Dizi devam edip etmeme konusunda tereddütlüydü. Son bölüm tatmin etti ve devam kararı verildi. Merak uyandıran hikayesi ve oyuncu kadrosuyla bu sezonun iyilerinden... Bir başka dizi ‘Hekimoğlu’nun ne yapacağı bu sezon belli olacak gibi görülüyor. Her bölüm bir hayat anlatılıyor.
Bana göre bizim film gibi dizi sistemi nedeniyle zorlanılıyor. İlginç tıbbi teşhisleriyle merak uyandıran çekirdek kadrosu, her daim keyif veren bir dizi... Her bölüm giren oyuncularda daha seçici olunması gerekiyor diye düşünüyorum. Bazı seçimler dizinin seviyesinde sarsılmalara yol açıyor. Tek handikapı bu. Açıkçası bugüne kadar performansıyla ‘iyi bir dizi’ kategorisine şimdiden girdi diyebiliriz.
FİNAL YAPIYOR
‘Çatı Katı Aşk’ final yapıyor. Yaz sezonu için düşünülmüştü. 16’ncı bölümüyle önümüzdeki cumartesi final yapacak. Sürpriz olmadı. Ezgi Şenler gitmiş, Selin Şekerci gelmişti. Sanki Şekerci ile başlasaydı daha mı iyi olurdu?
REYTİNG DEĞİL
‘Menajerimi
MasterChef Türkiye’nin yemekleri hele pide, kebap yapıldığında bizim ev ahalisi fena oluyor. Mehmet Şef, “Sabahtan beri bir şey yemedim pideleri doğru yapın” diyor sonrasında lüp lüp götürüyor. Soner Şef zaten her daim bizi iştahlandırıyor. Lokmayı öyle bir atıyor ki, sorma gitsin. Geçenlerde artık iş tavan yaptı. Yöresel pideler vardı menüde. Mehmet Şef zaten isimlerini ve özelliklerini anlatırken ağzımızın suyu aktı. Sonra tadım işinde iyice dağıldık. Ertesi gün pide siparişi verdik.
Bu sefer bildik pide değil de yarışmada sunulanlara yakın kim yapar diye araştırma yaptık. Karadeniz yöresine doğru gittik
eleçema bir de üstüne tahinli pide... Yerken sorduk: Biz böyle olduysak, millet ne durumdadır? Bu işin ülke organizasyonunun tümünü neredeyse yapan bir sepetimiz var; Yemek Sepeti. Kendilerine sordum, “Bizim gibi kaç kişi oluyor?” diye. Öyle böyle değil söyledikleri. “Takip ediyoruz. Ürüne göre değişiyor. Ortalama 3 ila 10 kat artış oluyor satışlarda” dediler.
Bir de şeflerin reklam arası
Dizilerin klip halinden sıkılıyor ev ahalisi. Uzun dizilerin zaman geçirme vakti olarak değerlendiriyor. ‘Sadakatsiz’de ‘Bu Kalp Seni Unutur Mu?’ Fikret Kızılok bir başladı. Hatıralar, uzun zaman sonra ilk defa dinlemek derken sahne bitmişti çoktan. Galiba belli isimlerin belli şarkılarının sürekli çalınmasından kaynaklanan bir rahatsızlık da var bu sıkılma işinde...
Yanlış zaman reklamı!
Şu sıralar Ezgi Mola obsesif kompulsif bir karakteri oynuyor. Brownie reklamında gördük. Benzer bir hatayı Özge Özpirinçci yapmıştı. Acıların annesi rolündeydi ‘Anne’ dizisinde. “Heyyo” diye reklama çıkmıştı. Ve ne tesadüf kendisi de aynı marka brownie yiyordu!
Görmemesi gereken gözler
Kanal D Ana Haber’de Kozmik Oda Davası’nın sonuçlanması ile ilgili haberde bir cümle dikkat çekiyordu; “Bu aramalarda devlet sırrı niteliğinde evrak incelenmiş, görmemesi gereken gözler görmüştü o evrakı.” Gerçekten gören gözler bulundu mu?
Her yer mum!
Arkadaşım mesaj atmış “Payitaht
Ev ahalisi, ”Bak, Asya Nil’e akıl verdi. Kendisi de aynı şeyi yaptı” dedi ‘Sadakatsiz’in bazı sahnelerine ilişkin... Nil sevgilisinden şiddet görüyor. Asya evine gittiğinde ağzı burnu kan içindeydi. Aldı onu hastaneye getirdi tedavisini yaptı. Nil, “Kötü biri değil. Ben onu iyileştireceğim. Yaralı biri o” diyordu. “Öldürecekti seni” diyor Asya. “Öldürmez. Çünkü onu seviyorum, o da beni seviyor.”
Yine de seviyorum seni!
Daha sonraki sahnelerden birinde Asya ile Volkan kahvaltı masasında. “Başka bir kadın var, değil mi?” diye soruyor Asya. “Bir ilişkin olduğunu itiraf edersen ve bu ilişkiyi bitirirsen, seni affedebilirim” diye ekliyor Asya. Hatta kendince gerekçelerde sunuyor Volkan’a; “Sadece öylesine bir çekim değil mi? (...) Affetmek zor ama aşarız...” Ve finali yapıyor; “Galiba aslında bütün bunları yapmış olsan bile hâlâ seni seviyorum’. Nil’e akıl veriyordu halbuki biraz önce. Tüm tehditler, dayaklar karşın “O beni seviyor”
‘Masterchef Türkiye’de Danilo şefin konuşması, bana göre eğlendirici yarışmanın içinden çıkan ders, hatırlatma ve insanlık tarihine göndermeydi. Danilo’nun yemeği ratatouille (ratatuy), Fransız yemeğidir. Tadım yapılıyordu, Danilo şef, yemeğin hikayesini anlattı: “Teknik anlamda kolay bir lezzet. Bu fakir mutfaktan gelen bir tat. Biz ne zaman fakir diyoruz? Telefon almaya parası yeterli olmayan değil, yemek yiyemeyenler gerçek fakir. Küçük tarladan çıkan sebzelerdir ratatuy. Çocukları ve kendisini mutlu etmek için böyle dizilir, teker teker daha fazla olsun diye. Kalan parçalarla etrafa sos yapılırdı. Bu tabakta da öyle bir hikaye var ki, siz bu hikayeyi unutuyorsunuz. Yemek yemek ve pişirmek gerçekten çok özel bir şey.”
Eşim anlatırdı dedesinin savaş yıllarındaki günlerini. En çok sevdiği tatlı cilav; şeker, su ve ekmekle yapılıyormuş. Onun dedesi anlatırmış yokluk günlerinden. Konuşurken aklımıza menemen geldi. “Evde bir şey yoksa” diye başlar menemenin ev hikayesi. Artık o da değişti ya. Kahvaltı listesinin
Exxen, Acun’un yeni kanalının ismi. Muhtemel uluslararası havası olsun istendi. İlk ben yazdım, temmuz ayında ufak bir yorum da yaptım ne olabileceğine dair platformun. Epey bir dizi yapım işine girecekler. Dikkatimi çeken Özgü Namal oldu. 2013 yılında bırakmıştı. Çok yeni eşini kaybetti. Büyük bir acı. Listeye bakınca büyük sürpriz olarak bu işi gördüm. “Daha bu için buzdağının görünen yüzü” dediler. Sadece kendi işleri olacak. Mesela benim duyduğum, dışarıdan film alınmayacak. Kendi yapımları olacak. Yine kulağıma gelen, içerikler “Ailenin izleyebileceği kıvamda olacak” sözü aslında büyük rakibin dizi içeriklerine de bir gönderme!
‘Rahatlıkla izlenebilecek’
Geçenlerde ülkemize yeni giriş yapan dijital platformu izlemek istedik. “Akıllı televizyon değil, kutu almanız gerekiyor izlemek için” dediler. Şimdi bizim televizyon da iyi bir marka yani. Hani çok da eski değil. Bir platformu, televizyondan izlemek için kim oturup yenisini alır? Ben ne cepten ne de bilgisayardan
Rusya-Türkiye maçında Anton Miranchuk’un 28’inci dakikada attığı golü rejisi zar zor yakaladı. Maçı, Rusya Federasyonu’nun ilk televizyon kanalı Channel 1 çekti. ‘Ani atak’ olarak değerlendirildi ekranda ve ‘olabilir bir durum’ sınıfına sokuldu. Geçtiğimiz hafta yazdım, ‘Tekrar pozisyonları vermekten maçı takip edemiyorlar’ diye... Güya sinema filmi gibi maç izlettirecekler. İşte bu tekrar, golün kaçmasına neden oldu. Yahu basit iş, önce maçı takip edeceksin. Not almışım, 41.32’nci saniyede bizim korneri reji kaçırdı mesela tekrar vereceğim diye... Bunun gibi çok örnek vardı maçta.
Hâlâ kompleks
Bugün bizim milli takım Avrupa’nın en iyilerinden, nokta. Malzeme iyi kullanılıyor mu? O soru işareti. “1992 yılından beri Rusları yenemiyoruz” dedi ya spiker, valla ev ahalisi daraldı. Maç bitiminde iki topu direkten dönen son bölümde Ruslar’ı darmadağın eden bir milli takım vardı. Bu tesadüf değildi. Zaten yenmemiz de gerekliydi. Bu özgüvende
Kanal D az ve de öz dizilerle gidiyor. Üç dizisi var. Üçünün ortak özelliği ‘uyarlama’ olmaları. Diyecekler şimdi, “Bizim senaristler hikaye bulamıyor mu?”... Hikayede tıkandığımız bir gerçek. Kanal D az ve de öz dizilerle gidiyor. Üç dizisi var. Üçünün ortak özelliği ‘uyarlama’ olmaları. Diyecekler şimdi, “Bizim senaristler hikaye bulamıyor mu?”... Hikayede tıkandığımız bir gerçek. Bu kadar uzun diziler için hikaye bulmak zor. ‘Hekimoğlu’na alıştık ve kendi mecrasında gidiyor. İki yeni dizi bu listeye eklendi; ‘Yeni Hayat’ ve ‘Sadakatsiz’... Ev ahalisi ‘Yeni Hayat’ın son bölümünü yarım izlemişti. Tekrarında kaldığı yerden bölümü bitirdi. Akıcı bir konusu var. Gündüz dizi tekrarları hiç izlenmez, “Nasıl olsa kaldığımız yerden devam ederiz anlarız konuyu” diye geçiştirilir. ‘Yeni Hayat’ ta böyle olmadı. Çünkü merak hakkını veriyor.
Kunduzi olayı
‘&