Mart ayından bu yana açık kanalları izliyoruz. ‘Nostalji’ diye bir duygusal durum hasıl oldu. Futbolundan dizisine kadar ‘nostalji’ yapıyoruz. Onun da eski heyecanı kalmadı. ‘Evden dizi’ yapalım dedik, o hiç olmadı. Geriye ne kaldı? Aksiyon ve macera filmleriyle dizi tekrarı üstü azıcık yarışma. ‘Survivor’ kendi başına takılıyor, o konu dışı diyelim. Kısacası televizyon, kendi karantina günlerinin bitmesini bekliyor. ‘Diziler başlasın, biraz nefes alalım’ diyor.
Haber kanalları poliklinik
Haber kanalları poliklinik gibiydi. Her bölümden uzmanla tanıştık ve konuştuk. Alıştık galiba bu hayata. “Eski düzen olmayacak” diyorlar. Valla bizim orada balık tutmaya bile başladılar kıyıda.
İzlenme oranları da korona öncesi gibi. Bu arada sıkıntıdan olacak, ekranda ‘garip bir stres’ de var. Bazen cümlelerde, bazen kararlarda... Ev ahalisi, şu günlerde yabancı dizilere merak sardı. Ağırlık Kuzey ülkeleri ve İngiliz polisiyeleri. ‘Hinterland’i takip ediyoruz. Oyunculuğa, senaryoya ve çekimlere o kadar iyi çalışılmış ki...
Meksika orijinalinden uyarlanan ‘Hizmetçiler’ üç bölüm yayınlandı. Sonra? Korona günlerine denk geldi ve set iptal edildi. İki arada bir derede kalma hali... Devam etmeme kararı alındı. Ben de sordum. “Şu anda sete gitmemiz mümkün değil. Operasyonel olarak bekletmek de mümkün değil. Yapımcıyla karşılıklı alınan bir karar. Bu döneme gelmesi büyük şansızlık oldu.” Kanal D, bir başka yeni dizisi ‘Yeni Hayat’ı da beklemeye aldı. Belki de ‘Hizmetçiler’le aynı duruma düşmemek adına... İki bölümü hazır dizinin. Bekletildi, ve proje sezonda ortamın düzelmesine ve yeni bölümlerin çekilir seviyeye gelmesine denk getirildi.
‘ÇATI KATI’ NE ZAMAN?
Mia Yapım’ın ‘Çatı Katı’ yapımı bir nevi Yeşilçam kodlarında bir romantik komedi dizi... Başrollerde; Furkan Andıç, Burak Tamdoğan, Pelin Öztekin, Bülent Seyran ve Renan Bilek yer alıyor. Dizinin hazırlıkları sürüyor. Bir aksilik olmazsa temmuzda ekrana gelmesi düşünülüyor.
DEMET AKALIN
Tesadüf kumandayla kanalları gezerken, ‘Madam Secretary’ dizisinin beşinci sezonunun sekizinci bölümüne denk geldim. Uzun süredir diplomasiden uzak kalan, öğretmenlik yapan CIA eski ajanı Elizabeth Faulkner karakteriyle bizlere gayet net ‘Emperyalizm nedir? Amerikan çıkarları nedir?’i anlatıyor. Haiti, konu olan ülke... Dupont rejimiyle keyfi yok ABD’nin (muhtemel onu da kendileri iktidara getirmiştir!) genç yeni başkan adayı Claude Galbert (tabii yurt dışında ve ABD ile temasta!) Elizabeth Hanım’ın bürosunda... ‘İşte sizinle acayip işler yaparız, sizi de başa getirelim’ muhabbeti. Genç başkan adayı, “Siz kaynaklarımızı hem havuç hem de sopa olarak kullandınız” diyor. Cevap, “İstikrarlı bir hükümet yoktu.”
Öte yandan iktidardaki başkanla da bir anlaşmaya gidiyorlar. “Sizi ve ailenize Monaco’da kral bir hayat” diyorlar. Sonuçta teklifi kabul ediyor. Çiçeği burnunda başkan da demokrasi getirmek üzere ülkesine gidiyor. Bütün işler CIA yuvarlak masasında hallediliyor.
“Sosyal mesafe, bu zamanın hikayesi... Bu büyük başlığın altında, milyonlarca insanın dramı var. Dizi, olağanüstü durumun duygusal patlamasını anlatıyor. Birbirimizden ayrı kaldığımızda, birleşmenin ne demek olduğunu sorguluyor.” Korona dizisini böyle tarif etmişler. Bu cümle, işte hani diyorlar ya yeni dönem, düzen belki de onu ifade eden bir cümle...
Yapımların ve filmlerin bu yaşananlardan çıkaracağı ne çok hikaye olduğunun da kanıtı diyelim. Nordic Entertainment (İsveç’te 2018 yılında kurulan yayın hizmeti veren bir kuruluş) ‘Orca’ adıyla işte korona günlerinden bir kesiti anlatan İsveç yapımı dizinin çekimine başladı.
Ülkenin tanınmış oyuncularından Josephine Bornebusch tarafından senaryosu yazılmış, yapımı kendisi yönetiyor. Dijital platform Viaplay’de (Nordic Entertainment dijital yayın platformu) yayınlanacak. Sahneler oyuncularla teker teker ve sınırlı sayıda bir ekiple çekiliyor.
SALGINI YAŞAYAN GEMİNİN BELGESELİ
‘Diamond Princess’... Bir Cruise gemisi... Koronavirüs tespit edildi ve 5 Şubat’ta Japonya
National Geography, ‘80’ler Belgeseli’ni yayınladı geçtiğimiz salı günü... Bu dönemin bir resim geçidi gibiydi... 1-2 not almışım. CNN, 80’li yıllara damgasını vuran bir marka oldu. Metinde şöyle bir cümle vardı: “24 saat yayın yapınca, habere ihtiyaç vardı.” Haberle 24 saat ilgiyi ayakta tutmak... İşte CNN’i dünyaya tanıtan ve 24 saat haber yayını yapılır iddiasına yardımcı olan olay, 14 Ekim 1987 tarihinde gerçekleşti. Jessica McClure adında bir kız çocuğu, bahçedeki çok dar bir kuyunun içine düştü Teksas’ta... CNN, ekibiyle oradaydı. Tam 58 saat süren bir kurtarma çalışmasıydı. Olay, mutlu sonla bitti. Bu süre CNN’in tanınmasına ve izlenmesine yetti. Kanalın yaratıcısı Ted Turner, “Bu kadar heyecanlı bir film çok azdır” diyordu belgeselde. Sonra CNN International ile neler neler izledik. Körfez Savaşı, Irak işgali... Yani Turner’ın deyimiyle, “CNN’in heyecanlı filmleri, çok uluslu prodüksiyonları sürdü.”
24 saat yayın
Bugü
Kanal D Ana Haber’i Deniz Bayramoğlu sunmaya başladı. Ekranın güvenilir yüzü. Doğru bir karar şahsen. Bir de işin başka yönü var. Malum Deniz Bey, Ece Üner ile evli. Ece Hanım da rakip kanalın ana haberini sunuyor. Şimdi evde ilginç bir durum oldu. Televizyon sektöründe nadir durumlardan biridir sanırım. Haber sonuçta, magazin gibi değil. Her şey bir kenara, evde evli, çocuklu ve mutlu olsunlar yeter.
KONSERLER BAŞLASIN
Geçenlerde eski yazılara bakıyordum. Birkaç not aldım. Kanal D’de 1993 yılında ‘Lisa Stansfield’ konseri yayınlanmış. Şimdi? Böyle şeylerin esamesi okunmuyor. İyi fikir aslında, keşke mesela şöyle unutulmaz bir eski konser yayını koysalar bu, ‘yeni dizisi olmayan’ günlerde... Konser yayınları başlatın, bu fırsat bir deneyin.
GREVİN MAGAZİNİ YAPILIYORMUŞ!
Yıl 1994... Memurlar grev yapmaya başlamışlar. ‘Devriye&Devriye’ vardı pek bir sevilirdi Ebru ile Bilge... Mitinge gitmişler memurların magazinini yapmışlar. Sonra ünlülere ‘grevi’ sormuşlar. Medyum Memiş, Grup Vitamin, Gülben Ergen, Oktay
‘Doğduğun Ev Kaderindir’ dizisi oyuncuları Demet Özdemir ile İbrahim Çelikkol, 70 ülkeden 200 katılımcının yer aldığı ‘online’ internet buluşmasında yer aldı. Eccho Rights yetkilileri oyuncularla dizi alımı yapan şirket yetkililerinin fuarlarda bir araya geldiğini, salgın nedeniyle bu yıl iptal edildiğini hatırlattılar. Bu vesileyle satışını yaptıkları dizinin oyuncularıyla sektör aktörlerini bir araya getirmeyi düşünmüşler. Salgın zamanında bunun en sağlıklı bir şekilde internet ortamında online bağlantıyla yapılacağnı karar verdiler. Ve ilkini dizinin başrol oyuncularıyla gerçekleştirdiler. Bu yöntemi uygulayan bizde ve dünyada birkaç örnek var. Eccho Rights, diğer tanıtımını yapacakları diziler için de benzer yöntemi uygulayacaklarını söyledi.
İtalya bir yerli daha aldı
Avrupa’da önemli bir Türk dizisi pazarı da İtalya. ‘Kiraz Mevsimi’ kasıp kavurmuştu. Şimdi ‘Sevgili Geçmiş’ projesini Mediaset satın almış, haberi geldi. Berlusconi’nin medyası. Bu grup içinde yer alan Canale 5, Türk dizilerine ilgi
Kanal D’nin ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ dizisine bir nevi “Vintage” diyebiliriz. Dünyadaki satışları devam ediyor. İspanyol TodoNews, Kanal D
International’ın başındaki isim Kerim Emrah Turna’yla uzun bir söyleşi yapmış. Bu köşede sorunu gündeme getirmiştim, ‘Bizim dizi ihracatımız ne olacak?’ diye... Söyleşi, aslında bu sorunun cevaplarını arıyor. Kanal D dizi kütüphanesi, Türkiye’nin tartışmasız en zengin olanlarından. Baş köşedekilerden biri ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’... Koronavirüs, dizi çekimlerini durdurdu. Ne zaman olacağı belli değil. Eskilere rağbet arttı. ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ de onların başında geliyor. Nitekim Turna, Türkiye’ye yakın zamanda girecek olan Amazon dijital platformunun yapımın bölümlerini sipariş ettiğini söylüyor. Bir başka yeni platformun da kendilerinden beş dizi talep ettiğini de sözlerine ekliyor.
Bitmiş ürünlere talep
Yeni dizi çekmek mümkün değil. Başlasa bile, bitirilmeleri epey zaman