Piyasanın önemli bir yapımcı ve işin kanal tarafında bulunmuş ismiyle sohbet ettik. Dizi sektörünün yeni yapısından söz etti. Açık kanal ve dijital oyuncuları; ikiye ayrılma var. Star isimleri açık kanal dizilerine ikna etmek zorlaşmış. Öncelik çalışma şartları.
Dijital işlerde saati belli, çalışma süresi kısa. Ücret açısından da daha düzenli olduğunu söylüyor kendisi bana. “13 bölüm peşin alıyor, işin başı sonu belli, bir de rahat çalışır, daha ne olsun!” dedi.
Peki açık kanal dizileri ne yapacak bundan böyle? “Yeni isimlere yöneliyoruz.” Açık kanal dizilerinde bundan böyle daha çok yeni isimleri göreceğiz. Vesileyle yeni oyuncu kazanma durumu...
TEKRAR KORONA GÜNLERİNE...
Birden salgın günlerinde (pandemi lafına alışamadım!) olduğumuzu fark ettik. “Kabine mi kuralım?”, “Yok, o parti kapatılsın” diyerek gündem belirlerken aniden ülkemizin kıpkırmızı olduğunu gördük. Kemal Sunal, “Allah Allah...” derdi ya o durum... Ekranda bir günde tornistan; “Ne olacak bu korona halimiz hocam?” sorulu tartışma programları tekrar başladı. Taa geçtiğimiz nisan ayına döndük yani...
UZUN SAATLER BAYINCA
‘Yasak Elma’ devam etmek için çabalıyor. Geçişlerde uzun sahneler, işte Yıldız’ın annesine araç kullanmasını öğretmesi filan. Neyse ev ahalisi sıkıldı. Yeni ‘alternatif dizimiz’ ‘Shtisel’. Yavaştan gidiyoruz. Ultra Ortodoks Yahudilerin hayatından kesit. Dogmalar ve hayatın kendisi arasında senaryo öyle güzel ve incitmeden geçişler yapıyor ki... Senaryo sanki sabah-akşam onlarla birlikte yaşıyor gibi samimi. Oyunculuk tek kelimeyle harika! Başrol, yan rol ne varsa mükemmel. İzlerken yakın hissettiğimiz, “Bak bizde de böyle” dediğimiz ayrıntılar var.
‘Dondurmam Gaymak’, ‘Entel Köy Efe Köy’ ve ‘İftarlık Gazoz’ üçlemesi samimi, hayata dair hem trajik hem komik haliyle birden aklıma geldi izlerken. TRT’de bir dizi var ‘Gönül Dağı’; ilk bölümlerde vardı bu samimiyet, kasaba günleri geçmişten bugüne... Sonra dizi haliyle, lastik gibi uzamaya başladı.