‘Süper Lig’in yayın haklarının sahibi BeIN Media Group’un UEFA Şampiyonlar Ligi’nin Türkiye’deki yayın hakları için teklif vermeyeceği öğrenildi’ haberleri çıktı. Sektörün ‘duayen’ ismine sordum. “Vazgeçmediler. İhaleye girdiler kazanamadılar. 1-2 güne kazanan yeni firma açıklanır” cevabını aldım. Şampiyonlar Ligi eski keyfinde değil. Geçtiğimiz yıl Başakşehir’in grup maçlarını kaç kişi izledi? Büyük takımlardan Galatasaray’ın son katıldığı kupanın grup maçlarında durumu ortadaydı. Bir albenisi kalmadı. Silkinmeye ihtiyaç var.
Öte yandan bu kadar sık el değiştirme izleyiciyi de rahat ettirmiyor. Kupanın yayın ihale değeri az değil; 150 milyon dolar olduğu yazılıyor. Bu parayı çıkartacak izleyiciyi bulmak kolay değil. Hele ‘korsan yayıncılık’ geleneği olan ülkemizde... Hem izleyici hem de yayıncı açısından bir çıkmaz durum.
Tivibu mu?
Tivibu adı geçiyor. Sordum, “Henüz değil ama alacak” bilgisi geldi. Yani niyet ciddi. Sektörün
‘Sadakatsiz’de ‘ Derin ölecek’ haberleri çıkmaya başladı. Hatta Serenay Sarıkaya’nın diziye katılacağı yazıldı. Merak ettik, sorduk bu durumu... “Yok böyle bir şey, Melis Sezen devam ediyor” cevabı geldi.
SOSYAL MEDYA İLE REYTİNGLER ÇELİŞİYOR
Dizilerin ilgi ve alakasının ölçüldüğü iki mecra... En son paylaşılan verilere göre sosyal medyada en çok konuşulan üç dizinin ekranda ‘reyting’ dönüşü tam tersi...
‘Sen Çal Kapımı’ birinci. Reytinge baktım, en son AB’de dokuzuncu olmuş. Total İzleyici’de hiç yok. Sosyal medyada ‘Maraşlı’ ikinci... Reytinge bakıyoruz Total İzleyici’de yedinci sırada...
‘Sefirin Kızı’ çok konuşulan üçüncü dizi... Reyting ilk 10 sıralamada yok. Sosyal medyada iyi örgütlenmiş diziler mi diyelim! (Kaynak: DigiLUP)
BU TABLOYU NASIL BULDULAR?
Yanı başında ‘Bir Zamanlar Çukurova’ vardı. Hani başka bir gün olsa dikkat çekmez. Ev ahalisi, “İsim mi almışlar?” dedi hemen. Gelelim diziye... Beni Basınköy yıllarına götürdü. 60’lı seneler rahmetli gazeteci İbrahim Örs komşumuz. Eşi rahmetli Bilge Teyze ile annem görüşürlerdi. İbrahim Bey'in büyük oğlu Ateş arkadaşım. Meslektaşım bizim gazetenin en eskilerinden Uluğ Örs onun kardeşiydi. Sık sık onlara giderdik. Bilge Teyze'nin kız kardeşi Belkıs Hanım kalırdı. Onları hatırlayamadım. Baba, yani Uluğ’un eniştesinin sonradan öğrendim adını Turgut Bey, Kıbrıs’ta ‘Mücahit’ diye anlatılırdı. Sevgili Uluğ’a sordum; “Çok sıkıntılar yaşadılar. Zar zor teyzemi ve iki yeğenimi bize yollamış. Uzun süre kaldılar. Orada kendisi çarpışıyordu” diye anlattı. Bugün 85 yaşında Allah uzun ömür versin. Denktaş’ın çok yakın arkadaşıymış. Kıbrıs dizisi fragmanı yayınlanırken birden aklıma bu anı geliverdi. Peki dizi ne alemdeydi?
Mutlaka olmalıydı
Kıbrıs üzerine dizi değil; dizilerin olması lazım.
Farklı filmler izlemek için dijital başvurusu yapıyor zaman zaman ev ahalisi. Siyasi nükte hoşlarına gidiyor ki, bizim açık kanalda çok uzun zamandır rastlayamadığımız... İtalyan filmiydi. Muziptir onların yapımları. ‘Viva La Liberta’ adı. Konusu kısaca şöyle: Enrico Olivieri (Toni Servillo) başarısız bir muhalif parti lideridir. Gidişattan bunalır ve Paris’teki eski sevgilisine kaçar. Parti ne yapacağını bilemez. İmdada başkanın ikizi yetişir; Giovanni. Akıl hastanesinden yeni çıkmıştır. Olağanüstü birikimli, zeki ve de deli. Giovanni ile parti beklenmedik bir ivme kazanır. Bir kere Toni Servillo’ya bir parantez açalım. Bu oyuncunun tüm filmlerini izlemeye karar verdim. Hani oyuncu olmak için doğmuş. O mimikler, o vücut dili ile ‘Her rolün altından kalkar’ intibası veriyor. Bu filmde zıt karakter, ikizleri öyle bir oynuyor ki... Hele bir dans sahnesi var. Ev ahalisi hayran hayran izledi.
Pek bir güldürdü
Partinin bütün işlerine bakan Bottini (Valerio Mastandrea) ile Giovanni restorana gidiyor. Bir ara telefon ile konuşmak için
‘Menajerimi Ara’da Çınar (Fatih Artman) ile Serdar Ortaç iyi bir ikili haline geldi. Onlara özel sahneler mutlaka yazılmalı. Yani dizinin tuzu biberi oldular diyebilirim.
‘Teşkilat’ta önemli ayrıntı
Mete (Mesut Akusta) Uzay’a sorar; “Ne durumdayız?” “Sedar’ın (Çağlar Ertuğrul) gönderdiği telefon numarasından adreslerini tespit ettik başkanım. Berlin yakınlarında bir yerdeler” diyerek, dosyayı Mete Bey’in önüne koyar. “Kimlikler tespit edildi mi?” “Evet başkanım bundan yaklaşık altı ay önce Yayladağ Sınır Kapısı’ndan mülteci olarak giriş yaptılar ülkeye.”
Sonra mülteci kampında kalıyorlar. İkisi de Suriye uyruklu ülkeyi kaçak yollardan terk etmişler. Alınan istihbarata göre ‘radikal terör örgütü mensubu olmaları çok yüksek’.
Nasıl girmişlerdi ülkeye sınır kapılarından? Dizide bu ayrıntının altı çiziliyor. Radikal olmayan terör örgütü de mi var? Daha önce de yazdım ülkenin terörle ilgili hikayesi için senaryo
Kendine kemik kitlesini oluşturan ender dizilerden biri oldu ‘Hekimoğlu’. Belki açık kanalda istenen izlenme oranını alamadı. Ama sonuçta, onu takip eden, bırakmayan büyük bir meraklısı var. ‘Leyla ile Mecnun’ da öyledir, ‘Behzat Ç’ de öyledir mesela. Böylesi bir durum her diziye nasip olmaz. Gelelim ‘Hekimoğlu’na... Yazdığımda burada sezon sonunda biteceğini, hayli ‘tweet’ geldi. Çoğunluk, “Dijital ortamda devam etsin” diye yazmıştı. Galiba istedikleri olacak gibi görünüyor. Olay taze, görüşmeler var. Hatta bir tane çok net. Yani ‘Hekimoğlu’ büyük olasılık dijitalde olacak.
‘EDHO’nun ölüm listesi
187’nci bölümde meşhur yuvarlak masa toplantısı sahnelerinden birine denk gelince, geriye dönüş yapayım dedim. Dizin bu ‘yemekli şamdanlı masa toplantıları’ kendi başına bir seri teşkil eder. 188’inci bitti haftaya 189’uncu bölüm. Şöyle bir kaba hesap bu yuvarlak masa sahneleri 90 adet olmuştur. Ne silahlar patladı! En keyiflisi
'Fatmagül’ün Suçu Ne?’, ihraç edilen yapımlarımız arasında en ayrıcalıklı olanı... Hatta Türk dizisi eşittir ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’. İspanyollar bunun yerlisini çektiler, ‘Alba’. Ve ilk bölümü 28 Mart’ta yayınlandı. Ülkenin ünlü oyuncuları Elena Rivera, Eric Masip, Jordi Ballester, Candela Cruz ve Jason Fernandez’in rol aldığı proje, Atresmedia’ya bağlı Antena 3 kanalı ve dijital platformda yayınlandı. 13 bölüm her biri 50 dakikadan olacak. İlk eleştiriler de geldi.
Aslı kadar ses getirmez
Dizi sektörünün önemli sitelerinden Formula TV, ‘Alba’nın orijinali kadar ses getirmesinin zor olacağını yazmış. Bazı sahnelerde duygu eksikliği olduğu öne sürülüyor. Cinsel taciz anının merakıyla oynamak yerine, dizinin bu sahneyi ‘saygı çerçevesinde’ işlediği belirtilmiş. Yine de bazı çekinceler var; “Dram elbisesinin daha da fazla giydirilmesiyle yapım, ‘pembe dizi’ye yaklaşır mı?” diye soruluyor. Projenin ‘ağırbaşlı’ hatta
Piyasanın önemli bir yapımcı ve işin kanal tarafında bulunmuş ismiyle sohbet ettik. Dizi sektörünün yeni yapısından söz etti. Açık kanal ve dijital oyuncuları; ikiye ayrılma var. Star isimleri açık kanal dizilerine ikna etmek zorlaşmış. Öncelik çalışma şartları.
Dijital işlerde saati belli, çalışma süresi kısa. Ücret açısından da daha düzenli olduğunu söylüyor kendisi bana. “13 bölüm peşin alıyor, işin başı sonu belli, bir de rahat çalışır, daha ne olsun!” dedi.
Peki açık kanal dizileri ne yapacak bundan böyle? “Yeni isimlere yöneliyoruz.” Açık kanal dizilerinde bundan böyle daha çok yeni isimleri göreceğiz. Vesileyle yeni oyuncu kazanma durumu...
TEKRAR KORONA GÜNLERİNE...
Birden salgın günlerinde (pandemi lafına alışamadım!) olduğumuzu fark ettik. “Kabine mi kuralım?”, “Yok, o parti kapatılsın” diyerek gündem belirlerken aniden ülkemizin kıpkırmızı olduğunu gördük. Kemal Sunal, “Allah Allah...” derdi ya o durum... Ekranda bir günde tornistan;