Geçen yıl bugün kaybetmiştik Güngör Uras’ı... Türkiye değerli bir aydınını; medya güçlü bir kalemini; ekonomiye ilgi duyanlar önemli bir bilgi kaynağını; Ayşe Teyze karmaşık ekonomik kavram ve gelişmeleri onun için anlaşılır hale getirerek hayatla bütünleştiren bir değerini, ben ise bana yol gösteren bir ağabeyimi, yakın bir dostumu yitirmiştim...
Aradan geçen zamanda, gerek dünya gerekse Türkiye ekonomisinde Güngör Uras’ın yorumuna, analiz ve önerilerine ihtiyaç duyulacak pek çok gelişme yaşandı.
Yaşanan bu gelişmeler şüphesiz yine pek çok ekonomist, yorumcu ve yazar tarafından değerlendirildi, değerlendiriliyor, ama Güngör Abi’nin kaleminin, kavramları sadeleştiren, basite indirgeyen dilinin eksikliği çok hissedildi.
Pazarcıyla, esnafla...
Güngör Uras analizlerini, öngörülerini akademisyen ve teknokrat geçmişinin etkisiyle mutlaka veriye dayandırırdı. Bunlarla da yetinmez bizzat sokağa, pazara iner gözlem yapar; pazarcıyla, esnafla konuşurdu.
Güngör Uras ve Mahfi Eğilmez ile birlikte çeşitli toplantılarda konuşmak için Anadolu’da 30’a yakın şehire gittik. Hemen her gittiğimiz şehirde bir fabrika, bir dükkan ya da pazar yerinde Güngör Abi’yi kaybedip, sonra onu çevresini sarmış birçok insanla sıcak bir sohbetin ortasında bulmaya alışmıştık.
Anadolu’da çok seviliyor, saygı duyuluyordu. İşini son derece severek, çoşkuyla ve idealist duygularla yapmanın karşılığıydı bu ilgi ve sevgi. Görüşlerini hangi platformda olursa olsun, yumuşakça ama doğru bildiği şekilde, barışçıl bir üslupla ama her daim gerçeğe bağlı kalarak dile getirirdi.
Bakmak ile görmek!
Güngör Uras bize bakmak ile görmek arasındaki farkı gösterdi. Bizim baktığımız birçok veride o trendi ve yaklaşan tehlikeyi gördü. Okuyucularına bakmak ve görmek arasında bir fark olduğunu hissettirirdi Güngor Abi... Baktığı şeyi değerlendirir, yorumlar ve zihinlerde şekillendirirdi. Sadece ekonomi değil insana dair herşey onun ilgi alanındaydı. “Diğer yarısı” sevgili eşi Nuran ile yaptığı gezilerde tuttuğu notlar ve yaptığı gözlemleri daha sonra yazıya döktüğünde ortaya çıkan lezzetli yazılar hayran bırakırdı bizleri.
Güngör Uras, DPT’nin gücünün zirvesinde olduğu dönemlerde görev yaptı. Özel sektörde üst düzey yöneticilik ve Tüsiad’da genel sekreterlik yaptı. Hiç kullanmasa da profesör ünvanı vardı. İyi bir akademisyendi. Yıllarca köşe yazarlığı ve televizyon yorumculuğu yaptı. Bütün bu mesleki niteliklerine rağmen egosu olmayan, son derece mütevazı bir insandı. Dost meclislerinin renkli siması, sanata, doğaya ve insana değer veren bir kişilikti. Onunla paylaşımlarınızda hissettirdiği şey güven, dostluk, pozitiflik ve içtenlikti.
Sorunlara kafa yorun
Hastalığının son günlerinde dahi yaşama ve çevresine pozitif bakmış, yüzünde her daim varolan yumuşak tebessümü eksik etmemişti. Kendi amansız derdini bir kenara atıp dostlarının sorunlarına kafa yormaya çalışmıştı. Son günlerinde, artık konuşmakta zorlandığı bir anda bana iş hayatımla ilgili vermekte olduğum kritik bir kararın doğruluğunu işaretlerle anlatmaya çalışmıştı.
Charles Bukowski’nin ünlü bir sözü vardır..”Entellektüel basit bir şeyi karmaşık anlatabilen kişidir, sanatçı ise zor olan bir şeyi kolay anlatan.”
Sanırım Güngör Abi’nin kişiliğinin sırrı da buydu; O bir sanatçıydı. Sanatçı ruhlu, zerafet sahibi bir entellektüeldi...
Özlemle, sevgiyle ve saygıyla anıyoruz.