Geçen yıl bugün kaybetmiştik Güngör Uras’ı... Türkiye değerli bir aydınını; medya güçlü bir kalemini; ekonomiye ilgi duyanlar önemli bir bilgi kaynağını; Ayşe Teyze karmaşık ekonomik kavram ve gelişmeleri onun için anlaşılır hale getirerek hayatla bütünleştiren bir değerini, ben ise bana yol gösteren bir ağabeyimi, yakın bir dostumu yitirmiştim...
Aradan geçen zamanda, gerek dünya gerekse Türkiye ekonomisinde Güngör Uras’ın yorumuna, analiz ve önerilerine ihtiyaç duyulacak pek çok gelişme yaşandı.
Yaşanan bu gelişmeler şüphesiz yine pek çok ekonomist, yorumcu ve yazar tarafından değerlendirildi, değerlendiriliyor, ama Güngör Abi’nin kaleminin, kavramları sadeleştiren, basite indirgeyen dilinin eksikliği çok hissedildi.
Pazarcıyla, esnafla...
Güngör Uras analizlerini, öngörülerini akademisyen ve teknokrat geçmişinin etkisiyle mutlaka veriye dayandırırdı. Bunlarla da yetinmez bizzat sokağa, pazara iner gözlem yapar; pazarcıyla, esnafla konuşurdu.
Güngör Uras ve Mahfi
Türkiye piyasaları neredeyse iki aydır kesintisiz bir dalgalanma içinde. Bu ilk değil, daha önce de bu tip dalgalanmalar yaşadık. Gerçi bu biraz uzun sürdü ama öncekiler gibi bu da sonsuz bir dalga değil. İster kriz deyin, ister çalkantı, adı her neyse, bu sürecin sonunda da hareket belirli bir kur ve faiz seviyesinde durulacaktır. Ekonomide ve piyasalarda yeni bir denge oluşacaktır. Öncekilerde olduğu gibi aşırı değer kaybeden TL, hızla yükselen faizler ve ucuzlayan hisse senedi fiyatları nedeniyle yabancı talebi bir noktadan sonra başlayacaktır. Ama bu sürecin temel ekonomik göstergeler üzerinde daha uzun süreli belirgin etkileri de olacaktır.
Enflasyon artıyor
TL’nin değer kaybıyla enflasyonda başlayan hızlı yükselişin nereye kadar süreceğini kestirmek zor. Umduğumuzdan daha uzun sürebilir, çünkü beklentilerdeki ve fiyat davranışlarındaki bozulma beklenenden daha derin oldu. Merkez Bankası’nın yıl sonu için yaptığı yüzde 13.4’lik tahmin iyimser kaldı. Pazartesi günü açıklanacak ağustos rakamlarıyla yıllık enflasyon yüzde 17-18 aralığına yükselebilir. Eylülde de artış sürecek gibi görünüyor. Yüzde 20 seviyesi çok uzak değil. Dolayısıyla, Türkiye “yüksek enflasyon ülkesi”
ABD, Kanada ve Meksika arasındaki serbest ticaret anlaşmasının (NAFTA) değiştirilmesi çalışmaları diğer serbest ticaret anlaşmaları için de örnek olur mu? Mesela Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 1995’te yürürlüğe giren Gümrük Birliği anlaşması da yenilenir mi?
ABD, Trump işbaşına geldiğinden bu yana ısrarla, Kanada ve Meksika ile imzaladığı NAFTA anlaşmasından artık zarar gördüğünü öne sürerek yenilenmesini istiyordu. Ve bu yönde hafta başında önemli bir adım atıldı. Meksika ile NAFTA serbest ticaret anlaşmasının değiştirilmesi için uzlaşmaya vardı. Kanada ile de benzer bir uzlaşmaya varması bekleniyor.
Bu adım diğer ticaret anlaşmaları için örnek olur mu? Mesela 1994 sonunda hayata geçen NAFTA serbest ticaret anlaşmasından bir yıl sonra yürürlüğe giren Türkiye-Avrupa Birliği Gümrük Birliği anlaşması da yenilenir mi?
Türkiye 1995’ten bu yana Avrupa Birliği ile bir “gümrük birliği” içinde. Bu sürede iki tarafın da ticaret hacmi defalarca katlandı. AB bu süre boyunca Türkiye’den aldığından 300 milyar dolar daha fazlasını sattı. Ama Türk sanayii de bu dönemde ciddi bir rekabet gücü kazandı. Fakat aradan geçen 20 yılda anlaşma zamanın gerisinde kaldı; ciddi bir yenilenme ihtiyacı
Dokuz günlük bayram tatili bize, yani Türkiye’ye çok iyi geldi, çünkü piyasalar kapalıydı. Bayram öncesinde pazartesi gerçekleşen yarım günlük işlemleri saymazsak ne borsa, ne de tahvil piyasasında alışveriş olmadı. Halkımız bir hafta süreyle doları, euro’yu, kuru konuşmayı bıraktı. Ama dışarıda hayat tam gaz devam etti. Neler oldu neler...
ABD’DE TRUMP AZLEDİLSİN UMUDU DOĞDU, AMA...
Avukatının ifadesinden sonra dünya “Acaba ABD Başkanı Donald Trump görevden azledilir mi?” diye umutlandı. Hemen sevinmeyin çünkü böyle bir mutlu son zor görünüyor. ABD’de halkın oylarıyla seçilmiş bir başkanın hakkındaki suçlamalar nedeniyle mahkemeye verilmesi Adalet Bakanlığı’na bağlı. Bir anayasal engel olmamasına rağmen bakanlık bugüne kadar hiçbir seçilmiş başkan için herhangi bir dava sürecini başlatmamış. Bu defa farklı olur mu?
Analistler “Üç olasılık var” diyorlar.
1) Trump’ın görev süresi bitinceye kadar herhangi bir dava açılmaz.
2) Savcılar bir iddianame hazırlarlar ama sonrası görev süresinin bitimine kadar bu iddianame bekletilir.
Ustamız Güngör Uras’ı dün uğurladık. Ama bu sayfalarda yer almaya devam edecek. Dün sabah eski yazılarına bakıyordum, birçoğu hiç eskimemişti. Hepsinin ortak özelliği keyif verici bir üslupla yazılmış olmalarıydı. Üstad “Humour türü yazıları seviyorum” diyordu. “Humour yabancı bir kelimedir. Anlamı olayların gülünç yanlarını görme yeteneği, nüktedanlık, şakacılıktır.” Güngör Uras “humour” tarzı yazılarıyla bize ekonomiyi hem öğretti, hem de sevdirdi. Kendisini dar kalıplara, birkaç konuya sıkıştırmadı; serbest bıraktı kalemini. Baktığı her yerde, yaşadığı her anda okuyucuları için bir şeyler aradı.
Uras akademisyendir, profesörlük unvanı vardır. Devlet Planlama Teşkilatı’nın en etkili olduğu zamanda DPT uzmanıdır. İş dünyasının en etkili örgütlerinden birinin genel sekreterliğini yapmıştır. Özel sektörün dev kuruluşlarında yöneticilik görevi üstlenmiştir. Bunların hepsinin o güzel yazılara katkısı olmuştur ama onun asıl ustalığı bakış açısından ve soyutlama yeteneğinden gelir. Bir de tükenmek bilmeyen yazma hevesinden.
Beraber Anadolu’da en az 20 ile gittik. Çoğunda üç kişiydik. O, ben ve Mahfi Eğilmez. Her şehirde mutlaka üretimin yapıldığı bir tesise gitmek isterdi. Bazen büyük
Aydın olmanın ne demek olduğunu öğrettiğin için...
Namus, dürüstlük, zerafet, nezaket ve tevazu kelimelerinin içini doldurduğun için...
Ayşe teyze ve Ali Rıza amcayı tanıştırdığın için...
Sıkıcı ekonomiyi zevkli hale getirip sevdirdiğin için...
Karmaşık olayları basitleştirip anlattığın için...
Ekonominin ve demokrasinin temel ilkelerinden uzaklaşıldığında yaptığın uyarılar için...
Atatürk ve cumhuriyet sevgisini yaşattığın için...
Saf bakir Anadolu çocuğu
Güngör Uras 2011’in ocak ayındaki bir köşe yazısında “Mıçı’nın başına gelen, Ayşe Hanım Teyzem’e ders olsun” demiş. Tipik bir Güngör Uras yazısıydı. Hem okuması keyifli, hem bilgi verici hem de öğretici. Piyasalarda birkaç haftadır yaşanan sert hareketler bana Mıçı’nın hikâyesini hatırlattı.
Türk halkı türkücü Mustafa Aslan’ı Kâhtalı Mıçı olarak tanır. Anadolu’da sevilen bir sanatçıdır. Fakat o dönemde biz Mıçı’yı “Siz gidin, biz gelo” ve “Bağrımda bir ateş yandı” gibi sevilen türkülerinden çok, aldığı kredi nedeniyle konuşmuştuk. Mıçı 2008 yılında 110.000 liralık ihtiyacını karşılamak için bankadan bireysel konut kredisi kullanmış. Krediyi kullandığında 100 Japon Yeni 1.06 liraymış. O kurla aylık 1.300 lira civarında kredi taksiti ile Mıçı’nın yen serüveni başlamış. Ama aradan 3 yıl geçip 100 yen 1.90 lira olunca aylık taksitler de 2.000 liranın üzerine çıkmış. Sonrası bilinen “zede” hikâyesi...
Dövizle borçlanmanın dayanılmaz cazibesi
2011’in ilk günlerinde CNBC-e muhabiri Melis Kobal, Mıçı ile güzel bir söyleşi yapmıştı. Mıçı diyordu ki:
“Japon’dan anlamam. Japon Yeni’ni de hiç görmedim.” O dönemde bu hatayı yapan tek kişi Kâhtalı Mıçı değildi. Binlerce kişi hayatlarında hiç
İş adamları hiç faiz artsın, kamu harcamaları kısılsın isterler mi? Genelde istemezler, çünkü işlerine gelmez. Ama istediler. İş dünyasının iki önemli örgütü TOBB ve TÜSİAD ekonominin önemli bir bölümünü temsil ediyor. İki örgütten bu hafta ortak bir açıklama geldi. Medyada 5 maddelik reçete olarak adlandırılan bu açıklamada, altına birçok iktisatçının hemen imza atacağı beş çağrı yapıldı. Özetle denildi ki:
1) Kurun istikrara kavuşması için daha sıkı bir para politikasına geçilsin. Oysa sıkı para politikası faizlerin daha da artması demek. Daha yüksek faiz ise halihazırda ciddi bir finansman yükü altında olan TOBB ve TÜSİAD üyeleri için daha da yüksek finansman maliyeti demek.
2) Sıkı para politikasını destekleyecek tasarruf tedbirlerini içeren maliye politikası en kısa sürede açıklansın. Bu daha sıkı maliye politikası ve kamu harcamalarının kısılması demektir. Aynı “daha sıkı para politikası”nda olduğu gibi böyle bir adımın atılması durumunda da iki örgütün üyeleri acı çekeceklerdir. Çünkü kamu harcamalarının kısılması kamunun özel sektörden yaptığı mal ve hizmet alımlarını da kapsıyor.
3) Enflasyonun kalıcı düşüşü için güven verici somut bir yol haritası bir an önce hazırlansın.