Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Alaçatı’nın yeni oteli Monrêve’de misafirleri Ay Tanrıçası karşılıyor. Lüks ve sanatın harmanlandığı otel, izole tatil beklentisine de yanıt veriyor

Geçtiğimiz hafta sonu Alaçatı’daydım. Pandemi sonrası, maskesiz ilk yaza girerken eğlencenin merkezi Alaçatı da sezona start vermiş. Ama sizi bu kez, kafelerden gelen bin bir çeşit ses ve tabii kalabalıkla adeta sürüklenircesine gezilen rengarenk Alaçatı sokaklarına götüremeyeceğim. Bu iki yılda hayatımızın her alanında değişiklikler oldu, bunların içinde tatil alışkanlıkları da var elbette. Açıklanan verilere göre insanlar daha izole yerler arıyorlar. Aileler lüks villalar, doğa aşıkları kamplar, glampingler, gezginler karavanlar ararken çoğunun buluştuğu ortak nokta “izole tatil”. Klasik ama hijyenik tatil arayan çok. Salgına karşı önlemlerini genişleten oteller tercih sebebi. 

Haberin Devamı

Ama bir yandan pandemi öncesi günlere de özlem çok. Kol kola eğlencelere, yemeklere, danslara ne kadar özlem varsa bir o kadar da sakinlik, huzur, kalabalıktan kaçma eğilimi var. Hafta sonu açılışına katıldığım Monrêve Alaçatı da bu “yeni tatil trendi”ni öngörerek yola çıkmış. 

Ay Tanrıçası Ege’ye  çağırıyor

Ortak bir hayal 

İzmirli iş insanı Lucien Arkas’ın da müstakbel eşi Merve Sakallı’yla yarı yarıya ortak olduğu otelin yönetimini Yönetim Kurulu Başkanı olarak Merve Sakallı üstleniyor. Fransızca’da “Benim Hayalim” anlamına gelen Monrêve, ortak bir hayalin ürünü… Hem Alaçatı’nın içinde olmak hem de sesten, gürültüden uzak lüks bir tatil isteyenler için iyi bir adres. Ancak otelin tek özelliği konumu değil. Lucien Bey’in sanat merakını bilen bilir. 

Her oda bir hikâye 

Otel girişinde Ay Tanrıçası Selena’nın bronz heykeli sizi karşılıyor. Dört ayrı tipte 16 odası olan otelde her oda kendi hikayesini anlatıyor. Monrêve Alaçatı’da tüm odalar Consensus, Meandros, Smyrna ve Antre olarak adlandırılmış ve hepsi Arkas Koleksiyonu’ndaki eserlerden esinlenerek tasarlanmış. 

Sanatla iç içe 

Consensus odalardan birinde Arkas Koleksiyonu’na ait Albert Aublet’in “Selena Tablosu”ndan esinlenerek Heykeltıraş Timur Tekbaş tarafından yapılmış “ay kız” rölyefi de bulunuyor. Antik çağda, Büyük Menderes nehrinin tanrı olduğuna inanan insanlar tarafından nehir tanrısına verilen ad olan “Meandros”, Monrêve Alaçatı’da dört odaya ismini vermiş, ben de bu odalardan birinde, Godward’ın Kalp Gençken tablosunun olduğu odada kaldım. 

Haberin Devamı

Eski İzmir kıyı şeridindeki yalı bahçelerinden esinlenen Smyrna odalarında Arkas Koleksiyonu’ndan seçilen eserler tablo olarak duvarları süslüyor. 

Antre odalarında, Arkas Koleksiyonu’nun doğa manzaralarından seçilmiş tabloları duvar kâğıdı olarak kullanılırken, her odada ayrı bir eserin sureti var. 

Ay Tanrıçası Ege’ye  çağırıyor

Yeniden tanımladı 

Genelde konsiyerj hizmeti büyük otellerde olur. Ancak Monrêve’de misafirin tatil deneyimi konaklamanın ötesinde tutulmuş. Butik otel kavramına yeni bir anlayış sunuluyor. Günümüzde butik oteller az sayıda oda ve kendine has kimlikleriyle öne çıkarken hizmet noktasında çok ayrıştırılmıyor. Yakın çevre için günlük kültürel ve gastronomik turlardan özel tenis ya da yelken eğitimine, plaj rezervasyonundan havaalanı transferine kadar her ihtiyaca cevap verecek şekilde hazırlanılmış. Ege ve Akdeniz mutfağının seçkin lezzetlerini misafirlerine sunan Monrêve Restaurant‘ın özel tatlarına da, Lucien Arkas Bağları’nın şarapları eşlik ediyor. Kısacası ayaklarınızı uzatıp sessiz sakin güneşin tadını çıkarmak da tarihi geziler de, eğlence de bir adım ötenizde. 

Haberin Devamı

Ay Tanrıçası Ege’ye  çağırıyor

Yaz-kış açık

Hafta sonu ilk misafirlerini ağırlamaya başlayan otel, yaz-kış hizmet verecek.Monrêve Alaçatı Yönetim Kurulu Başkanı Merve Sakallı ile sohbetimizde turizm sektöründe yatırımlarına devam etmek istediğini belirtti. Turizm sektörünün artık tatilin ötesinde arınma, sağlık, kişisel gelişim boyutlarıyla yeni modellere doğru evrildiğini söyleyen Sakallı, bu ihtiyaçlar doğrultusunda kendisinin fizibilite çalışmalarına devam ettiğini de sözlerine ekledi.

Deniz, orman ve can dostlarla uyumlu, çağdaş eğitim

Şehirde yaşayıp, düzenli bir hayata sahip olmanın mümkün olduğunu, trafikte vakit kaybetmek zorunda olmayan ciddi sayıda insan topluluğunun Urla’da yaşam sürdürdüğünü gözlerimle görmek için Urla’ya da uğradım. İstanbullu, Ankaralı, Amerikalı ve hatta Dubaili birçok insanın neden Urla’yı tercih ettiğini görmek istedim. 

Ay Tanrıçası Ege’ye  çağırıyor

Urla’nın İzmir’in yükselen bir değeri olduğunun farkına varmak için çıktığım bu yolda farklı bir eğitim konsepti geliştiren TED İzmir Koleji’yle de yakından tanıştım. Urla’nın göç almasının nedenlerinden birinin bu kadar köklü ve farklı bakış açılarına sahip bir okulun burada olmasının da etkisi olduğunu düşünüyorum. 

Tıpkı bir çiftlik 

Öncelikle eğitim kalitesi bir yana bu okulun doğa ile bir uyumu, bir ahengi, bir şarkısı var gibi. Burada okuyan öğrenciler permakültür alanındaki bostanlarından domateslerini, tazecik salatalıkları, kümeslerinden sıcacık yumurtalarını alıp inanılmaz bir kahvaltı yapabilmenin şansını yakalamış. Birbirinden sevimli iki büyük tavşan ve onların labirent evleri öğrencilere bir çiftliktelermiş havası da veriyor. Kendinizi bu okula daha da ait hissedebileceğiniz küçük ayrıntılar aslında bunlar. 

Ormanda sınıf 

Okulun lokasyonuna paralel olarak doğa ve spor iç içe. Milli olan birçok surf sporcusunun bu okulda olmasına şaşırmamak gerekiyor. Sadece sporcular değil sanata da verdiği değeri okulun duvarlarını süsleyen seramiklerle anlatan birçok küçük sanatçı da yine bu okulun bir parçası. 

Bir de doğa ile bir arada oluşunu o kadar güzel anlatan bir başka köşe var ki oraya ayrı bir hayran kaldım, burası “Orman Okulu”. Okulun arkasındaki ormanlık alanda 4 sınıf bulunuyor, bu sınıflarda çocuklar doğada zaman geçirmeyi, doğal yaşam içinde hayatın işleyişlerini kavrıyor. Bu sınıflar bence okulun akciğerleri gibi, temiz havayı ta içlerinde hisseden çocukların bedenlerine ve ruhlarına terapi niteliğinde diyebilirim. 

Çevreci projeler 

Doğaya ve denize bu kadar yakın olan bir okulun elbette öyle güzel çevreci projeleri var ki, kısaca bahsetmeden geçmek olmaz. 3 yıldır devam eden “Deniz ve Çevre Atıkları Çocukların Elinde Sanata Dönüşüyor” başlıklı projede Urla sahillerinden toplanan atıklarla birbirinden farklı çalışmalar yapılmış ve bu projeler okul dışında birçok kamusal alanda sergilenerek farkındalık artırılmaya çalışılıyor. 

Ay Tanrıçası Ege’ye  çağırıyor

Küresel trendleri takip ediyor

TED İzmir Koleji’nin Kurucu Temsilcisi ve Genel Müdürü Açalya Öralay ve Yönetim Kurulu Üyesi Berfin Çeçen Şenol ile de görüştüm. Açalya Öralay, TED vizyonu ve misyonunun çatısı altında, yıllarca yurtdışında almış olduğu birçok eğitim arasında en değerli olanlarından biri olan permakültür eğitimlerini birebir olarak Urla’da uygulamaya özen gösterdiklerini söyledi. Berfin Çeçen Şenol ise, “Yenilikçi bakış açısından hareketle inovatif eğitim fikirlerini ve donanımlarını yurt içinde ve yurt dışındaki fuarlara bizzat katılım göstererek yakından takip ediyorum. Küresel eğitim trendlerini ülkemizde uygulayabilen sayılı okullardan biri olarak eğitim alan her öğrencimizin bilime, spora ve sanata ayrıcalıklı bakış açısıyla ulaşmasını hedefliyorum” dedi.