Geçtiğimiz hafta İzmir adliyesindeki terör saldırısında olası bir katliamı önleyen ve şehit düşen trafik polisi Fethi Sekin üzerine herkes çok şey yazdı. Fakat Twitter’daki bir yorum beni en çok etkileyen oldu, şöyle diyordu: “Uzun zamandır ilk kez biri hepimizin kahramanı olmayı başardı.” Diğer terör saldırılarından sonra ortaya çıkan karşılıklı saldırılar ve sataşmalar olmadı bu kez. Herkes Fethi Sekin’i sahiplenip, hep birlikte üzüldü. İzmirliler cenaze törenine büyük katılım gösterdi. “Yasımız var” diyerek eğlence yerleri kendiliğinden kapısını kapadı. İzmir, vatansever ve uygar bir şehir olduğunu gösterdi.
İSTANBUL’A KAR MI YAĞDI, BOMBA MI?
Geçtiğimiz hafta bütün kanallarda birinci haber, İstanbul’a yağan kardı. Ocak ayında kar yağmayacak da ne olacak? Bütün ülkede, hatta kuzey yarım kürenin birçok ülkesinde aylardır kar yağıyor. Anadolu’nun birçok köyünün şehir merkeziyle ulaşımı kesilmiş. Hastalar iş makinalarıyla evlerinden alınıyor. Ama İstanbul’da üç gün kar yağınca, her şeyden önemli oluyor. Diyebilirsiniz ki, ‘15 milyonun üzerinde insan yaşıyor, normal’. Tamam da geriye kalan 60 milyon insan bu haberleri görünce ne düşünüyor acaba?
Müjde okul tatil!
Bir diğer yaygın haber de okul tatili müjdesi haberleri. Oyun çağındaki bir çocuk, okulun tatil olmasına sevinebilir. Bu normaldir. Kendileri de anne-baba olan haberciler, tatili neden müjde olarak değerlendiriyor? Çocukları, “Madem okulun tatil olması müjdeli haber, demek ki okul iyi bir şey değil. Neden bu kadar zorluyorsunuz ders çalış diye?” sorsa ne olur? Bu sorunun yanıtını istiyorum. Bu arada ‘eğitime kar engeli’ yazan habercileri de kutluyorum. Yine çok sık karşılaştığımız bir haber de İstanbul’un trafik yüzdesi. “Şu an İstanbul’da trafik yoğunluğu yüzde 10’un altında” dedikleri anda verilen görüntüler normal bir şehir trafiği. Bence bu da düzeltilmeli. İstanbul trafiği yüzde 1000 ve kar yağınca trafik yoğunluğu normale dönüyor.
Sokak canları
Bana mı öyle geldi bilmiyorum ama bu kış sokak hayvanlarının durumuyla ilgili duyarlılılık, mevsim normallerinin üzerindeydi! Sosyal ve ana akım medyadan sürekli sokak hayvanlarıyla ilgili haberler, çağrılar geldi. Evinizin önüne su ve yiyecek koyun çağrıları yayınlandı. Hayvanlar için kapılarını açan mağazalar, AVM’ler tebrik edildi. Onlardan ‘alışveriş yapalım’ kampanyaları düzenlendi. Tabii sevimsiz haberler de vardı. Üsküdar’da sokağına kedi yuvası koyan bir vatandaşa saldıranlar oldu. Haberler sosyal medyada yayılınca hem desteğe giden oldu, hem de Üsküdar Belediyesi Kedi Evi getirip aynı yere koyarak çok şık bir hareket yaptı. İstanbul’a yağan kar kendi gündemini böyle yarattı. Suriye’deki operasyon, doların tırmanışı, Anayasa oylamaları, terör saldırıları ikinci haber odu. Kar, her şeyi örttü.
‘AŞIKLAR ŞEHRi’
‘Aşıklar Şehri’ (La La Land), Oscar’ın habercisi olarak bilinen Altın Küre’de ‘En İyi Kadın Oyuncu’, ‘En İyi Erkek Oyuncu’, ‘En İyi Müzikal/Komedi’, ‘En İyi Yönetmen’, ‘En İyi Senaryo’, ‘En İyi Film Müziği’ ve ‘En İyi Özgün Şarkı’ dallarında olmak üzere toplam yedi dalda ödül kazandı. Damien Chazelle’in yazıp yönettiği romantik müzikalin başrollerini Emma Stone ve Ryan Gosling paylaşıyor. Hayallerinin peşinde koşan bir kadın ve erkeğin, ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ tadında birbirine teğet geçen zamanlardan sonra hayatlarının kesişmesini anlatıyor.
Sebastian artık fazla rağbet görmeyen caz müziğini yapmaya çalışıyor. Mia ise oyuncu olmak istiyor ama seçmelerden hep hayal kırıklığıyla dönüyor. Film, Los Angeles’ta geçiyor. Geçmişin yalın aşkları ve müzikallerini trafik keşmekeşinin olduğu, romantizmin cep telefonuyla kesildiği bir zamanla harmanlıyor. Modern insanın geçmiş ve bugünü arasındaki çaresizliğini anlatıyor. Seyirciyi zamanda yolculuğa çıkarıyor. Yaşadığınız zamandan bunaldıysanız, ‘Aşıklar Şehri’ne bir yolculuk yapın.