Türkiye öngördüğünden daha hızlı büyüdü. Bunun için de daha fazla ithalat yapmak ve daha yüksek cari açık vermek zorunda kaldı.
Türkiye’nin 2017 ödemeler dengesi dün belli oldu. Yani Türkiye’de yerleşik olan kişilerin diğer ülkelerdekilerle yaptıkları her türlü alışverişin boyutunu artık biliyoruz. Rakamlara hiç girmeden, olan biteni özetleyelim: Önce iyi haberle başlayalım. Türkiye 2017 yılında 2016’ya göre daha fazla ihracat yapmış, daha fazla turizm ve navlun geliri elde etmiş. Ancak artan altın ve enerji ithalatının da etkisiyle toplam ithalat, ihracat ve diğer gelirlerden daha hızlı arttığı için cari işlemler açığı da genişlemiş. Hem de öyle az buz değil, 2016’ya göre tam 14 milyar dolar daha fazla cari açık vermişiz.
Borca yüklenmişiz
Bu boyutta bir cari işlemler açığını vermek için bir miktar doğrudan yabancı sermaye çekmişiz ama 2016’daki kadar değil. Hal böyle olunca, borçlanmaya yüklenmişiz ve 2016’ya göre çok daha fazla borçlanmışız. Bu da yetmemiş, bir miktar da Merkez Bankası rezervlerinden kullanmışız. İşte 2017’nin özeti.
Rakamlar Türkiye ekonomisinin sorununu gösteriyor. Türkiye 2017 yılında ekonomisini yüzde 4.4 büyütürken, cari açığı 32 milyar dolarda ve enflasyonu ise yüzde 6.5’te frenlemeyi hedefledi.
Büyüme % 6’yı geçer
Bunlar 2016 sonunda orta vadeli programa konulan resmi hedeflerdi. İşler öngörüldüğü gibi gitmeyince, bu hedefler yılın ikinci yarısında revize edilmek zorunda kalındı. Büyüme hedefi yüzde 5.5, cari işlemler açığı 39.2 milyar dolar ve enflasyon ise yüzde 9.5 olarak revize edildi.
Gerçekleşme ise yılın bitmesine birkaç ay kala yapılan revizyondan çok daha farklı oldu. Henüz 2017 GSYH rakamları açıklanmadı ama büyüme çok büyük bir ihtimalle yüzde 6’yı aşacak gibi görünüyor. Buna karşın enflasyon yüzde 11.9 ve cari işlemler açığı ise 47.1 milyar dolar olarak gerçekleşti.
2017’de yaşanan bu tablo Türkiye ekonomisinin bir gerçeğidir. Türkiye’de yüksek büyüme ne yazık ki beraberinde yüksek cari işlemler açığı ve yüksek enflasyonu da getiriyor. Oysa böyle olması gerekmiyor. Dünyada birçok ülke bir yandan büyürken, öte yandan dış açıklarını kontrol edebiliyor, enflasyonu kışkırtmıyor. Eğer biz üretmek için ihtiyaç duyduğumuz ara malları ithal etmek yerine içerde üretebilseydik durum çok daha farklı olurdu.
BU YIL NE OLUR?
Görünen o ki uluslararası enerji fiyatları bu yıl da yüksek kalmaya devam edecek. Dolayısıyla buradan cari işlemlere gelen baskıyı 2018’de de hissedeceğiz. Ancak geçen yıl yüzde 142 artan altın ithalatının hız kesmesi, turizm gelirlerinde 2017’de başlayan yükselişin artarak devam etmesi dış dengedeki bozulmaya sınırlandırabilir. Ana pazarımız olan Avrupa Birliği’ndeki toparlanma da açığı sınırlayacak öenmli bir faktör. TL’nin yüzde 10-12 dolayında bir değer kaybına uğrayacağı ve büyümenin yüzde 4-5 dolayında gerçekleşeceği bir senaryoda açığı 2017 düzeyinin altında ya da çok az üzerinde bir yerde frenlemek mümkün görünüyor. Burada kritik olan enerji fiyatlarında 2017’nin ikinci yarısında yaşanan sert artışın ivme kaybetmesi olacak. Eğer jeopolitik gelişmeler ve OPEC önlemleri ile fiyatlar dolu dizgin artmaya devam ederse 55 milyarın üzerine çıkan bir açığı görebiliriz.
Hamburgere bakıp kur tahmini yapmak!
Michael Jim Delligatti 1967’de ilk Big Mac hamburgeri yarattığında ürünün bu kadar ünlü olacağını tahmin etmiş midir? Tutulacağını tahmin etse de ekonomi literatürüne geçeceği aklına gelmemiştir. Big Mac endeksini duymuşsunuzdur; The Economist tarafından 1986’da oluşturulmuş bir endeks. Farklı ülkelerdeki Big Mac hamburger fiyatlarını karşılaştırıyor. Aynı ambalajda, aynı miktarda ekmek, köfte, peynir, marul ve turşudan oluşan bir ürün. Şanghay’da da, İstanbul’da da, Amsterdam’da da aynı... Aynı ürünün farklı ülkelerdeki fiyatlarını dolara çevirerek yapılan karşılaştırma satın alma gücü paritesi hakkında fikir verebilir. Ulusal paraların aşırı ya da eksik değerli olup olmadığı konusunda fikir edinilebilir. Big Mac endeksinin ardında yatan düşünce bu. Satın alma gücü terorisine göre uzun vadede kurlar standart malların ülkeler arasında fiyatlarını eşitleyecek şekilde hareket eder. Dolayısıyla, aşırı değerli paraların uzun vadede değer kaybetmesi, değersizlerin ise değer kazanması beklenir.
En pahalısı Norveç’te
Ocak ayı Big Mac endeksi değerlerine göre en pahalı hamburger Norveç’te. Dolar cinsinden bir hamburger Norveç’te 6.24, ABD’de 5.28 dolar. Buradan Norveç parasının aşırı değerli olduğunu çıkarabiliriz. Türkiye’de Big Mac hamburgerin fiyatı 10.75 lira. O tarihte 3.80 lira olan dolar kuruna göre ortaya çıkan fiyat 2.83 dolar. Big Mac teorisine göre Türkiye ve ABD’deki fiyatı eşitlemek için aslında dolar kurunun 2.04 lira olması gerekiyor. Bu hesaba göre Türk Lirası olması gereken değerin yüzde 46.5 altında.
Kişi başı gelir
Burada kişi başı gelir faktörü devreye giriyor. Norveç’te hamburger dolar bazında Türkiye’dekinden 2.2 kat daha pahalı olabilir ama oradaki kişi başı gelir Türkiye’nin tam 7 katı. Big Mac endeksini hazırlayanlar kişi başı gelir seviyelerine göre bir hesap daha yapıyor. Türkiye bu sıralamada da hamburgeri ucuza yiyenlerden. Ancak bu defa TL’de eksik değerlenme oranı yüzde 46.5 değil 13.4 olarak ortaya çıkıyor. En pahalı hamburger unvanı Norveç’ten Brezilya’ya geçiyor. Bu hesaba göre Brezilya reali yüzde 60’ın üzerinde aşırı değerli. Big Mac endeksini beğenmeyip aynı hesabı Apple’in Ipad’ni esas alarak yapan Mini Mac endeksi de var.
Hamburger, tablet fiyatına bakarak kur tahmini yapmak ne kadar doğru? Ama TL hangi endekse bakarsanız bakın, değerinin altında bir para. Mesela Merkez Bankası’nın Reel Efektif Kur Endeksi de TL’nin aşırı değerli olmaktan çıkıp değersiz konuma geçtiğini gösteriyor. Hamburger fiyatına göre daha anlamlı olan bu endekse göre TL 2003’teki değerinin 15 puan altında. TL’nin bu durumu ticaret savaşının yaşandığı bu dönemde Türkiye’nin şansı olarak görülmeli. TL biraz daha değerli olsa, dış ticaret ve cari işlemler açığı çok daha geniş olabilirdi.