Eğlence sektöründe Çin rakamları o kadar büyük ki... Dizi ve televizyon alanında, gerçekten kıyas kabul etmez. ‘Story Of Yanxi Palace’, tarihi bir yapım. Netflix’in yerel kopyası diye adlandırılan iQiyi Pictures çekmiş. Geçtiğimiz pazar yayınlanan son bölümünü kaç kişi izlemiş diye merak ettim. 530 milyon. Bu Çin için de bir rekor, “Nüfusun neredeyse yarısı” diyorlar. Yayınlandığı tarihten bu yana, 5.6 milyar kişi izlemiş. Bölüm başına 130 milyon izleyici ediyor. ‘Game of Thrones’ sezon ortalaması ABD’de 18 milyon civarında. Haydi bir rakam daha! İnternette isteğe bağlı izleme aboneliğinin dörte üçü Çin’in bu Asya Pasifik bölgesinde. Çek Çin’i, o bölge hikaye yani... Çin Türkiye’ye gelir mi?
Toplantı olacak
Bu konuda girişimler var. Şimdilik detay vermeyeyim. Önümüzdeki ay İstanbul’da bir toplantı olacak. Buraya ülkenin ve sektörün önemli isimleri gelecek. Bizden de yapımcı ve oyuncu katılımı olacak.
Bilinen, Çin Devlet TV’si CCTV’nin ‘Muhteşem Yüzyıl’ ve ‘Aşk-ı Memnu’yu göstermesi. Onun dışında, dişe dokunur bir durum yok. Bu vesileyle özellikle dizi alanında, işbirliği ve bizim projelerin Çin ekranında daha çok gösterilmesi gündeme gelebilir. Türk dizi sektörü için, Çin bulunmaz
Sohbet etmek, hikayesi bol birini karşına almak ya da ağzı güzel laf yapan biriyle konuşmak değildir. Meraktır, hele kuşak farkı varsa, anlayabilmek ve anlatılandan ders çıkarabilmektir. Bayram münasebetiyle ekranda birçok sohbete tanık olduk.
Cesaret Ana’yı oynamak
Ani İpekkaya, Kanal 24’te Zeynep Türkoğlu’nun konuğuydu. İpekkaya, “Cesaret Ana ve Çocukları’nı Türkiye’de oynayan ilk kadın oyuncu benim. Dünyada yedi kadın rol almıştı o zamanlar” dedi. Fevkalade önemli bir ayrıntı... Bertolt Brecht’in epik tiyatrosunun en önemli eserlerinden biridir. 1978 yılında TRT’de Ani İpekkaya’lı yorumunun ekrana geldiğini biliyor muydunuz ve kanalın bir zamanlar aslında ne de güzel işler yaptığını? Zeynep Hanım konuyu açsa, oyunun önemiyle ilgili belki bu bilgileri de edinecektik.
‘Rüzgarlı Bayır’lı günler
Bakırköy’deki kadınlar matinesinde unutamadığı filmi de anımsattı sanatçı, “Laurence Olivier ve Merle Oberon’un başrollerinde olduğu, ‘Rüzgarlı Bayır’ oynuyordu. Çok eski, belki hatırlamazsınız onu... Emily Bronte’nin romanı, defalarca çevilmiştir.”
Bu sohbette, sunucu hemen araya girmeli ve o matinelerde oynayan filmleri ve anıları deşmeli, değil mi?
Olmadı, ‘hatırlamazsınız’ın altında
Kanal D’ de ‘4 Kadın ‘ programını izliyoruz. Ev ahalisi “Kalsın” dedi “Seyredilebilecek tek program, şu saatte.” İrem Derici, aşk kanunları belirlemiş. Derya Tuna atladı: “Bu kanunlara göre, bir aşk bulmak mümkün değil. O zaman hesaplı, kitaplı ve mantıklı oluyor. Aşkın gözü kör demezler mi?” Ev ahalisi, “Kadın haklı. İbrahim Tatlıses neler çektirdi. Tam da kendi durumunu anlattı vallahi” dedi.
MELTEM FENA YANMIŞ
‘Çocuklar Duymasın’, yeni sezonu açtı. Evdekiler, “Haydi bakalım” dedi. “Neden bu kadar yanar ki güneş altında? Meltem hanımın rengi ne öyle? Beyaz giyince iyice tuhaf görünüyor. Hiç geçmeyen bronzluğun üzerine sanki yeni renkler eklenmiş” diye söylenip, durdular. Pınar Altuğ, hep böyle olmayı seviyor. Yaz kış aynı renk. Rahmetli annem de öyleydi. Mayıs’ta açardı sezonu Boğaz’da. Bir daha havlunun üstünden onu alabilene aşk olsun. Deri büzüşürdü artık. Diziye gelirsek, işte bildik ekip işi. Bakalım bu sene nasıl numaralar olacak. İzlenme oranını artırmak için geçtiğimiz yıl, epey numara yapmışlardı.
HAKAN URAL’ DAN TOLERASYON
Emili Sezar adlı okurumdan bir not geldi; ‘Hakan Ural bazen kelimeleri öyle yanlış kullanıyor ki. İki örnek vereyim. Tolerasyon dedi tolerans yerine.
TRT’de Pelin Çift’in programında stüdyoda devasa bir et kombinası gördüm. Biraz baktım, başka bir kanalda Sıla’yla söyleşi vardı. Akşam saatlerinde ‘Rubato ile Başka Şarkı’nın arşiv görüntüsü yer alıyordu, müzik adına... Kısa araştırmam, ‘Çalgı Çengi’nin 2006 yılında da kesildiğini gösteriyordu. Eskiden bayramlarda ekranda neler vardı, kısa bir yolculuk yapalım...
Dört gün, dört gece eğlence
1990 yılında Kurban Bayramı haziran ayına denk gelmiş. O yıl, TRT’de 45 sanatçı izleyiciyle buluşmuş.
TRT ile Star TV’nin rekabeti
Bayramlar, kanallar arası rekabet demekti bir zamanlar... 1991’de Milliyet televizyon sayfasının manşeti ‘Bayram Savaşı’ydı. TRT’de Bülent Ersoy, İbrahim Tatlıses ve Sezen Aksu, Star TV’de ise, (O zamanlar adı Star 1) Hülya Avşar ve Müşerref Akay varmış.
Ne numaralar olurdu
2010 yılında çekilen ‘Mother’ dizisi Nippon TV’nin kataloğunda yıllarca bekledi. Ne zaman bizim MF Yapım ve Medyapım ortaklığının dikkatinin çekip ‘Anne’ adıyla yayınlandı, işler değişti. Star TV’de ekrana gelen proje, büyük beğeni topladı. Sonrasında uluslararası pazarda ilgi gördü. Kore ve Ukrayna’da da uyarlamaları yapıldı. Ve ardından bir de ‘Woman’ geldi. ‘Kadın’ adıyla Fox’ta izleyiciyle buluşan yapım, hem Türkiye’de hem de uluslararası pazarda yine dikkat çekti.
‘Geçiş ülkesi oldu’
Nippon TV Uluslararası İlişkiler Müdürü Cindy Chino, World Screen internet sitesinde yayınlanan söyleşide şunları anlattı: “Türkiye daha önce ulaşmamızın imkansız olduğu bölgelere gitmemizi sağlayan bir geçiş ülkesi... Ne zamanki ‘Mother’ dizisinin Türkçe uyarlaması büyük bir sükse elde etti, Orta Amerika’dan, Doğu Avrupa’ya, oradan da Orta Doğu’ya kadar uzanan 29 ülkede yayına girdi. Bu, bizim uluslararası satış tarihimizde hiç karşılaşmadığımız bir olaydı.”
Uluslararası senaryo
İki japon dizisinin yerli yazılımlarının ses getirmesine Japon tarafı da ilginç bir yorum getiriyor: “Japon dizilerinin Türkçe uyarlamaları, uluslararası senaryo sektöründe yeni bir eğilim yaratmıştır.”
Sırada ‘Oğlum’ mu var?
Sezonun merakla beklenen dizisi ‘Çukur’un senaristi Gökhan Horzum’a önümüzdeki sezonda neler olacağını sordum, şöyle bir özet geçti. ‘Kenan İmirzalıoğlu gelecek’ söylentisine, “Yok öyle bir şey... Erkan Avcı ve Berkay Ateş, yeni sezonun kötü adamları olarak kadromuza katıldı” dedi. Horzum, “Cumali karakteri için de çok iyi bir oyuncuyla anlaşma yapıldı. Bu sene ‘Çukur’da hayatta kalma mücadelesi izlenecek. Bütün taşlar yerinden oynadı, gidenler oldu, kalanlar yaralı...En
önemlisi dizinin yeni efendileri var ve
hiç de iyi niyetli değiller” şeklinde konuştu.
O ZAMAN MAGAZİN PROGRAMI YAPMA!
‘Beyaz Magazin’, Defne Samyeli’nin bikinili pozlarını buzlamış. “Teşhircilik yapılıyor” diyorlar. Bu bir görüş olarak kabul edilebilir. Eleştirirsiniz ve görüntüyü vermezsiniz. Hatta, “Biz bunları yayınlamıyoruz” dersiniz. Ama iş buzlamaya gelince, ‘sansürcü’ konumuna
düşersiniz.
GÜNGÖR ABİ’NİN ARDINDAN...
Sektörün içinden, işin hem dizi seçme hem de pazarlama tarafında bulunan bir isme, “Bu sezon ilk bakışta hangi yapımlar dikkat çeker?” diye sordum. İki örnek verdi... Biri Atv’nin yeni işi ‘Bir Zamanlar Çukurova’. Fragmanı etkiliydi ve ister istemez akla ‘Hanımın Çitfliği’ geldi. Hatta, “Bir Orhan Kemal hikayesi daha olmaz mıydı?” diye soranlar olmuş. Senaryo tarafında Ayfer Tunç var, beklentiler yüksek. Bir filmi andırdığı yazılıp, çizildi. Kalemden nasıl çıkıyorsa, kime benzediği önemli değil. Bir de görüntü yönetmenine büyük iş düşüyor anladığım kadarıyla. Bazı işler imtihan niteliğindedir, ‘haydi konuştur bakalım’ dediklerinden... Arkadaşımın bir uyarısı daha vardı: “Bu iş iddialı ama Atv izleyicisi için zor olabilir.” Yani ağdalı ve fazla ‘sanatsal’ gelebilir seyirciye. Bunu da zaman gösterecek. Bir verdiği örnekse, Show TV’nin iddialı işi ‘Gülperi’. Nurgül Yeşilçay için “Tam istediği rol” yorumları yapılıyor. Timuçin Esen’le uyumu nasıl olacak merak ediliyor. Bir Yeşilçam esinlenmesi...
DİZİ YILI OLMAYACAK
Sohbete devam ettiğim isim, ekonomik sıkıntıların dizi sektörünü vuracağını, TV kanallarının farklı yöntemlere başvurabileceğini de söyledi. “Bütçeler daralır. Film ve
Beşiktaş’ın UEFA üçüncü tur ön eleme maçının TRT 1’den naklen yayınlanacağı açıklanmıştı. Ancak müsabakanın canlı yayını, 15 dakika gecikmeli başladı. Yayındaki aksaklıklar da tuz biber ekti. Bir de TRT, Başakşehir’in rövanş karşılaşmasını da yayınlanacağını duyurmuştu ama gerçekleşmedi. Ben de işin aslını sordum.
Çok yüksek rakamlar
TRT, her iki maç için Avusturya ve İngiltere’den fiyat istedi, ama rakamlar çok yüksek gelmiş. TRT, maçın başlamasına 1.5 saat kalaya kadar görüşmelerini sürdürmüş. Malum, yaşanan döviz kuru durumları da işi karıştırmış. İngiliz Burnley, yayın hakkını TRT’ye vermemiş. Maçın başlamasına az bir zaman kala, Avusturya takımı Linz yayını kabul etmiş.
Uydu frekansı sorunlu çıktı
Yayın için tahsis edilen uydu frekansı da sorunlu çıkmış. Tamamen Avusturya kaynaklı bir durum... Teknik aksaklık nedeniyle maç
13 dakika geç başlamak zorunda kaldı.