Sektöründe üç global markadan biri olmayı hedefleyen Arçelik, bunu sürdürülebilirlik, küresel atılım ve kültür dönüşümüyle sağlamayı planlıyor
Türkiye’nin önde gelen beyaz eşya markası Arçelik, küresel pazardaki hedefleri konusunda çıtayı yükseltti. Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu, ilk üçü hedeflediklerini açıkladı.
Bir grup gazeteciyle bir araya gelen Bulgurlu, Arçelik’i dünyadaki oyunculardan daha güçlü noktaya getirmek için büyüme stratejilerinin temelini oluşturan üç ana konuya odaklandıklarını, bunların ‘iş modeli olarak sürdürülebilirlik’, ‘küresel büyüme atılımları’ ve ‘kültür dönüşümü’ olduğunu söyledi. Globalde faaliyette olduklarını tüm pazarlarda ilk üç oyuncu arasında yer alma hedefleri için tüm fırsatları takip ederek gerekli yenilikçi adımları attıklarını belirten Bulgurlu, şu anda sekizinci sırada yer aldıklarını söyledi. Bulgurlu, “2021 yılında 180 milyon euro’su Türkiye’de olmak üzere toplamda 220 milyon euro tutarında yatırım harcaması gerçekleştirdik, bunun yanında 370 milyon euro tutarında şirket satın alması yaptık” diye konuştu.
Fırsatlara bakıyor
48 ülkede satış ve pazarlama ofisleri, dokuz ülkede 28 üretim tesisiyle faaliyetlerine devam ettiklerini dile getiren Bulgurlu, “Asya-Pasifik bölgesinde hem Hitachi ortaklığı hem de Beko markasıyla büyüme yatırımları yapıyoruz. Türkiye’de 2021 yılında yaptığımız Whirlpool/Manisa fabrika satın alımının dışında da yatırım fırsatlarını değerlendirirken, ihracat açısından Avrupa’ya yakın olması nedeniyle Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki yatırım, satın alma ve ortaklık fırsatlarıyla ilgileniyoruz. Latin Amerika da nüfus potansiyeli ve rekabet fırsatları barındırıyor. Kuzey ve Güney Amerika’da da bu sebeple yatırım, satın alma ve ortaklık seçeneklerini değerlendiriyoruz. Sahra altı bölgesinde oluşabilecek fırsatları da göz önünde bulunduruyoruz” dedi.
45.6 milyar lira ciro
Yılın ilk 9 ayında konsolide cirolarını TL bazında 2020 yılına göre yüzde 66 artırdıklarını kaydeden Hakan Bulgurlu, şunları söyledi: “Ciromuz 45.6 milyar TL olarak gerçekleşti. 3’üncü çeyrekte ciromuzun yüzde 30’u Batı Avrupa, yüzde 13’ü Doğu Avrupa pazarından geldi.”
Son dönemlerde döviz kurlarında yaşanan yükselişi de değerlendiren Bulgurlu, “Bu kadar hızlı devalüasyon sağlıklı değil. Yatırım ve istihdamda zorluk yaşanıyor. TL’nin değerinin normalin çok altında olduğunu düşünüyorum. Ancak bu da bir fırsat yaratabilir. Arçelik olarak global bir şirket olduğumuz için kurlardaki dalgalanmalardan daha az etkileniyoruz.”
Güneşin batmadığı bir yönetim planı
Japonya merkezli Hitachi Global Life Solutions ile birlikte kurulan ortak girişim şirketi Arçelik Hitachi Home Appliances’dan sonra grubun iş hacminin üç temel bölgeye bölündüğünü vurgulayan Bulgurlu, “Yönetim ekibi olarak enerji ve zamanımızı üç ana merkeze ayırdığımız bir çalışma sistemine geçiyoruz. Asya Pasifik, Afrika Mea, Türkiye ve Avrupa-Amerika bizler için üç önemli hub. Burada olan her ülkede zaman geçirmek ana hedefimiz, yıl boyunca zamanımızı üçe böleceğiz, daha çevik ve esnek bir yönetim anlayışına geçiyoruz” dedi. Sürdürülebilirliği ise bir iş modeli olarak benimsediklerini vurgulayan Bulgurlu, Arçelik’in COP26’da Galler Prensi Charles tarafından iklim değişikliğiyle mücadele eden ve dünya çapında toplam 45 şirkete verilen Terra Carta Mührü ile ödüllendirildiğini, Türkiye’den bu mührü almaya hak kazanan ilk ve tek global şirket olduğunu sözlerine ekledi.
Türk Telekom hem adını hem teknolojisini verdi
Geçen hafta Türk Telekom’un davetiyle AKM’de buluştuk. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türk Telekom arasında imzalanan anlaşma kapsamında Türk Telekom AKM’nin ana destekçisi oldu. AKM’nin simgesi kırmızı kürenin bulunduğu 2 bin 40 kişilik ana opera salonuna Türk Telekom’un adı verildi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan ile Türk Telekom CEO’su Ümit Önal tarafından Türk Telekom ve AKM arasında iş birliği protokolü imzalandı. Böylelikle Türk Telekom, AKM’nin Wi-Fi, 4.5G, 5G mobil altyapısı ve yenilikçi teknoloji hizmetlerinin sağlayıcısı oldu. Protokol kapsamında Türk Telekom, AKM’nin büyük opera salonuna da ismini verdi.
Sanat birleştirir
29 Ekim’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan AKM, sosyokültürel uzlaşının temeli olarak da tanımlanırken, kapsayıcı ve kucaklayıcı bir “şehir mıknatısı” gibi günün her saatinde yaşayan değerli bir mekâna dönüştü. Yenilenerek tek parça bir yapıdan geniş ve kapsamlı bir kültür kompleksine dönüşen ve kültür-sanat aktiviteleri aracılığıyla, birleştirici ve bağlayıcı rolü öne çıkan AKM’nin simgesi ‘Kırmızı Küre’nin bulunduğu opera salonunun adı da Türk Telekom Opera Salonu oldu.
Türk Telekom CEO’su Ümit Önal şu değerlendirmelerde bulundu: “Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızla yaptığımız anlaşma bizim için çok kıymetli. Türkiye’nin milli kültürünün oluşumunda önemli katkı ve izleri bulunan Atatürk Kültür Merkezi’nin ana destekçisi olmaktan büyük gurur ve mutluluk duyuyoruz. AKM’nin ‘kalbi’ olan büyük opera salonuna da yedi yıllığına ismimizi verirken AKM’nin tüm iletişim ve teknoloji altyapısını da sağlıyoruz. Türk Telekom olarak teknolojiyi iyilik ve faydaya dönüştürmek için çalışıyoruz. Sanatın da tıpkı iletişim gibi, insanları birleştiren ve yakınlaştıran bir rolü var. Bu birleştirici etkiden hareketle teknolojinin sağladığı imkânları, herkesi ‘değerli hissettirmek’ için kullanmayı sürdüreceğiz.”
Sanatın kalbi Kırmızı Küre’de atacak
Yarım asrı aşan geçmişiyle nice önemli oyunlara, gösterimlere ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan, sahnesinde nice sanatçıların yetiştiği AKM, kültür sanat hafızamızda derin izler bıraktı. Ama renkli kültür sanat hayatının tüm şaşasına rağmen o da değişmeyen tek gerçekliğe yani zamana direnemedi. 2008 yılına gelindiğinde artık kolonlarının yapıyı taşıyamadığı gerekçesiyle kapatılmasına karar verildi.
10 Şubat 2019’da yeniden inşasına başlanan AKM’nin projesi, binanın ilk mimarı olan Hayati Tabanlıoğlu’nun oğlu mimar Murat Tabanlıoğlu’na teslim edildi. Tabanlıoğlu Mimarlık’ın tarihselliği modern mimariyle birleştirdiği AKM, 29 Ekim 2021’de bir kez daha ve yeni yüzüyle kapılarını açtı.
Kaleseramik imzası
Açılışa, hiç şüphesiz AKM kadar, AKM’nin kalbinde yer alan Kırmızı Küre damgasını vurdu. Çarpıcı görüntüsü ile usta bir sanatçının elinden çıkan kusursuz bir sanat eserini andıran Kırmızı Küre, hem dışından hem de içine girdiğinizde sizi, tüm benliğiniz ile başka bir boyuta sürüklüyor. Görenleri kendine hayran bırakan bu görkemli eser, Kale Grubu’nun seramik sektörünün kuruluşuna ve gelişimine öncülük eden şirketi Kaleseramik’in imzasını taşıyor. Üstelik, küreyi oluşturan seramik karoların üretiminde kadınlar da çok önemli bir paya sahip.
Atölye Kale’de hayat buldu
Rengi, tasarımı ve estetik görüntüsü ile kültür sanat hayatının yeni ikonik yapısı olmaya aday Kırmızı Küre’nin hikâyesini AKM’de düzenlenen özel bir davette Kaleseramik Genel Müdürü Altuğ Akbaş’tan dinledik. AKM’nin kalbinde Kaleseramik’in imzası ile yer almanın gururunu yaşadıklarını belirten Altuğ Akbaş şunları söyledi:
“AKM hepimiz için hem tarihsel önemi hem de simgesel değeri olan çok önemli bir yapı. Ülkemizin kültür sanat hayatının son 50 yılında çok önemli bir paya sahip olan bu çok özel yapının kalbinde Kırmızı Küremiz ile yer almak, bizler için büyük bir onur ve mutluluk kaynağı. Kırmızı Küre, üç farklı ebat ve özellikteki yaklaşık 15 bin seramik karodan oluşuyor. Bu parçaların tümü Kaleseramik olarak, kadın istihdamına katkı sunmak, kadını emeğini desteklemek ve kadın girişimci sayısını artırmak amacıyla Çanakkale’nin Çan ilçesindeki fabrikamızda kurduğumuz Atölye Kale’de üretildi. Kadın çalışanlarımızın da aralarında bulunduğu 18 kişilik özel bir ekip, 3.5 ay gibi kısa bir sürede tüm seramik karolara tek tek el emeğiyle hayat verdiler. Tasarım ve üretim aşamasında, geleneksel seramik üretim tekniklerinin yanında özel teknikler de kullandık. Küreye can alıcı kırmızı rengi ise İtalyan seramik sanatçısı Alexandra Khuen-Belasi verdi. Khuen-Belasi’nin özel bir reçete ile ürettiği sır, yine özel bir teknik kullanılarak, tüm parçalara tek tek uygulandı. Ve sonunda da seramiğin sanata dönüşmesinin en can alıcı örneği olan bu kusursuz Kırmızı Küre ortaya çıktı.”