Bu özlü sözü kendisini gelecek yüzyıllarda bir Marie Antoinette kadar ünlü yapar mı bilmiyorum ama koronanın dünyaya belki de tek faydası Trump’ın zekâ seviyesini anlamamız oldu.Hani Instagram’da aşırı kişisel gelişim eğitimlerinden; kime, neye şükredeceğini şaşırmış tipler türedi ya; “İyi geldin korona, bize birbirimizle vakit geçirmeyi, sevmeyi öğrettin” mesajlarıyla saçmalayan... Böyle dâhiyane aforizmalar yapacak değilim ama şu koronanın bir konuda ciddi faydası oldu gerçekten. Dünyayı yöneten zihniyeti olabilecek en açık şekilde anlamış olduk.
“Grip bu grip, geçer” diyen Trump, geçen hafta bu kez insan aklıyla dalga geçen, “Biliyordum, başından beri virüsün çok tehlikeli olduğunu biliyordum. Korkutmamak için söylemedim” açıklaması yaptı. Milyonlarca insan en azından öldürücü koronavirüs hakkında konuşmadan önce, “Devletin sağlıkla ilgili kurumlarına danışmıştır”
düşüncesiyle ona inanıp, elini kolunu
Arçelik, Baykar, ASELSAN ve Biosys firmalarının katılımıyla başlatılan solunum cihazı seferberliği meyvelerini veriyor. Arçelik’in ürettiği 2 bin cihaz bu ay, 3 bini de mayısta yoğun bakımlara teslim edilecek
Koronavirüs salgınından önce de dara düşenin yardımına koşan bir toplumduk ama bu salgın bizi birbirimize daha da yaklaştırdı. Bir yanda ihtiyaç sahiplerinin elinden tutanlar, diğer yanda ilacı, koruyucu ekipmanı üretip devlete hibe edenler... Şimdi de Kovid-19 nedeniyle yoğun bakıma giren hastalara gerekli ventilatörün, yani solunum cihazının yerli üretimi hız kazanıyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı salgına karşı Arçelik, Baykar, Aselsan ve Biosys firmalarının katılımıyla solunum cihazı seferberliği başlatmıştı. Bakanlığın ‘Yerli solunum cihazı üretelim’ çağrısının üstünden henüz iki hafta geçmişken Arçelik ilk prototipi üretti.
Yerli cihazın üretimine katkı veren Baykar Savunma Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, Arçelik Genel Müdür Yardımcısı Oğuzhan Öztürk ve cihazı üreten
Kovid-19 tedavisinde kullanılan ilaçlardan birinin jeneriğini üretme ruhsatı Türkiye’de Abdi İbrahim’de. Şirket 500 kutu ilacı üretip Sağlık Bakanlığı’na hibe etti. Üretimin devamı için hammadde geliyor, binlerce kutu hastalara ulaştırılacak.Dünyada ve ülkemizde salgın büyüyor. Maalesef ölümler de artıyor. Bazı ilçe ve köylerin karantinaya alınması yaklaşan günlerin ön izlemesi gibi. İstatistikler maalesef Japonya, Güney Kore değil, İspanya olma yolunda ilerlediğimizi gösteriyor. Artan vakalara karşın hastalığı evinde atlatanları da gördükçe paniğimiz bir nebze de olsa azalıyor. Umudumuzu artıran gelişmelerden birisi de tedavi tarafında yaşanan gelişmeler. Kullanılan bazı ilaçların tedavide iyi sonuç verdiği görüldü. Bunlardan birisi Çin’den getirilen ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yeni siparişlerin de verildiğini açıkladığı ilaç. Koronavirüsün tedavisinde başarılı olduğu kabul gören diğer ilaç ise sıtmayı tedavi ettiği bilinen ilaç.
Sanofi’nin
Hekimler, “Koronavirüse karşı herkes kendi OHAL’ini ilan etsin” diyen Sağlık Bakanı ile hemfikir... 65 yaş üstüne sınırlamayı devlet getirdi. Ancak diğer yaş grupları da tüm topluma izolasyon getirilmişçesine yürüyüş için bile dışarı çıkmamalı, tedbiri elden bırakmamalı
Korona can almaya devam ederken kaygı düzeyimiz yükseliyor. Aytaç Yalman Paşa’nın vefatının ardından Fenerbahçe Orduevi’nin toptan karantinaya alınması başta olmak üzere endişe halini artıran gelişmeler yaşanıyor. Yurtdışı teması tespit edilemeyen vakaların da görüldüğü yönündeki haberler artıyor. Hızlı teşhis kitlerinin dağıtılmasıyla vaka sayısının hızla arttığını da maalesef görüyoruz.
Koronavirüse karşı geçen haftaya kadar neredeyse iki yaklaşım söz konusuydu. İngiltere sürü bağışıklığı sistemini uygulamaya karar verince gözler bu ülkeye çevrilmişti.
Hafife aldılar ama...
İçimizden, “Haklı çıksalar, hadi inşallah” bile diyorduk. Birleşik Krallık, toplumun yüzde 60’ının enfekte
Esas Sosyal’in beş yıldır sürdürdüğü İlk Fırsat Programı genç işsizliğini azaltmayı hedefliyor. Programa katılanların tümü iş bulup çalışmaya başlıyor
İşsizlik verilerinin en can yakan tarafı gençlerle ilgili. Her dört gençten biri işsiz. Üstelik gençler arasında ‘diplomalı işsizlik’ çok yaygın. Ailelerin birikimlerini aktarıp okuttuğu çocukları maalesef evde oturuyor. Yine de okumaktan başka kurtulma yolu göremeyen gençler, her yıl üniversite sınavına başvuru sayısını artırıyor. 2005-2009 yılları arasında Türkiye’de 41 yeni devlet üniversitesi açıldı, kontenjan yüzde 60 arttı. Ancak mezun sayısıyla birlikte diplomalı işsizler de artıyor. AB ülkelerinde yükseköğrenim mezunu gençlerin istihdam oranı artarken, Türkiye’de azalıyor.
Mühendisler işsiz
İşsizlik oranında en büyük artış mühendislik ve sosyal bilimler mezunları arasında. Yeni mezun genç işsizlik oranı mezun olunan üniversite ve bölüme göre de farklılık gösteriyor. Araştırma verileri az bilinen
Dünyayı tehdit eden koronavirüse bir de şöyle bakalım: Hijyenin önemini anladık, elimizi doğru yıkamayı öğrendik. Virüsün yayılmaması için izole bir düzene geçmemiz öneriliyor. Bu süreci herkesin yararına yeni fikirler geliştirmek için kullanabiliriz.
Başta Çin, İran ve İtalya olmak üzere pek çok ülkede binlerce cana mal olan koronavirüsten doğru dersleri çıkarırsak dünya gerçekten daha iyi bir yer olabilir. Türkiye’de ilk vakanın açıklandığı günden bu yana artan hijyen hassasiyeti mesela... Bu hassasiyetimiz bundan sonra da sürse sadece koronavirüs değil pek çok hastalık önlenebilir.
Özellikle yurtdışından dönenlere uygulanan 14 gün kuralı, yani, evde, ev ahalisinden bile izole iki hafta geçirmek de verimli ve faydalı kullanılabilir. İnsan günlük hayatın koşturmacası içinde ihmal ettiği konuları düşünebilir, kitap okuyabilir... Hatta Newton’un veba salgını sırasındaki inzivasında yaptığı gibi yeni icatlar çıkarmak da mümkün.
İstanbul kültür sanat hayatına yeni bir aktör katıldı. Kalyon Kültür Merkezi Nişantaşı’ndaki Taş Konak’ta sanatseverleri ağırlayacak. Binanın kendisi içinde açılacak sergilerle yarışacak gibi. Taş Konak, İstanbul’daki Barok dönemi mimarisinin önemli örneklerinden.
1889’da, Osmanlı devlet adamlarından Vezir Köse Mehmet Raif Paşa’ya tahsis edilen konak, yıllarca Paşa’nın kızı İhsan Raif Hanım’ın düzenlediği edebiyat ve sanat toplantılarına ev sahipliği yaptı.
Buluşma mekânı
İlk kadın şairlerimizden İhsan Raif’in “Kimseye Etmem Şikâyet, Ağlarım Ben Halime” eserini, özellikle Müzeyyen Senar’ın sesinde dinleyip de içi titremeyen yoktur herhalde.
İhsan Raif Hanım’ın bugün hâlâ dillerden düşmeyen pek çok şiirini yazdığı konak, o günlerde musikinin, sanatın beslendiği bir edebiyat mekânıdır.
Mardin burada doğdu
Bir dönem Mardinli ailesinin de ikamet ettiği, ünlü müzik yapımcısı Arif Mardin’in doğduğu
Janine Shepherd Avusturalyalı çok ünlü bir kros kayakçısı. Yaşamı geçirdiği bir kaza sonrası tepetaklak oldu. 6 ay boyunca komada kaldı. Önce yaşama tutundu, ardından imkânsız denilen her şeyi başardı. Tekrar yürümeye başlamakla kalmadı, pilot lisansı aldı.
Son kitabı Hollywood’da film oluyor. Janine Shepherd, “Ben kendi hikâyemi değiştirdim. Kendi hikâyemizi yeniden yazdığımızda o hikâye artık hepimizin oluyor” diyerek kadınların daha güçlü olduğu bir dünya için çağrı yapıyor.
BM ve Tüpraş
Tüm dünyanın ilgiyle takip ettiği o isim Janine Shepherd, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün davetlisi olarak Tüpraş ve Birleşmiş Milletler Kadın Birimi HeForShe organizasyonuyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Fenerbahçeliler için İstanbul’a geldi.
Fener-bahçe, Tüpraş’ın desteğiyle 2018’den beri HeForShe hareketinin spor dünyasındaki öncülüğünü yapıyor. Sporcularına ve çalışanlarına toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri veriyor,