İnternet televizyonculuğu önümüzdeki dönemin en önemli olayı olacak. Bu mecrada yeni platformlar da ortaya çıkmaya başladı. Doğan Grubu’nun Blu TV’sinin ardından Doğuş Yayın Grubu da Puhu TV ile yayınlara başladı. Puhu TV yöneticileri ve bir grup gazeteci arkadaşla buluştuk. İşin başındaki isim Ateş İnce projeyi anlattı. Açıkçası ben geçen yıl Türkiye’de yayına başlayan dünya devi
Neftlix benzeri bir platform gibi olacağını sanıyordum, değilmiş.
Bedavaya dizi varmış!
Geçen haftalarda internette dizi yayınlayan bazı sitelerin kapatıldığını yazmış ve “Bedavaya dizi yok” başlığı atmıştım. Özür diliyorum, şu an itibariyle var, hem de korsan değil. Puhu TV, Süreç Film, Gold Yapım, Avşar Film, Ay Yapım gibi sektörün büyük firmalarıyla Star TV, TRT gibi kanallarla bir anlaşma yapmış.Diziler yayınlandığı akşam, puhutv.com internet sitesine yükleniyor. İsteyen cep telefonuna uygulama indirerek izliyor, isteyen tabletten, bilgisayardan ücretsiz izleyebiliyor. Reklamlar internet mecrasındaki gibi belli aralıklarla ve televizyondan çok kısa süre olacak. Dizilerin yeni bölümüyle birlikte eski bölümlerine
de bu siteden ulaşılabilecek.
Siteyi inceledim. İlgi alanlarına göre komedi, gençlik ve
Geçtiğimiz hafta İzmir adliyesindeki terör saldırısında olası bir katliamı önleyen ve şehit düşen trafik polisi Fethi Sekin üzerine herkes çok şey yazdı. Fakat Twitter’daki bir yorum beni en çok etkileyen oldu, şöyle diyordu: “Uzun zamandır ilk kez biri hepimizin kahramanı olmayı başardı.” Diğer terör saldırılarından sonra ortaya çıkan karşılıklı saldırılar ve sataşmalar olmadı bu kez. Herkes Fethi Sekin’i sahiplenip, hep birlikte üzüldü. İzmirliler cenaze törenine büyük katılım gösterdi. “Yasımız var” diyerek eğlence yerleri kendiliğinden kapısını kapadı. İzmir, vatansever ve uygar bir şehir olduğunu gösterdi.
İSTANBUL’A KAR MI YAĞDI, BOMBA MI?
Geçtiğimiz hafta bütün kanallarda birinci haber, İstanbul’a yağan kardı. Ocak ayında kar yağmayacak da ne olacak? Bütün ülkede, hatta kuzey yarım kürenin birçok ülkesinde aylardır kar yağıyor. Anadolu’nun birçok köyünün şehir merkeziyle ulaşımı kesilmiş. Hastalar iş makinalarıyla evlerinden alınıyor. Ama İstanbul’da üç gün kar yağınca, her şeyden önemli oluyor. Diyebilirsiniz ki, ‘15 milyonun üzerinde insan yaşıyor, normal’. Tamam da geriye kalan 60 milyon insan bu haberleri görünce ne düşünüyor acaba?
Müjde okul tatil!
Bir diğer yaygın
2016 herkesi bezdirdi. Bütün olumsuzlukların suçlusu ilan ettik. İnsanlar, bir an önce bitsin diye sabırsızca gün sayıyordu. 2017 gelecek ve kötü günler bitecek diye inanmak istedik. Aslında kötü günlerin sebeplerini ortadan kaldırmadan, iyi günlerin gelmesi mümkün değildi ama umuttu işte.
Bütün ülkenin aynı şeyi dilemesi itiraf edeyim hoşuma gitti. Ülkece iyi bir şeyi birlikte diledik ya, bunu yaşamak bile güzeldi. Ümidimizi kaybetmeyelim. Ortaköy’deki vahşi terör saldırısı 2016’nın son gecesiydi. 2017 için de, güzel günler için de ümidimizi kaybetmeyelim. Yine hep birlikte iyi şeyler dilemeye devam edelim.
Yılbaşında dar gelirli aileler PTT (pijama, terlik, televizyon) yapar, ekonomik durumu iyi olanlar eğlence mekanlarına giderdi.
Bu yıl farklı oldu. Her kesimden insan, yılbaşını evde geçirmek istedi. Kimisi ülkenin içinde bulunduğu üzücü durumlardan isteksizdi, kimisi terör tehdidinden korktuğu için.
Neredeyse bütün ülke, ekranın karşısındaydı ama bence kanallar buna hiç hazırlıklı değildi.
Eskiden yılbaşı ekranı için rehberler yayınlanırdı. Hangi programı izleyeyim diye önceden çalışması gerekirdi seyircinin. Çünkü, her kanalda birbirinden iyi programlar vardı. Günler öncesinden
Sabah bütün kanallarda ‘son dakika’ manşetiyle bir haber vardı. Manisa’da bir kedi ağaçta kalmış. İtfaiyeye haber vermiş vatandaşlar. Bir saatlik uğraştan sonra kedi kurtarılmış. Bütün semt sakinleri rahat bir nefes almış. Bir aile de kediyi sahiplenmiş. Günün tek krizi böyle çözülmüş.
Gündüz ekranının erkek programları
Gündüz erkek programları vardı. Otomobilinizi nasıl yenilersiniz, evde mobilya yapımı, bahçe düzenlemesi ve peyzaj, babalara tavsiyeler. Hem eğlendim hem de yararlı şeyler öğrendim. Kadın programlarına bir göz attım. Dünyaca ünlü şirket yöneticisi, edebiyatçı, uzay mühendisi konukları, seyirci olan diğer kadınların meraklı sorularını ilgiyle izledim.
Flash gelişme yine sevindirdi!
Akşam haberlerinde tüm kanallar yine bir ‘flash gelişme’yi verdiler. Bir lise öğrencisinin dünyayı
ayağa kaldıran internet buluşu vardı. Bill Gates gencimizle görüşmek için onu davet etmiş. Diğer haberlerde bir filmimiz Oscar’da bütün otoritelerin favorisi olarak görülmüş. Diyarbakır’daki gençlik festivaline Türkiye’den binlerce genç akın etmiş. Siyaset haberleri sıkıcı geldi, zapladım.
Siyasilerden büyük uzlaşma: Çevre seferberliği!
‘Gündem Özel’de siyasi liderlerin münazarası vardı. Liderler, T
2016 sezonunun yeni dizilerine şöyle bir bakarsak; ‘Vatanım Sensin’, ‘Cesur ve Güzel’, ‘Anne’,‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’, ‘İçerde’, ‘Kalbimdeki Deniz’ ile ‘Aşk ve Mavi’ gibi hep dramlar ön planda. Romantik komedilerin konuşulduğu dönem bitti.
Tabii bu durum yapılmak için bekletilen diziler arasında da tercihleri hemen değiştirdi. Komediler arka sıralara gönderildi bile.
Örneğin yazın çekilmeye başlanan ve birkaç bölümü hazır olan komedi dizisi ‘Şevkat Yerimdar’ ocakta yayınlanmaya başlayacak.
Yapımcılar ve kanallar piyasadan hiç komedi talep etmiyor. Büyük aşk hikayeleri, parçalanmış aile ve anne-kadın üzerine projeler revaçta.
Hazırlıkları süren ve yayını yaklaşanlar içinde de komedi yok gibi. ‘Evlat Kokusu’ (Kanal D), ‘Ölene Kadar’ (ATV), ‘Bu Şehir Arkandan Gelecek’ (ATV), ‘Abdülhamit’ (TRT), ‘Kırlangıç Fırtınası’ (FOX TV).
Bu furya içinde düşük bütçeli, light hikayeli komedilerin sesi fazla duyulmayacak gibi görünüyor. Kıran kırana rekabet içinde kimse denge gözetemiyor çünkü. Çok değil bir yıl öncesine kadar en yüksek reytingleri alan romantik komedilerdi. Yeniden bir tanesinin dikkat çekip yüksek reytinglere ulaşması gerekiyor. Bunun örneğini çok yaşadık. Ondan sonra da tekrar oraya
Sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın bir dizi için yapılmış en büyük platosu olan ‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’in Hadımköy’deki setini, bir grup gazeteci arkadaşımla gezdik. Gerçekten de muhteşem dekorların içinde çok etkilendik. Dizinin ruhuna uygun bir organizasyonla ağırlandık. Harem dairesinde, IV. Murat mutfağına uygun yemeklerle, Osmanlı musikisi seslendiren kadın müzisyenler eşliğinde... Bizi, yapımcı Timur Savcı, FOX TV Genel Müdürü Cenk Soner, yönetmen Çağatay Tosun, senarist Yılmaz Şahin, başrol oyuncuları Nurgül Yeşilçay, Farah Zeynep Abdullah ve Metin Akdülger ev sahibi olarak karşıladılar.
Avrupa’nın en büyük platosu
Diziler yıllarca sürsün diye başlanıyor ama bazen 3-4 bölümde yayından kalkıyor. ‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’, Star TV’de yayınlanmış ve beklenen reytingi alamadığı için yayın hayatı kısa sürmüştü. Buna rağmen bu sezon yapımcı Timur Savcı ve FOX yeniden riske girip ‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’i yayına soktu. Hem de 45 milyon TL’ye maledilmiş yeni plato yaparak. 26 dönüm arazi üzerinde açık hava, dokuz dönüm kapalı alan dekoru var. 200’e yakın kişi aylarca uğraşmış. Küçük bütçeli bir diziyi bile zorlayacak reytinglere rağmen dizi, yayın hayatına devam edebiliyor. Peki nasıl
Uzun zamandır ekranlarda gördüğümüz bir kamu spotu var, “Sigarayı bırakın” diyor. Halı sahada maç yapan, ormanda koşan, düğünde oynayan babalar nefes nefese kalır, kesilir ve çocukları ısrarla onları “Hadi baba!” diyerek tekrar çağırır. Dermanı kalmamış babalar da çocuklarını üzmemek için belki de son enerjileriyle tekrar ayağa kalkmaya çalışır.
Batmanlı bir dahiliye uzmanı Dr. Mehmet Fırat yetkililere başvurmuş ve bu filmdeki babaların nefes darlığı çektiğini, ısrarla hareket etmelerinin istenmesinin hayati risk taşıdığını, bu kamu spotunun insanları yanlış yönlendirdiğini belirtmiş. Yetkililer de teşekkür edip, 15 Aralık’tan itibaren yayından kaldırılacağını söylemiş. Bu kamu spotunun sonunda logosu bulunan Sağlık Bakanlığı’nın şimdiye kadar müdahale etmemesi ilginç. Yanlış kabul edildiği halde 15 gün sonra yayından kaldırılma kararı da öyle. Madem yanlış ve riskli, bundan sonra bir kere bile yayınlanmamalı.
Kamu spotları, insanları bilgilendirmek ve yönlendirmek için yapılıyor. Tabii ki bir kasıt yok, bilgisizlik ya da ihmal var belli ki. Ama yine de böylesine hayati risk taşıyan bir yönlendirme yapmasını kabul etmek mümkün değil. Bu spotları hazırlayanlar uzmanlara danışmıyor
Muhteşem Yüzyıl, sadece Türkiye’de değil, dünya çapında yüz akı işlerimizden biriydi. Çok büyük bir prodüksiyonla ciddi bir risk aldı ve başardı. Birçok tepkiye ve baskıya rağmen zirvede yerini korudu. Peki, geçen sezon yayına giren ‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’ ve bu ay yayına başlayan ‘4’üncü Murat Bağdat Fatihi’ neden giderek reytinglerde çöktü?
Hâlâ inanamıyorum, birinci bölümü Total’de 25’inci; AB’de 15’inci oldu. Böyle bir işin bu kadar kötü bir reyting almasını ne senaryo, ne oyuncu kadrosu, ne yönetmenlikle açıklamak mümkün değil. Ufak tefek eleştirileriniz olabilir ama nereden bakarsanız bakın başarılı bir iş, asla bu reytingleri hak etmiyor. Zaten reyting sonuçlarına bakarsak seyirci izledi fakat beğenmedi sonucuna da ulaşamıyoruz. Seyirci hiç merak etmemiş, ilk bölümüne bakmamış bile belli ki. Demek ki senaryoya müdahale, oyuncu kadrosunda değişiklik vs. olsa bile sonucun başarılı olması pek mümkün değil. Peki ne yapılmalı?
Bence seyirci ‘Muhteşem Yüzyıl’ı ilk yayınlandığı zaman merakla, ilgiyle izledi ve o defteri kapattı. Devam fikrini pek parlak bulmadı. Oyuncular ve dönem değişse de, ekran karşısına geçtiğinizde aynı dizinin devamı duygusundan çıkamıyorsunuz.