İstanbul Komedi Festivali çıtayı “yükseltti”. İstanbul’un farklı mekanlarında yapılan gösterilere bu yıl uçakta stand up da eklendi.
BKM (Beşiktaş Kültür Merkezi) hüzün ayı kasımı İstanbul’da kahkaha dönemi ilan etti. “Söyleyin de Beraber Gülelim” sloganı ile 3 yıldır kasım ayında İstanbul’da düzenlenen “İstanbul Komedi Festivali” stand-up’tan tiyatroya oyunlarına, özel şovlardan çocuk etkinliklerine kadar farklı başlıklarda 80’nin üzerinde performansla şehre neşe ve kahkaha katıyor.
Kahkahalar havada uçuştu
Festival kapsamında 9 Kasım’da gerçekleşen sürpriz etkinlik ise Türkiye için bir ilk oldu!
BKM ve Pegasus’un iş birliğinde İstanbul Komedi Festivali kapsamında gerçekleştirilen sıra dışı etkinlik kelimenin gerçek anlamıyla kahkahaları gökyüzüne taşıdı. Cuma sabahı Pegasus uçağı ile İstanbul’dan Adana’ya uçan yolcular, uçak havalandıktan sonra Eser Yenenler’i elinde mikrofonla ve kabin memuru kostümü ile uçağın içinde görünce önce şaşırdılar. Yenenler’in bu uçuşa özel hazırladığı stand-up gösterisi ile uçuş boyunca kahkahalara boğuldular. Havada stand-up bizim için de sürpriz oldu. Çünkü BKM CEO’su Zümrüt Arol Bekçe, davetinde, “Yanımızda olun, sürprizimiz var” dedi, detay
İki yıl önce eşini kaybeden Nihat Özdemir ve çocukları Ebru ile Batuhan Özdemir müzik, mühendis kızlar projesinin ardından Gülseren Özdemir’in adını şimdi de eğitim alanında yaşatıyor... Aile, kaybettikleri annenin ardından hepimize sevdiklerimizi nasıl yaşatacağımızın dersini veriyor adeta... Gülseren Özdemir, akademisyen ve makine mühendisiydi. Gençler, müzik ve sinemayla çok ilgiliydi.
Ebru Özdemir, kız çocuklarını mühendisliğe yönlendiren ‘Türkiye’nin Mühendis Kızlar’ projesi, engelli öğrencilerin eğitim gördüğü okullarla, annesi Gülseren Hanım’ın yokluğunda da dokunduğu hayatlarla sonsuza kadar yaşamasını sağlıyor.
Kapısına giden kimseyi geri çevirmeyen Gülseren Özdemir’in, genç yaşlarından itibaren öğrencilere verdiği burslar Ankara’da bilinirdi. Ailesi onun bu hasletlerini o varmış gibi sürdürüyor.
‘Örnekleri çoğalsın’
Dün annesinin adını verdiği Küçükçekmece’deki Gülseren Özdemir Özel Uygulama Eğitim Okulu hizmete açıldı. Okulun girişinde, Gülseren Özdemir’in sağlığında, kızı Ebru’nun ısrarıyla, sanatçı Yiğit Yazıcı’nın çizdiği portresi asılı.
Törende ayaküstü sohbet etme imkânı bulduğum Emine Erdoğan, dezavantajlı çocukların kaliteli eğitim görme imkânını artıran her
Menopozun olumsuz etkilerini hormonla bertaraf etmenin zararlarının görüldüğünü belirten Prof. Dr. Kavak, düzenli egzersiz ve terlemeyi, su içmeyi, 14 saatlik açlıkları, proteinden zengin beslenmeyi ve sıcak basmalarına karşı da poleni öneriyor.
Ne çabuk alıştık... Bir rahatsızlığın mı var, yut bir ilaç geçsin! Moralin mi bozuldu, at bir depresyon hapı düzelsin! Menopoza mı girdin, azalan hormonların yerine dışarıdan takviye yap! Neden? Çünkü hayat hızlandı, senin hem her şeye yetişmen hem de her zaman genç ve güzel kalman gerekiyor!
Fakat bu ‘kısa yolların’ her zaman çözüme çıkmadığını, kimi zaman çok daha büyük dertlere neden olduğunu da gördük. Acı fatura: Her sekiz kadından biri meme kanseri! Elbette hormon tedavisinin menopozda ya da farklı rahatsızlıklar nedeniyle elzem olduğu vakalar da var. Ancak artık doktorlar, geçmişte olduğu kadar ‘kestirmeci’ değil. Toplumda da kısa sürede yerleşen bu kolaycılığı önlemeye çalışıyorlar.
Vurgulanan şu: Menopoz bir hastalık değil, hayatın bir evresi. Nasıl ki ergenlikte metabolizman değişime uğruyorsa menopozda da bu oluyor. Sen bu değişimi daha sorunsuz ve kaliteli geçirmek istiyorsan önce bunu zihin olarak kabul edeceksin ve kendine daha
Dokuma bir kadın sanatı... Bin yıllardır böyleydi... Antik çağ metinleri de, ninelerimizin anlattığı masallar da bunu doğrular. Kadınlar dokudukları halı, kilim, kumaş ilmeklerinin arasına duygularını, anılarını, acılarını, aşklarını kattılar. Böylece desenler yarattılar. Bu desenleri kızlarının çeyizlerinde torunlarına aktardılar.
Makineleşme kadınların bu sanatına bir dönem rakip olduysa da tasarımın ön plana çıkmasıyla iş, ehline geri döndü. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın deyimiyle zamanın ruhu değişti... Bundan 50 yıl önce ‘üretmek’ esastı. Şimdiyse pazarlama ve tasarım. Dünyanın birçok dev şirketinin fabrikası bile yok artık. Tasarlıyor, başka ülkelerde üretiyor ve satıyorlar!
Ödül törenine Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Adana Valisi Mahmut Demirtaş, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, TİM Başkanı İsmail Gülle, ATHİB Başkanı Zeki Kıvanç katıldı. İlk 3’e giren yarışmacılar, 36 bin TL para ödülü yanı sıra Bakanlık desteğiyle kontenjana bağlı olarak yurtdışında eğitim görebilecek. İlk 10 finalist tasarımlarını Paris Premiere Vision fuarında da sergileyebilecek.
Kadının farkı var
Akdeniz Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin (ATHİB), Ticaret Bakanlığı ve
Onlarınki hayatın acımasızca savurduğu iki parça canın birbirine sığındığı tutkulu bir aşk hikâyesi. Arabesk filmlerde izleyip de “Yok artık” dediğimiz her şeyi hayat diye yaşamışlar. Bir el ele göğe yükselmedikleri kalmış ki, Muhterem Nur’un, “Müslüm beni gördüğünde ‘nerde kaldın’ diyecek” sözlerinde bu da var zaten.
Bir dönem sinemanın, sahnelerin yıldızı Muhterem Nur karşımda. Müslüm Gürses’in eşi, asıl adı Olga, Belgrad’da doğuyor. Resmini dahi görmediği babası daha o doğmadan terk ediyor annesini. Anne âşık olduğu adamdan hamile kalıyor. Olayı duyan büyükbabası evlerinin şarap mahzenine kapatıyor kızını. “Doğum yapana kadar burada kalacaksın” diyor. Olga’nın akıbeti belli, ölüme terk edilecek doğduğunda.
Ancak onun da, öldü diye morga kaldırılan Müslüm Gürses’in de hayatta kalacağı var. Yazı işte...
Her anı acı
Camı penceresi olmayan soğuk mahzende çocuğuyla hayata tutunmaya çalışıyor anne. Altıncı ayda sancısı tutuyor. Mahzende kimsenin duymadığı çığlıklarla doğurduğu çocuğu hayata gözlerini açarken annesi son nefesini veriyor. Ailenin yakını Raziye, büyükbabanın, “Al bunu, karların ortasına koy” talimatını yerine getirmiyor.
Bunun yerine götürüp bir Türk camisine bırakıyor. Ama
Ekmekçi ailesinin her biri yurtdışında yüksek öğrenim görmüş, bugün kariyerlerinin zirvesindeki çocukları, her hasat mevsimi Çukurova’daki ata çiftliğinde buluşuyor. Bu kez biz de onlara harman yerinde eşlik ettik... Yaşar Kemal, Halet Çambel ve Ruhi Su da bizimleydi!
Bereketli topraklardayım, Çukurova’da... Hayat serüveninin hayranı olduğum, Adana yakınlarındaki Karatepe kalıntılarını ortaya çıkaran Halet Çambel ile dostluk şansını yakalamış, kazılarda ona yemek taşımış, eserleri temizlemiş Sönmez Ekmekçi Paksoy ve çocukları Esra, İsmail, Doğan Ekmekçi karşımda. Pamuk hasadı için bir araya gelen aile ile Geç Hitit kalesinin bulunduğu Karatepe’ye gidiyoruz.
Sadrazam torunu olarak doğmuş, Sorbonne’da okumuş, olimpiyatlara katılan ilk Müslüman kadın olmuş, Kırmızı Yalı’da yaşamış ama ömrünü Anadolu’ya adamış Çambel’in gözünün değdiği yerlerdeyim.
Şifreyi o çözdü
1945’lerde bir bilim kadını, Torosların namlı eşkıyalarına dahi kazıların önemini anlatıp, çalışmalarını sürdürmüş. İnsancıl karakteriyle Kadirli halkı için efsanenin adı, Halet Abla’sı olmuş.
Google’ın doodle yaptığı Çambel’i, bilim dünyasında, “Hitit hiyerogliflerinin çözüldüğü yer” olarak tanınan Arslantaş Höyüğü’nde,
Farklılıkları avantaj olarak kullanmak, zenginliğe çevirmek... Asırlarca hayat felsefemiz olduğu halde son dönemde unuttuk bunu adeta... Oysa ayrışarak, aynı coğrafyada yaşamak zorunda olduğu halde birbirini -en hafifinden ifade etmek gerekirse- sevmeyerek mutsuz topluluklar olabiliriz sadece.
Belki de bu nedenle çocuklarımıza öğreteceğimiz ilk şey farklı etnik kökenden komşumuzun bizim için bir hediye olduğudur. Henüz ilköğretim müfredatında böyle bir ders yok ama üniversitelere geliyor, belki de sonra liselere...
İş insanı Demet Sabancı Çetindoğan, New York’ta Küresel Umut Koalisyonu’nun (Global Hope Coalition) “Hayırseverlikte Liderlik” ödülünü bir grup akademisyenle birlikte hazırladığı ‘Çok Kültürlü Demokrasi Dersi’ başlığını taşıyan projesiyle aldı. Dersin tüm dünyada lise ve üniversitelerde okutulması için çalışacaklarını söyleyen Çetindoğan projeyi YÖK’e sunmuş.
Doğuştan hayırsever
Küresel Umut Koalisyonu, dünya barışı için eski Unesco Direktörü İrina Bokova’nın da kurucuları arasında olduğu uluslararası bir kuruluş. Mediasa Yönetim Kurulu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan, Uluslararası Kadın Forumu (IWF) tarafından verilen, dünyanın en prestijli strateji ve performans
Türkiye’de 3.5 milyonun üstünde Suriyeli yaşıyor. Kilis gibi bazı ilçelerde mülteci sayısı vatandaş- larımızın sayısını geçmiş durumda. Türkiye, mülteciler için şu ana kadar 30 milyar dolar harcadı. Onca işsizimiz, yoksulumuz varken üstelik... Türkiye’nin bu çabası, fedakârlığı dünyada yeterince duyulmuyor, anlaşılmıyor. Bu eksikliği gören Limak Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, Türkiye’nin çabalarını dünyaya duyurmak için kolları sıvadı.
Limak destekledi
Önceki gün İstanbul’da, Amerikalı düşünce kuruluşu Atlantic Council tarafından Limak Holding’in desteğiyle hazırlanan ve Suriye vatandaşlarının Türkiye’deki varlığını inceleyen raporun tanıtımı yapıldı. Raporun tanıtım toplantısına Atlantic Council Başkanı Frederick Kempe, raporu hazırlayan Avrupa Parlamentosu Türkiye Forumu Genel Sekreteri Laura Batalla ve Penn State Harrisburg Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset Bilimi Öğretim Görevlisi Juliette Tolay katıldı.
Küresel bir konu
Rapor bilmediğimiz bir şey söylemiyor. Ancak Amerikalı bir düşünce kuruluşunun bizim bildiğimiz gerçekleri dünyaya duyurması önemli. Nitekim rapor önce New York’ta, BM toplantılarıyla eş zamanlı olarak yapılan Concordia Summit’te açıklandı.