Model Akademi’de 9 haftadır eğitim gören 19 gençten ikisinin seçileceği muhteşem final Ege TV’den naklen yayınlanacak
Uğurhan Akdeniz Ajans, Ege TV ve Mövenpick Hotel İzmir işbirliğinde gerçekleştirilen Model Akademi heyecanının finali 11 Aralık’ta Mövenpick Otel’de gerçekleştirilecek muhteşem bir geceyle noktalanacak. Merakla beklenen final, Ege TV ekranlarından naklen yayınlanacak .
Adından da anlayacağınız gibi Model Akademi bir yarışma değil, manken olmak isteyen gençler için bir nevi eğitim fırsatı, eğitim süreci. Eylül başında düzenlenen benim de izleme fırsatı bulduğum eleme ile toplam 337 başvuru arasından 10 bayan ve 9 bay model adayı seçilmişti. Bu gençler 9 haftalık yoğun bir eğitim programı ile final gecesine hazırlandılar. Ünlü model Ceylan Saner denetiminde modellik, Dr. Yasemin Amato denetiminde güzellik, Diyetisyen Mehlika Öktem denetiminde sağlıklı beslenme ve diyet, Dans Eğitmeni Hüseyin Ayaz denetiminde dans, Make Up Artist Tuğberk Yılmaz denetiminde makyaj, Moda Fotoğrafçısı Tolga Yurdaer denetiminde fotomodellik eğitimi alarak hem fiziksel olarak hem de estetik açıdan kendilerini geliştirme imkanı buldular. Eğitimlerinin her aşaması 9 hafta Ege
Alsancak’ın merkezinde yer alan Rojo Cafe@Lounge bu sene Ekim ayında kapılarını açtı.
Şehir Cafesi görüntüsüne rağmen restoranların sunduğu gurme lezzetleri sunması bakımından oldukça iddialı. Alsancak turunuz sırasında ya da alışverişiniz sonrasında soluklanıp ,isterseniz bir şeyler içebileceğiniz, isterseniz lezzetli yemekler yiyebileceğiniz keyifli bir cafe.
Rojo’nun dekorunda en çok dikkati çeken ise şüphesiz kırmızı renklerin hakim oluşu ve duvarları süsleyen Marilyn Monroe ait dev fotoğraflar. Cafe’nin kırmızı ağırlıklı oluşu aslında bir ROUGE grup geleneği. Yazları çeşmede açık olan ROUGE, gece kulübü Rox ve Roj, her 3 mekanda da kırmızı renkler kullanılmış.
Dışı da çok çazip
Bayramda insanı bir “tatil telaş” alıyor; istiyorsun ki hem ailenle ol, eski bayramları yaşa, hem de biraz nefes al, 1-2 gün de olsa dinlen. İşte tam da bu anda bazı sorular sormaya başlıyorsun kendine;
“Yaşamak için mi çalışıyoruz, yoksa çalışmak için mi yaşıyoruz?”
Birbirinin içine geçmiş bu sorunun birden çok cevabı olduğunu biliyorum. Bu soru hakkında başkaları ne düşüyor merak ettim. Hiç vakit kaybetmeden “Hadi cevaplayın bende Bayram günü için yazacağım yazıda yer vereyim” dedim. Twitter kullanıcıları sağ olsun, 1-2 saat içinde 60’a yakın kullanıcıdan cevap aldım. Doktorlardan, ev hanımlarından, gazetecilerden, radyoculara... Yöneticilerden, mühendislerden, üniversite öğrenci-lerine...Yazarlardan, senaristlerden yönetmelere kadar bir çok kişi cevapladı bu soruyu... Üstelik de 140 karakterde anlatmaya çalıştılar.
İşte size onlardan seçmeler...
* Yaşamadan çalışıyoruz yaşamak istediğimiz hayatı elde edebilmek için.
* İstediğim meslekte çalışabilme lüksüm ve hırsım olsaydı şayet eminim çalışmak için yaşardım ‘’ama içimde şarkı bitti’ derler ya:)
* Evde ki hesapta bir aksilik olmadan ve iş kolik olmadan kimse çalışmak için yasamaz. Onlar da hasta zaten ;)
Önce ‘Kuş Gribi’ vardı, sonrasında ‘Domuz Gribi’ girdi hayatımıza, şimdilerde ise ‘Sigara Gribi’ salgını başlamak üzere. Şu tiryakiler yüzünden kış günü dona dona sokaktaki masalarda oturmaktan bıktım. Ne içtiğim çayın kahvenin tadını alabiliyorum ne de yediğim yemeğin. Arkadaşları eşi dostu bırakıp tek başına kapalı alanda oturmak olmaz, maksat beraber olmak deyip atıyoruz kendimizi dışarıdaki masalara. Sigara içmeyen biri olarak sigara yasağı yüzünden hasta/grip olacağım diyorum.
Acil önlem lazım
Acil önlem alın, bir şeyler yapın. Bir de tüpün üstüne uzunca bir şemsiye kondurulmuş tipsiz palmiye sobalarla ısınılmaya çalışılmasına ne demeli? Sobaya kim yakınsa ya sağı ısınıyor ya solu, ayaklar buz gibi... Üstüne üstelik yanlışlıkla sobaya deyip yanma ihtimali var, onu da unutmamak lazım. Sigara içmeyen biri olarak henüz kışın başındayken yasak yüzünden bu kadar üşümüşsem ve şikayet ediyorsam, tiryakilerin durumunu hayal bile etmek istemiyorum. Restoran önlerinde, işyeri kapılarında üşüyerek sigara içenleri gördükçe üzülüyorum, sigara gribine yakalanmaları yakındır diyorum. Uzun lafın kısası sigara yasağını kaldırın ya da bir çözüm bulun zatürre olmaktansa duman altı olmaya
10. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali, konseptine uygun “Kısa Bir Defile” ile açıldı. Bu gösteri, Altın Portakal’da olsaydı, yer yerinden oynamıştı. Bu senaryonun yaratıcıları Kayhan Güzel, Ertan Kayıtken ve Uğurhan Akdeniz’i yürekten kutluyorum...
Söz modadan açılmışken sizlere geçen hafta içinde izlediğim bir defileden bahsetmek istiyorum.
Beni oldukça şaşırtan, İzmir için içimdeki umudu alevlendiren 10. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nin açılış töreninde izlediğim mini Ertan Kayıtken defilesi muhteşemdi.
Festival açılış törenlerinin ses getirmesi için, kırmızı halı, ünlü sanatçıların mini konserleri gibi pek çok şeye alışığız.
Bu seneki 10. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nin açılış töreni diğer festivallerin açılış törenlerini solda sıfır bıraktı diyebilirim.