‘MUHTEŞEM YÜZYIL’ NASIL KURTULUR?

Muhteşem Yüzyıl, sadece Türkiye’de değil, dünya çapında yüz akı işlerimizden biriydi. Çok büyük bir prodüksiyonla ciddi bir risk aldı ve başardı. Birçok tepkiye ve baskıya rağmen zirvede yerini korudu. Peki, geçen sezon yayına giren ‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’ ve bu ay yayına başlayan ‘4’üncü Murat Bağdat Fatihi’ neden giderek reytinglerde çöktü?

Hâlâ inanamıyorum, birinci bölümü Total’de 25’inci; AB’de 15’inci oldu. Böyle bir işin bu kadar kötü bir reyting almasını ne senaryo, ne oyuncu kadrosu, ne yönetmenlikle açıklamak mümkün değil. Ufak tefek eleştirileriniz olabilir ama nereden bakarsanız bakın başarılı bir iş, asla bu reytingleri hak etmiyor. Zaten reyting sonuçlarına bakarsak seyirci izledi fakat beğenmedi sonucuna da ulaşamıyoruz. Seyirci hiç merak etmemiş, ilk bölümüne bakmamış bile belli ki. Demek ki senaryoya müdahale, oyuncu kadrosunda değişiklik vs. olsa bile sonucun başarılı olması pek mümkün değil. Peki ne yapılmalı?

Bence seyirci ‘Muhteşem Yüzyıl’ı ilk yayınlandığı zaman merakla, ilgiyle izledi ve o defteri kapattı. Devam fikrini pek parlak bulmadı. Oyuncular ve dönem değişse de, ekran karşısına geçtiğinizde aynı dizinin devamı duygusundan çıkamıyorsunuz. Değiştirilmesi gereken nokta bu işte! Bu kadar emek ve para harcanmış, özen gösterilmiş, üstelik de dünyada hâlâ ilgi gören bir işi kolay harcamamak lazım. Yapılması gereken isminden, müziğinden, renginden başlayarak bambaşka bir dizi haline getirmek. Sanki başka bir yapım şirketi yapıyormuş, ‘Muhteşem Yüzyıl’la hiç alakası yokmuş gibi yepyeni bir proje. Hatta gerekirse yayınına ara verip Muhteşem’in etkisinden seyirciyi de uzaklaştırmalı. Zararın neresinden dönülürse kardır, bence kanal ve yapımcılar bu öneriyi dikkate almalı!

‘FAMİLYA’ NEDEN BİTTİ?

Bu yazı reytinglere şaşırma yazısı oldu farkındayım ama elde değil. ‘Familya’, 10’uncu bölümüyle final yaptı. Uğur Yücel, Erkan Kolçak Köstendil, Bülent Emrah Parlak, Büşra Pekin, Şükran Ovalı, Güven Kıraç ve minik yıldız Efe’yle en küçüğünden en büyüğüne parlak bir oyuncu kadrosu var. Dağılmış ailesini toparlayan bir babanın hikayesi her zaman alıcı bulur bizde...

Ne hikayesine, ne diyaloglarına, ne de oyunculuklara diyebileceğim bir şey yok. Bence bu reytingi almasının sebebi seyircisine ulaşamaması. Diğer işlere baktığımızda hep büyük ve göze çarpan hikayeler var. Ölümler, hastalıklar ve silahlar. Komedilerdeyse aşk, sahte kimlikler ve gizli işler. Oysa ‘Familya’, bu hengame içinde sesi fazla duyulmayan bir iş oldu. Bir türlü dikkati çekemedi. “Başka türlü yapacağız” dedi ama o başka türlüyü seven seyirciyle bağlantı kuramadı.

Dizileri uzun bulan, reklam izlemek istemeyen, yayın saatinde değil paralı televizyon platformlarında istediği zaman dizi izlemek isteyen, alternatif beğenileri olan seyirciye hitap ederek büyük risk aldı. İyi bir ürün ortaya çıkardı ama asıl müşterisine ulaşamadı.
‘Familya’, şu an buna benzer iş yapmak için hazırlananlarda bir umutsuzluk, kırgınlık yaratmış olabilir. Ama televizyon böyle bir şey işte. Ne reytingle, ne reytingsiz olmuyor. Tüm emeği geçenlerin eline sağlık.

‘HAYROLA KARYOLA’

Geçtiğimiz hafta Ferhan Şensoy’un yazdığı, Zeliha Berksoy’un yönettiği, Gürgen Öz ve Ece Özdikici’nin oynadığı ‘Hayrola Karyola’ oyununu gala gösteriminde izledim. 1980’li yıllarda Ferhan Şensoy ve Rasim Öztekin gibi ustaların oynadığı, politik içerikli bir komedi. Çocuğunun okul parası için taksitle karyola alıp onu peşin satmak için uğraşan bir karı- kocanın hikayesi. Ekonomik sorunların ve paranın aşkı da, evliliği de nasıl bozguna uğrattığını anlatıyor. Ece Özdikici’nin de Gürgen Öz’ün de performansları tempoyu hiç düşürmeden izletmeyi başardı. Umarım uzun yıllar devam eder…