“İlk bölümü içimize sindi” dedikleri dizi; ‘Evlilik Hakkında Her Şey’... Şunu da, göz ardı etmediler; “Yabancı dizi uyarlaması. Senaryonun iskeleti belli, üzerine çalışmışlar.” Malzeme hazır sağlam, onun üstünü süsleme yani. İlk bölüm itibarıyla tatmin edici oldu. Gökçe Bahadır (Azra) ile annesi Sumru Yavrucuk (Çolpan) öyle ikili güzel diyalogları izledik ki... Bir de altında müzik olmasa. Gökçe Eyüboğlu (Sanem), Tülin Ece (Güneş) kız kardeşler cuk oturmuş. Kim girdiyse kadraja, işini yapıp gitti diyelim. Şöyle de bir durum var. Bu dizi ‘Total’de iş yapmazsa şaşırmam.
Platform yerli dizilerine yakın olduğu için belki de bizim ev ahalisi beğendi. Bir de ‘Nişantaşı ve civarı’yla daha bir yakın mı hissettiler acaba? Boğaz manzaralı gecekondu hallerinden pek sıkılmışlardı. Bir de ataerkil Anadolu’nun çorak toprağının örf ve adetleriyle bezeli olanlarından pek hazetmiyorlar. Artık televizyon izleyicisiyle ‘platform yerli dizi izleyicisi’ ayrımı giderek
Avrupa Birliği’nin görsel işitsel araştırmalarını yapan ‘European Audiovisual Observatory’ bir sonuç açıkladı. 2015 ile 2019 yılları arasında batıda oynayan dizilerde yer alan kadın profesyoneller oranları. Üye ülke dizilerinde görev alan kadın profesyoneller şöyle oranlarda yer alıyor.
Yönetmen (Yüzde 20 oranında), Senarist (Yüzde 35 oranında), Başrol oyuncusu (Yüzde 45 oranında) ve yapımcı (Yüzde 41 oranında). Peki bizde durum nedir, piyasaya şöyle bir sordum.
Senarist ve yönetmende iyiyiz
Yapımcı ve yönetmen cephesinden Most Production’dan Gül Oğuz’a durumu sordum. “Yapımcı olarak kadınlarda Banu Akdeniz ile Başak Abacıgil var. Bu tarafta yani yapımcı tarafında, başka nedenlerle iş hayatının zorlukları belki, çok yapımcı kadın yok. Ama giderek artacaktır. Yönetmen ve senaryo bölümünde ise bizde erkek egemenliği kırıldı diyebilirim” diyor.
Üç dizinin ikisi kadın yönetmen
‘Masumlar Apartmanı’, uygulayıcı Yapımcısı Ayşıl Tay Balcı da ilginç bilgiler verdi. “Üç projemizin ikisinin
‘Yargı’ dizisi, bir savcı, emniyet mensubu baba ve hayta bir kardeşin hikayesine giren cinayet ve avukat hanım özetinde gelişti. Sonrasında emniyet içi mücadele... Hepsinin üstünde o final sahnesi; ‘İnci Erguvan’ morgda yankılanan ses. Hani Ceylin (Pınar Deniz) babasına demişti ya “Kardeşin nerede?” diye, “Sınava çalışıyor arkadaşında. Ben izin verdim” dediği kardeşi... Ceylin’in o sahnedeki bakışı, çaresizliği bundan daha güzel anlatamazdı. Hemen burada altını çizeyim, yetenekli bir oyuncu Pınar Deniz. Nedense genç kuşak oyuncuların ‘diksiyon sorunu’ mevcut. Yutuyorlar kelimeleri... İlk bölüm itibarıyla ben Pars’ı (Mehmet Yılmaz Ak) beğendim. Ilgaz’ın (Kaan Urgancıoğlu) kayınçosu olacaktı. Ilgaz’ın kardeşinin cinayet şüphelisi olması vesilesiyle karşı karşıya geldiler. “Elime bir koz geçti” havasını çok iyi yorumladı konuşmaları, hali tavrıyla. İyi oyuncu belli eder kendini.
Bizde böyle işler olur mu?
Ceylin ve Engin (Onur Durmaz) ikilisi. Engin’in babası Yekta Bey
Fremantle format tekeli, Acun Medya’nın BBC 3’te yayınlanan büyük beğeni alan absürd komedi ‘Man Stroke Woman’ın formatını satın aldığını açıklamış. Hatta haberde yerli uyarlamayı Hasan Can Kaya’nın yazıp oynayacağı da yazılmış. Şöyle bir baktım. Bir kere çok iyi oyuncuların bir araya geldiği skeçler yer alıyor.
İçerik olarak bakıldığında “Bizde bu incelikte mizah yapılabilecek mi?” sorusunu sorduruyor. Yine de iddialı bir iş. Kaya için ‘bir üst dereceye atlama işi’ diyelim. Bu arada açıklamayı Fremantle adına şirketin MENA bölgesi sorumlusu Amaç Us yapmış.
Kesin bizde de yayınlanır
Bizim yerli dizilerin uluslararası pazarlarda satışlarını yapan Eccho Rights, başka ülke dizilerini de listesine alıyor. Dikkatimi çekti içlerinde iki tane Güney Kore işi var. Çok ses getiren Kore’den iki yapım. Biri için diyorum ki kesin bizde de uyarlanacak. ‘High Class’ adı... projenin konusu ise şöyle; başarılı bir kadın avukat günün birinde kocasını haksız yere öldürmekle
Tam 37 yıldır değişmeyen, kendi dünyası, kendi gerçeği olan bir sahnede olduğumu kabullendiğimi hissettim hep. Işıkların altında yaşananlar, her müzisyene göre değişir tabii ki. Halet-i ruhiye dedikleri. Hem yorar ama, vazgeçmek de hayli zordur
Çok konserlere gitmiştim de bir gün o sahnenin üstünde olacağım diye hiç düşünmemiştim. Evin salonunda işte bir piyano bir gitar ile başlayan sonra 30 kişilik Bilsak Sahnesi’nde kaderin ağlarını Bulutsuzluk Özlemi ile örmesi. Aradan geçti 37 yıl. Sahneler sahneleri, konserler konserleri takip etti. Kimi zaman 100 kişiye kimi zaman 10 binlere çaldık. Müzik ile ilgili yazar mısın dediler. Gazetecilik kısmı da bu müzik söyleşileri ve yazıları ile başladı bende. Eskiyi hatırlamak gibi geldi. Bir sahne üstü hikâyesi ile başlamak istedim...
Stres sabahtan başlar
Bugün hâlâ konser günü sabahtan heyecan başlar. Eşim pek bir başka âlemlere gittiğimi söyler. “Klavyenin ayağı gelecek mi, acaba monitörler nasıl?” soruları ile doludur kafa. Sahnede sesini duyamamak en
‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’, 11 yıl önce çekilmiş bir dizi. Bugün İspanyol Nova kanalı yayınlamak için Kanal D International ile anlaşma yaptı. İspanya’da Türk dizilerini gösteren paralı kanal. Oltayı attı, bizim yapımlara bereketi geldi. Bu, işin bir tarafı. Diğer tarafta,
11 yıl önce çekilmiş bu projenin kalitesinde bugün yapımlar var mı?
FARKLI BAKMAK
Galatasaray-Lazio maçı sonrası yorumlardan birinde kulağıma geldi. A Spor’da Turgay Altay, “Son 30 dakika kendi sahanızda oynarsınız.” Hani Galatasaray golü attı, üstüne yatmadı hali. Tamam da yarım saat kendi sahanda oynamak ne demek? Yatsaydı zaten golü yemişti.
BU ŞEKİLDE GOL YEMEK KİME YAKIŞIR?
Beşiktaş golü yedi Dortmund maçında. “Böyle bir gol yemek bize yakışmadı” dedi Melih Gümüşbıçak. Lazio’nun yediği gole de şahit oldu. Kaleci topu kendi kalesine eliyle attı. Gümüşbıçak, “Lazio’ya böyle bir gol yakışmadı” dedi mi? Gol bize yazılınca durum değişir.
TALİP VAR MI?
Erman Hoca dedi geçen hafta; “Bizim teknik
Ev ahalisi 19.00’da ana haber bültenlerini dolaşır. Hatta geçenlerde 18.30’dan başladılar. Tuttukları parti başkanının haberi var mı, merak işte. Böylece durum keşfedildi. 18.30’da başlıyor çok izlenen üç kanalın bültenleri. Gasp, cinayet ve hırsızlık haberleri ardı ardına. Araya servisçi, taksici ve okul meseleleri gibi ‘sosyal sorunlar’, bir bakanın sözleri, yeni kurulan parti başkanını basın toplantısı birazcık. Ana haber bülteni bu. Saydım, birçok izlenen haber bülteninde 19.00’dan itibaren, dokuz tane ‘eski sevgiliye dayak’, ‘sopayla saldırdı’, ‘ kadın kundakçı’ ve benzeri haberler yer aldı. Dünyayla ilgili haberler? Yok. Siyasetle ilgili? Yok. İkinci sayfa, tabii ki olacak. ‘Sosyal magazin’ keyiflidir olacak. Zaten 18.30’da başlıyorlar ve 19.00’a kadar bu tarz haberleri veriyorlar. Şimdi iş 19.00’dan sonraya da sarkmış. Haber bültenlerini izleyen bir yabancı ülkemizin gasp, cinayet, hırsızlık, çeteler ve kavgadan geçilmediğini zannedebilir. Hani anlasınlar diye
Bizim ülkede internet yavaş. En hızlı paket bile ağır. Ne kadar internet hizmeti veren marka varsa hepsi bir musluktan besleniyor. Öyle olunca, ortaya sorunlu bir bağlantı çıkıyor. Çözülmediği sürece de siz canlı maçları internet vasıtasıyla biraz zor izlersiniz. Başladık seyretmeye Barcelona-B.Munich maçını. Amaç büyük ekranda keyifli maç izlemek. Eh onun için uygulamalara girdik. Bizimkisi yarı akıllı televizyon olduğundan tam akıllansın diye aplikasyon ekledik. HD kalitesinde olduğu özellikle belirtilmiş aygıtta. Görüntü bu anlamda orta karar. Donma bol miktarda oldu. Sonuç, bilgisayardan ara kabloyu televizyona bağladık; yaşasın teknoloji.
BEKLENEN SÜRPRİZ
Komşu yalının sosyetik güzeli Kumru (Biran Damla Yıldız) Çağatay’ı evinde, yatağında misafir etti. Yeni sezon ‘Yasak Elma’nın ilk bölüm özetiydi. Yeni entrika karakterleri Kumru ve Feyzan. Şimdilik yük Yıldız ile Ender’de. Bakalım ilerleyen bölümlerde bu yükü ne kadar üstlenebilecek yeni karakterler? Zaten dizinin gidişatı da bu iş