Bizi biz yapan mozaik taşları
Hatay’ın eşsiz mozaiklerine büyülenmişçesine bakarken Türkiye’yi gördüm! Halaydan horona, zeybekten zılgıta baştanbaşa güzellik... Ya bu mozaikte bir taş eksik olsaydı! Çok şükür ‘biz’ oluşumuza
Yurdumuzun her köşesi cennetten bir parça... Ancak bir yer var ki insan yüz kere gitse, gezse yüz birincinin hatırı kalır.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un eşi Pervin Ersoy’un düzenlediği ‘Her Şehri Ünlüsüyle Geziyoruz’ projesinin bu ayki keşif rotasında Antakya vardı.
İç turizmi artırmak, şehirleri tanıtmak için düzenlenen kültür turları Rotahane ve projenin iş ortağı Sacred7 Travel tarafından, QNB Finansbank’ın desteğiyle gerçekleştiriliyor.
Gezilerden elde edilen gelir, Pervin Ersoy’un kurucu üyesi olduğu ‘Bizim Çocuklarımız Dayanışma Derneği’nin, okul öncesi eğitim imkânı bulamayan çocuklar için hayata geçireceği Anaokulu Projesi'ne aktarılacak.
Hatay gezisinde bireysel katılımcılar yanı sıra Yonca Evcimik, Hamdi Alkan ve Selen Görgüzel Alkan, İclal Aydın, Tolga Güleç, Gökhan Keser gibi ünlüler de vardı.
Her adımda tarih
Saffet Emre Tonguç’un rehberliğiyle ilk gün gezimize Hatay’ın sahil kenti olan ve bir zamanlar Süveydiye olarak bilinen Samandağ ilçesi ile başladık. Medeniyetler şehri Hatay’da Hz. Musa'nın asası olarak bilinen çınar ağacı, Ab-ı Hayat Suyu ve bir köy yerleşimi şeklinde toplu halde yaşayan tek Ermeni köyü olan Vakıflı'yı gezdik. Çevlik Mevkii’nde dünyanın 8. harikası olarak bilinen ve insan emeği ile oluşturulan 1380 metre uzunluğundaki Vespasianus-Titus Tüneli’ni de ziyaret ettik.
Geceleyin otel turu
Gece, binlerce yıllık tarihe sahip, medeniyetlerin göz kamaştırıcı atmosferi içerisinde The Museum Hotel Antakya’da konakladık. Otelde oda anahtarlarımızı alıp dinlenmeye çekildik. Ardından Saffet Emre Tonguç ile otelin içinde, gece yarısı iki saat süren turumuz başladı. Beş medeniyetin kalıntılarını bir otelin zemininde çıplak gözle görmek çok etkileyici.
Nitekim gezinin katılımcıları arasındaki Revna Demirören, "Bu gece turunun ardından belki de ömrümüzün en güzel rüyalarını göreceğiz" diyerek hayranlığını dile getirdi.
Hermes miydi o!
MS 4. yüzyıldan günümüze ulaşan ve otelin inşaat çalışmaları sırasında gün yüzüne çıkarılan, büyüklüğü 1050 metrekare olan dünyanın en büyük tek parça mozaiğinin bulunduğu otelde birbirinden farklı geometrik motiflerin yer aldığı 9 panel inanılmaz güzellikte. Dünyada benzeri olmayan mozaik müzesi manzaralı odalarda tarihe uyuyup, tarihe uyandık. İlk Roma hamamını, alışveriş yaptıkları çarşıyı gördük. Agora o kadar iyi korunmuş ki insan bir anda tanrı Hermes’i sevgilisi Apemosyne için Hermes mağazasına girip alışveriş yaparken hayal ediyor. O kadar yani...
Tadı damağımızda
Her eserin yeniden canlandığını hissettiren Hatay Arkeoloji Müzesi, St. Pierre Kilisesi, Antakya Patrikhanesi ziyaret ettiğimiz diğer mekanlardı. Müze müdürünün anlattığına göre Hatay müzesinde heykellere sarılıp selfie yapanları uyarmaktan yorgun düşmüş personel. Niye sarılırsın Venüs heykeline, Zeus’a!
Ezan, çan, hazan seslerinin duyulduğu Sveyka Meydanı’nda Sarımiye Camii’ni, cami duvarına bitişik Katolik kilisesi ve hemen caminin karşısındaki sinagogu da ziyaret ettik. Ardından Hatay sokaklarında yürüyüş yaptık, Hatay’ın gastronomi alanındaki lezzetlerini tattık, özellikle künefede ölçüyü kaçırdık.
Kıymetini bilelim
Hatay’da birbirinden güzel mozaiklere bakarken metaforlar da zihnimde uçuştu. Güzel yurdumuzu, iç içe geçmiş kültürleri, birbirimizin dertleriyle kahırlanıp sevinçleriyle mutlu olmamızı düşündüm. Her biri ayrı ayrı eşsiz olan taşların hep birlikte nasıl bir bütün olduklarını... Elbette Hatay’ın hoşgörü atmosferi de düşüncelerimi harekete geçiren önemli bir unsur oldu. Tek bir taş eksilse bütünün bir daha asla eskisi gibi olmayacağını çok net gördüm. Bence bu dönemin anahtarı, birbirimizin kıymetini bilmekte.
Gezinin enleri
Mide ameliyatının ardından 60 kilo veren Hamdi Alkan’ı gezinin en cömerti seçtim. Ana yemek üzerine, bize tepsi kebabı ısmarlamakla bu unvanı hak etti.
Gezinin en bileni Fulya Nayman idi. Saffet Emre Tonguç’un anlattığı öyküleri o tamamladı adeta.
En sakini İpek Koray idi. Uzun süre asansörde mahsur kalmasına rağmen sakinliğini korudu. Havaalanında CIP’e çıkmak isterken, 24 dakika asansörde kaldık. Kapı bir türlü açılamadı, delirdik. Anahtar başka binadaymış, görevlinin gelmesi dahi 10 dakika sürdü. Üstelik daha geçen hafta, başkaları mahsur kalmış aynı asansörde. Umarım yetkililer uyanır, asansör derhal onarılır, turizm kentinde kimse mahsur kalmaz artık! Yakışmadı!
En çalışkan öğrencisi Revna Demirören idi, en çok soruyu o sordu. Sayesinde tarihin ve mitolojinin ayrıntılarına daha da vakıf olduk. Ancak Saffet Emre bayağı terledi!
En araştırmacı Sema Cıngıllıoğlu idi. Arada derede Venüs mozaiğinin peşinde girmediği atölye kalmadı.
Esnafı en sevindiren Emra Çarmıklı oldu, kendisine de bizlere de hediyeler aldı.
En paylaşımcı Pervin Ersoy idi. Her an sosyal medyadan canlı yayın yaptı.
Selen Keçeli de anlattığı hikayeler ve esprileriyle gezinin en hoşsohbet katılımcısı oldu.
Selen Görgüzel Alkan ise kulaklarımızın pasını sildi, şarkılar ondan geldi.
Sevgi Gümüştekin ise nazara geldi. Ayağı takılıp düşen Sevgi Hanım’ın dişi kırıldı. Kendisine çok geçmiş olsun diyoruz.
Hatay Müzesi’nde özel odada korunan lahit.
2.5 saatlik yolculuk 40 dakikaya iniyor
Hatay’dan çok iyi bir de haberim var: Şehrin mutlaka görülmesi gereken iki ilçesi Samandağ ve Arsuz’u birbirine bağlayacak olan sahil yolunda sona gelinmiş. Bu yolun önemi şu: Mevcut koşullarda Samandağ’dan Arsuz’a 2.5 saatte ulaşılabiliyor. Ancak yeni yol tamamlandığında bu süre 40 dakikaya inecek. Bu da hem yörede yaşayanların hayatını kolaylaştıracak hem de turistlere zaman kazandıracak. Nitekim yeni yola şehirde “Doğu Akdeniz’in turizm yolu” diyorlar.
The Museum Otel’in zeminindeki, 2 bin yıl önceye ait, üç boyutlu Pegasus mozaiği. Mozaiklerdeki giysiler, günümüz modasına yakınlığı ile şaşırtıyor.
