Güngör Uras 2011’in ocak ayındaki bir köşe yazısında “Mıçı’nın başına gelen, Ayşe Hanım Teyzem’e ders olsun” demiş. Tipik bir Güngör Uras yazısıydı. Hem okuması keyifli, hem bilgi verici hem de öğretici. Piyasalarda birkaç haftadır yaşanan sert hareketler bana Mıçı’nın hikâyesini hatırlattı.
Türk halkı türkücü Mustafa Aslan’ı Kâhtalı Mıçı olarak tanır. Anadolu’da sevilen bir sanatçıdır. Fakat o dönemde biz Mıçı’yı “Siz gidin, biz gelo” ve “Bağrımda bir ateş yandı” gibi sevilen türkülerinden çok, aldığı kredi nedeniyle konuşmuştuk. Mıçı 2008 yılında 110.000 liralık ihtiyacını karşılamak için bankadan bireysel konut kredisi kullanmış. Krediyi kullandığında 100 Japon Yeni 1.06 liraymış. O kurla aylık 1.300 lira civarında kredi taksiti ile Mıçı’nın yen serüveni başlamış. Ama aradan 3 yıl geçip 100 yen 1.90 lira olunca aylık taksitler de 2.000 liranın üzerine çıkmış. Sonrası bilinen “zede” hikâyesi...
Dövizle borçlanmanın dayanılmaz cazibesi
2011’in ilk günlerinde CNBC-e muhabiri Melis Kobal, Mıçı ile güzel bir söyleşi yapmıştı. Mıçı diyordu ki:
“Japon’dan anlamam. Japon Yeni’ni de hiç görmedim.” O dönemde bu hatayı yapan tek kişi Kâhtalı Mıçı değildi. Binlerce kişi hayatlarında hiç görmedikleri bir para cinsinden borçlandılar, çünkü o paranın faizi TL’ye göre çok daha düşüktü. Çapraz kurlar değişip, 2008’de 1 dolar=123 yen olan oran 2009’da 83’e inince, yani yen değerlenince, ucuz diye girilen kredi bir anda çok pahalı hale geldi.
Aynı şekilde, 2000’li yıllarda İsviçre Frangı gibi para birimlerinden konut kredisi kullananlar da zaman içerisinde benzer şoklar yediler. Binlerce yenzede ve frankzede türeyince, ekonomi yönetimi harekete geçti. 2009 yılı ortasında bireylerin dövize endeksli kredi kullanmalarını yasakladı. İyi ki de yasaklandı.
Eğer bu adım atılmamış olsaydı, son birkaç haftada yaşanan kur şokunun boyutu çok daha farklı, çok daha dramatik olurdu. O dönemdeki enflasyon oranın düşüklüğü de böyle bir adım atılmasını kolaylaştırdı. Mıçı düşük faizli olduğu için yene endeksli kredi kullanmıştı. Yani faiz riski yoktu, ama çok ciddi bir kur riski vardı ve bu risk gerçekleşti. Mıçı, CNBC-e’deki yayında tavsiyesini soran Melis’e “TL’den vazgeçmeyin” diyordu.
Sonradan bu tavsiye “Gelirin hangi para cinsindense borcun da aynı para cinsinden olmalı” şeklinde sık sık tekrarlandı. Neredeyse piyasalarda bir motto haline geldi.
Ya yasaklanmasaydı?
Döviz cinsi kredilerin yasaklanması Türkiye’nin şansıdır, atılan en doğru adımlardan biridir. Eğer atılmasaydı, bugün ne dramlar yaşanır, ne ocaklar sönerdi. Güngör Uras 7 yıl önceki yazısını “Kâhtalı Mıçı sevilen bir isim olduğu için kamuoyu olan bitenle ilgilendi. Bu iyi bir şey. Çünkü Kâhtalı Mıçı’nın durumu Ayşe Hanım Teyzemgiller ile Ali Rıza Bey Amcamgillere de ders olsun. Döviz geliri olmayan, saf ve bakir halkımızın dövizle borçlanması her zaman için risklidir” diye bağlamıştı. Mıçı sesiyle olduğu kadar yatırımıyla da iz bıraktı. Sesini duyurdu, konunun gündemde kalmasını sağladı. Birçok kişi bu durumdan ders çıkardı. Özetle, döviz işi risklidir. Hiç ummadığınız bir zamanda, ummadığınız kadar kısa bir sürede büyük şoklar yiyebilirsiniz. Kurdaki oynaklığa baksanıza, 2-3 gün önce 7 liraya yakın fiyattan dolar alanlar şimdi endişeyle bekliyorlar.