzu bulduğunuza inanıyor musunuz?
Hayır, yolculuk devam ediyor. Yolculuğun sonunda oğluma anladığım kadarıyla öğrendiklerimi aktarmak isterim.
Niye kızınız değil...
Oğlum var çünkü...
Aa bunu bilmiyorduk, kaç yaşında adı ne?
7 yaşında, Yahya.
Ne zaman gördünüz?
Yarın geliyor. Birbuçuk boş günümün olduğu her zamanda Hollanda’ya onu görmeye gidiyorum. Veya o geliyor...
22 yaşında baba olmuşsunuz bu hesaba göre, biraz erken değil mi?
Hayatı planlayamazsın, ne getirir bilemezsin. İyi ki de olmuş diyorum şimdi. Bir kardeşi de olsun istiyorum, yalnız kalmasın hayatta.
Futbol da dizi de abartılıyor rol ile gerçek karıştırılıyor
Sinan Bey, siz neden Türkiye’desiniz?
Sinan Eroğlu: Üç projeden teklif aldım. Ancak teklif aldığım bir dizi yayından kalktı. Türkiye’de de sanat alanında var olmak istiyorum. Burası benim ana vatanım.
En beğendiğiniz sanatçı kim?
Yılmaz Güney idolüm. Biz Türklerin Marlon Brando’su o. Gençlerden ise Kıvanç Tatlıtuğ’u çok beğeniyorum. Piyasada yolumu bulmama yardımcı olacak nasihatler verdi. Sneijder tanıştırdı, sağ olsun çok samimi davrandı.
Türkiye’de dizi ortamını çok şizofrenik buluyorum. Oyuncular bir yandan kitleye hitap eden bir iş yapıyor, reyting anlamında kitlenin onayına muhtaçlar. Ancak bir yandan da o kitleyi, yaptıkları işi küçümsüyor, magazin basınına konu olduklarında kızıyorlar. Yurtdışında nasıl hallediyorlar bu ikilemi?
Sanırım sorun izleyicinin rol ile gerçeği karıştırması. Oyuncunun reel hayatta da o rolü üstlenmesini beklemesi. Bu yüksek bir beklenti! Hollanda’da bu yok mesela. Onlar daha soğukkanlı, Türk izleyicisi çok duygusal, role fazla giriyor. Hollanda’da komedi oynuyorsan kimse sokakta senden onu güldürecek bir espri yapmanı beklemiyor. Bence oyuncular bu nedenle gergin Türkiye’de. Cem Yılmaz’ı düşünün, günlük dialoglarınızda dahi sizden ‘performans’ beklenirse, gerginleşirsiniz.
TÜRKİYE'DE HER ŞEY OLMAK MÜMKÜN
Türkiye’de oyunculuk zor. Hollanda’da oyuncular son derece sıradan bir hayat yaşayabiliyor, sete bisikletle gidip gelebiliyor. Bir de sanırım yurtdışında daha seçici oluyor insanlar. Bir oyuncu hem şarkıcı, hem yönetmen, hem oyuncu, hem senarist falan olamıyor, olmuyor. Burada her şey olabiliyorsun.
Bence Türkiye’de futbol da, dizi oyunculuğu da çok abartılıyor. Sahneye çıkıp rolümüzü oynuyoruz. Şöhret duygusuna fazla kapılmamak lazım.
HEM OKULLU HEM ÖDÜLLÜ
BKonservatuarı bitirdim. Tiyatro, sinema filmi ve reytingli dizilerde oynadım. Amsterdam’da doğdum. Hollanda’da 25 yıldır oynayan, ‘İyi günler, kötü günler’ adlı bir dizi var. Annem babam Hollandaca’yı öğrenmek için bu diziyi izlerdi. Bu dizide oynadım.
Annem çok duygulandı. Daha sonra ‘Kız kardeşler’ adlı diziden teklif geldi, ayrılıp o diziye geçtim. Polisiye dizilerde oynadım, abartılı bir hayat yaşayan, son model arabası olan maço bir futbolcuyu oynadım, ‘West Side Story’ müzikali, ‘Romeo Juliet’, ‘Napolyon’ oyununda oynadım. Rotterdam Kısa Film Festivali’nde ‘En iyi erkek oyuncu’ ödülünü aldım. ‘İyi günler kötü günler’ dizisindeki oyunculuğum için de ödül verdiler.
Hollanda ve Fas’ta çekilen araştırmacı bir gazetecinin haberlerin peşine düşmesini anlatan bir dizide rol aldım. Sokak çocuğu dahil çeşitli projelerde oynadım.