Ekran, şu dizisiz günlerde bir imtihan veriyor: Yerli filmlerde komedi ve romantik-komedi tek tabanca. Güldürme kapasitesi çoğunluk için Kemal Sunal yapımlarının yanına bile yaklaşamıyor diyelim. Çok izlenen zaman diliminde yabancı olarak ‘gişe yapmış maceralar’ ağırlıklı yer alıyor. D-Smart’ın sinema kanallarına bakıyoruz şu sıralar. Eski ama iyi oyunculardan yana ayağa yere basan konuların işlendiği filmler yer alıyor. MovieSmart Gold kanalı mesela. Belki daha önce izlediğimiz ama pek hoşumuza gitmişlerin tekrarı da oluyor. Açtığın zaman mutlaka bir film bulayım tembelliğinde bu sistem çok daha iyi gidiyor. “Yahu bu film neden açık kanalda oynamaz?” diyor ev ahalisi. ‘Lantana’ filmi vardı en son. Valla bulursanız izleyin. ‘Parliament Sinema Kulübü’ mesela efsanedir. Böyle bir kuşak yok. Açık kanalda film gösterimi aslında kendi ‘oto sansürü’yle mücadele etmek istemeği için ‘garanti macera’ya yükleniyor. Bir de animasyonlar var tabii ki... TRT 2’yi ayrı bir yere koymak lazım. Ben genel izleyicinin takip edeceği yapımlardan söz ediyorum. Bu arada TRT 2’de bir ‘Visconti’, Fellini ‘Amarcord’ gösterilsin mesela. Aklıma geldi de!
NE OLACAK BU NAKLEN YAYINLAR?
Lig bitti, sonra baktık, bitmemiş. Çünkü ligden düşme iptal olmuş. Her lig, bir alttan gelen takımlarla şişti. Süper Lig süper olacak anlaşılan. Hani diyoruz ya futbol artık bir ticari bir meta. Bu yorumun en önemli ayağı da yayın gelirleri. Ve futbol adına alınacak kararlarda bu maçları yayınlayanlar, kulüpler ve federasyonlar kadar etkili. Çünkü para veriyorlar özetle. beIN SPORT, “Bize sormadılar” dedi. ‘Biz şimdi ne yapacağız bu kadar maçı nasıl yayınlarız?’ durumundalar. Lig maçları, yurt dışı karşılaşmalarıyla sabah akşam maç olacak. Bir sezonda 420 maç diye hesaplamış vatandaş. Karşılaşmaların seyircisiz oynama olasılığı yüksek. Hatta “Salgın azdı, maçlara ara” da diyebilirler. Özetle, çorba gibi futbol. Futbol olmaktan çıkmış bir halin seyri olacak. Bizim Galatasaray da karışık, kolay çıkılmayacak bunalımlı bir döneme giriyor takım, şahsen keyifli maçlarımız olmayacağı kanaatindeyim. Bu durumda futbol adına yayıncı kuruluşun kutusuna gerek var mı?