Sina Koloğlu

Ev ahalisi, “Arka arkaya dizi izlemeyiz” dedi. “Ya, bakalım seyredebildiğimiz kadar” diye ısrar ettim. Başladık...
Fantastik filmler için muhteşem tarihi mekanları olan bir ülkeyiz. Netflix, bundan yararlanmak istiyor. Göbeklitepe ise bize öğretilenlerin silinip, yeni baştan yazılmasının tarihi gibi. Yani dizi olacaksa, altı acayip dolu olmalı. Alt metnin öyle aman aman güçlü olduğu hissi uyanmadı şahsen. ‘Atiye sen kimsin?’ kıvamında olmuş.

Dizi sürükleyici...

Evet sürükleyici bir yapım. “Ee daha ne istiyorsun baba sen?” diyeceksiniz. Netflix olunca, hani izlenen bazı yapım ve filmlerle karşılaştırma yapılıyor ister istemez. Bizim standartlara göre ve hatta ‘Hakan: Muhafız’a göre daha iyi bir iş. Mesela ünlü ressam Atiye (Beren Saat) bize ‘ünlü bir ressam’ olduğu hissini verebiliyor mu? Mehmet Günsur, arkeolog olduğunu anımsatıyor. Saat, uzun bir aradan sonra ilk bölüm hariç, kıvamında oynuyor, izliyorsun rahatsız olmadan. Çekimler, yerinde. Müzikler olması gerektiği gibi tam kıvamda...

Beynimizin derinlikleri... Haber Global’de ‘Başka Gündem’de Serdar Akdoğar moderatör... Psikiyatrist, suç uzmanı ve nöroloji uzmanından oluşan bir ekiple, her hafta psikiyatri üzerine farklı konularda konuşuluyor. Anılarımızla ilgili bölüm, enteresandı. Bundan böyle anı kitabı yazanlara mesafeli olmaya karar verdik. Sonra, kendi anılarımızla yüzleştik. Okul ve askerlik hatıraları, geçmişteki güzel günlerimiz ya da pek anılara uğramamakla beraber, bizi rahatsız edenler... Peki neden?

Aslında anı değil mi?

Nöroloji uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı anlattı: “İnsanların gerçek diye hatırladıkları anıların yüzde 30 ila 40’ı, kayıtlarda gösterilmiş uydurma ve boşluk doldurma şeklinde... Gerçek anı diye anlattığımız, kendimizin şişirdiği, taraf tuttuğumuz, öne çıkardığımız, hatta olmayan şeyi içine sokuşturduğumuz şeyler.” Psikiyatr Elif Mutlu, “Bunamalarda bellek boşlukları doldurulur. Üç yıl öncesini hatırlamıyorum yoktur” dedi. O güzel anılarımız aslında boşluk doldurmak mı oluyor?

İtaat etmeyi seviyoruz

Sultan

Malum, bizim gündüz kuşağının, özellikle Esra Erol’un vazgeçilmezlerinden biri DNA... Bütün heyecan, bu sonuçlarda yatıyor. Geçtiğimiz hafta, ‘Hekimoğlu’nun yeni bölümünde Hekimoğlu, gizli DNA testi yapıyor. Tabii bir fatura çıkıyor. Patroniçe İpek (Ebru Özkan) “Ödeyeceksin bu parayı” diyor. Peki ne kadar? 3 bin 200 TL... Ev ahalisi, “Her teste bu parayı  veriyorsa, Erol iflas eder” dedi!

RTÜK ilgilenmedi!

Akit TV’de bir gazeteyle ilgili ‘bombalama’ sözleri ekrana gelmişti. Merak edip sordum, ‘RTÜK gündeme aldı mı?’ diye. “Yok almadık” yanıtı geldi.

‘Hocam bir izin verin!’

‘Tek Tek’te, Kanal İstanbul konuşuluyordu. Bu arada belirteyim, ekrandaki nadir ‘uzmanların katıldığı’ bu konuyla ilgili bir program oldu. Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, savunma tarafındaydı. Prof. Dr. Cemal Saydam, karşı tezlerini anlatırken, Mustafa Hoca pek susmadı. Fatih Altaylı, “Hocam, Allah aşkına, siz konuşurken ağzını açıp tek kelime etmedi hoca” dedi. Gecenin

‘Sosyal medya ortamında ülkemiz başarıdan başarıya koşuyor’ diyebiliriz. Sağ olsun vatandaşlar bu işlere pek meraklı ve dünya çapında ‘başarılara’ imza atıyoruz. The WIT (World Information Tracking) sosyal medya ortamında televizyon programı ve dizilere ilginin bir nevi çetelesini tutuyor. Son olarak Instagram ortamında dünyanın en çok ilgi gören yapım ve programlarından bir demet sunmuşlar. Yani Top 10 durumu...

Üç dizimiz bu listede... Üçüncü sırada ‘Kuruluş Osman’ var. 158 bin takipçiyle bu sırayı kapmış. Şimdi çok daha fazla artmış tabii ki... En son, 220 bini geçmişti. Beşinci sırada ise ‘Azize’ var. Bugün, 141 bin takipçisi bulunuyor. Araştırmanın yapıldığı tarihte 86 binle bu sırayı almış. Yedinci sırada ‘Ferhat ile Şirin’ bulunuyor. 89 bin kişi Instagram’da takip ediyor. Bu sırayı 86 bin takipçiyle almış. Sosyal medyanın her türünde bizim diziler, dünyada ilk 10 içinde yer alıyor. Belki başka konularda böyle bir sıralamaya giremiyoruz ama bu işte üzerimize yok.

Kita

‘Aşı olalım mı, olmayalım mı?’ tartışması bizde de son zamanlarda çok konuşuluyor. ‘Hekimoğlu’ dizisi, konuya ‘taraf’ oldu. Bir sahnede anne, çocuğu rahatsızlanınca, polikliniğe getirmiş. Hekimoğlu, ‘mecburiyetten’ bakıyor. Anne, “Doktor ne mama,
ne başka bir şey veriyorum. Sadece anne sütü... Ama niye böyle oldu anlayamadım. Gece bütün yüzü şişti” diyor. Hekimoğlu dosyaya bakarak, “Aşılarını yaptırmamışsınız” şeklinde karşılık veriyor.

‘Yakında helvasını yaparsınız!’

“Aşı yaptırmıyorum, karşıyım. Bence çok uluslu ilaç firmaları ceplerini doldurmak için, işe yarayacağını düşünmemizi istiyorlar” annenin karşı tezi. Hekimoğlu, bebeğin elindeki oyuncağı alıyor. “Ooo yüzde 100 doğal malzemeyle üretilmiştir, boya kullanılmamıştır” diyor. Oyuncak üzerinde yazan yazıyı okuyarak, “Acaba bu doğallık olayı koskoca bir yalandan mı ibaret?” diye soruyor ve “Annesi ona doğal oyuncaklar alırmış. Helva da kavurmayı biliyordur annesi” diyor. Anne, bu konuşmaya anlam

Özel televizyon tarihimizin önemli dizileri vardır. Bunlar, izleyici üzerindeki etkileri ve uzun yayın süreleriyle anılır. Bu anlamda en iyi örnek ‘Arka Sokaklar’dır. 537’nci bölüme ulaşmıştır.
2006 ‘da yayına başlamıştır. ‘Kurtlar Vadisi’,
‘Asmalı Konak’ ve ‘Bizimkiler’, hemen bir çırpıda unutulmayacaklar arasında sayılabilirler, süre ve etki anlamında...
Bir proje daha var şimdiden unutulmazlar arasına çoktan girdi; ‘Çukur’... Bu, üçüncü yılı. Aldığı cezalarla bir yapım için rekora ulaşmış diyebiliriz. Hanesinde yedi ceza var. Para cezası ve iki program durdurma... Bugüne kadar son ceza hariç, 1 milyon 950 bin TL... Son ceza taplamı 450 bin TL civarında bilgisi geldi. Daha ne olsun! Hem ceza alan hem çok izlenen hem de en çok şikayet edilen ve de ‘bakanı bile rahatsız eden’ proje olarak tarihe geçti bile...

İki ay önce cezalandırılmıştı

Daha yeni bir para cezası daha verildi. İki ay önce cezalandırılmıştı, sonra bir daha... Bu gidişle dizi yayınlandığı süre

‘Uyarlama dizi’ cenneti olduğumuz söylenir. Hatta bu konuda epey eleştiri yapılır, “Senarist ve hikaye yok mu bizde?” diye... Olduğunu ispat eden bir örnek yolda... Haluk Bilginer’e Emmy ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülünü getiren yapım ‘Şahsiyet’in ‘İspanyolcası’ çekiliyor. Hatta adı bile belli, o derece yani... Viacom hazırlıyor. Böyle iddialı bir şirket çektiğinde dizinin yayınlanma şansı ve yeri de iddialı oluyor tabii ki...

Nasıl başladı?

‘Şahsiyet’ dizisinin ortak yapım kararı, Ocak 2019’da alındı, NATPE Miami’de; Ulusal Televizyon Programı Yöneticileri Derneği’nde... Mayıs ayında üç dakikalık bir ‘tanıtım video’su’ hazırlandı. Senarist Hakan Günday, Onur Saylak ve Viacom tarafından proje için, belirlenen bir uygulayıcı yapım VCE yönetmeniyle çalışmış. Daha sonra iş ilerledi. İstanbul’da Ay Yapım tarafından, dizinin orijinal ekibi, Onur Saylak ve Meksikalı oyuncularprojenin son halini ortaya koyan üç günlük bir çekim daha yaptı.

Habertürk’te haberi gördüm: ‘Beyoğlu’nda şarkı söylemek isteyenler lisansa tabi tutulacak.’ Bizim Karşıyaka Çarşı’da rastlıyorum, üç çocuk önlerinde plastik bidonlar, takata tukata vuruyorlar ya da eline melodika tutuşturulmuş ülkemizde misafir bir küçük (!) garip sesler çıkarıyor... Sahneye ve sokağa çıkan da iyi müzik yapacak, nokta! Sokağın farkı daha renkli, daha çeşitli müziklerin ticari kaygıdan uzak sunulması. Kemeraltı’nda mesela ‘Mahalleden Arkadaşlar’ vardır, hani profesyonel olsalar bozulurlar, o kadar yakışıyorlar sokağa. Şimdi Beyoğlu’nda bu işi ‘zapt-ı rapt’ altına alacaklar özetle.

TRT denetlemesi gibi mi?

Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, “Bir dağınıklık var. Kimi çalar gibi yapıyor, teybi açmış çalıyor. Kimisinin notadan haberi yok” diyor. Sokakta çalmak isteyenler belediyeye gidecek, başvuru yapacak. Değişik kıyafetli olanı var mesela, kapıdan içeri girince artık bilemem! Girişi aştık, başvuruyu yaptık. Bir video çekecekler,