Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde gemi inşa eden denizcilerle teker teker konuşup hepsinin aynı kafada olduğunu görmeseydim, işçi ölümlerinin “radikal” önlemlere ihtiyaç duyulan bir aşamaya geldiğine inanmasaydım, bu yazıyı yazmaya yüreğim yetmeyecekti.
Gemi sanayicilerinin ısrarla, “cahil işçiler- taşeron-komplo” denklemine sıkıştıklarını saptıyorum.
İşçi güvenliğini konuşamaz haldeler; laftan sözden anlamıyorlar.
Aydın olduklarını düşündüklerim bile tersanelerdeki ölümlere “kaza” gözüyle bakıyorlar.
Selah Tersanesi sahibi Erkan Selah’ın, işçisinin cenazesi kalktığı gün, hiçbir şey olmamış gibi, Van gezisini sürdürmesi gemi sanayicilerinin ruh dünyasını ele veriyordu.
Meslektaşlar arasında işçi ölümleri bir mahcubiyete yol açmıyor.
Çünkü onlar olağan bir gün yaşıyorlar.
Nitekim önceki gün Selah’ın bir işçisi daha yaşamını kaybetti.
Bu konuyu sektörden birisiyle konuşuyorum.
Zorlanarak da olsa “savunma cephesinden” kopuyor ve “Bazı işçi ölümleri de saklanıyor” bilgisini veriyor.
Rekabet ediyorlar
Ben gemi sanayicilerinin ölümler karşısındaki soğukkanlılıklarının nedenini buldum.
Bunlar açıkça söylemiyorlar ama tersanecilikte rekabet ettikleri ülke, aynı üretim dalında işçi ölümleri binde 1 olan İngiltere değil; binde 10 olan Çin!
Çin, gemi sanayiinde ilk sırayı alan ülke, Türkiye henüz dördüncü.
Özellikle yüksek tonajlı gemilerin hepsi Çin’de üretiliyor.
Türk tersaneciler son bir yılda 6.5 milyar dolarlık 128 gemi siparişi aldı: Hepsini yurtdışında üretiyorlar.
Çin’de üretenler şakır şakır para kazanıyor. Bunları görenler, “Neden biz Tuzla’da beceremiyoruz” duygusuna kapılıyorlar.
Mehmet Emin Karamehmet, demir fiyatlarının yukarı seyrettiğini görüp Çin’e gemiler sipariş etmiş, henüz kızakta 39 tanesini satmış.
TMSF’ye borçlarını kızaktaki gemiler ödemiş.
Karamehmet’in gemi yap-sat’çılığını ballandıra ballandıra anlatıyorlar.
Gidin o zaman siz de Çin’de üretin.
Yok onlar Tuzla’yı Çin yapacaklar!
Yeri dar geldi
Azgın kapitalizm ile AKP arasında da bir gönül birliği kurmuşlar.
Selah’ın “geri dönmediği” Van gezisini, Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) düzenlemişti.
Özel bir uçakla Van’a giden 200 kadar konuğun arasında denizcilik çoğunluktaydı; kimi tersaneci, kimi armatör.
Havalimanında buluşuyoruz.
AKP eski milletvekili ve Desan Tersaneleri’nin sahibi Cengiz Kaptanoğlu yanıma geliyor; miting meydanındaymış gibi, AKP’nin ne kadar muhteşem bir ekonomi politikası izlediğini anlatıyor.
AKP niye Kaptanoğlu’na bir dönem daha milletvekilliği vermemiş, anlam veremiyorum.
Belki iş güç ağır basmıştır.
Tuzla’daki işçi ölümlerini soruyorum, “Komplo” diyor.
Önceki gün tersanesinde 3’üncü işçisini kaybetti yine “Komplo” diyor.
Bu kez biraz daha ileri gidip adres de veriyor “MİT’lik bir olay” (!)
En sonunda Tuzla’yı Çin’e çeviremeyeceğine ikna olmuş olacak ki; tersaneyi kapatacakmış.
Pendik’te yer istiyordu, belki vermişlerdir. Yeri dar geldi.
Dünyada “güvenlik mühendisliği” diye bir kriterin varlığından haberleri yok. Zannediyorlar ki, tabutları “cahil işçi ve taşeron” kılıfına sokabilecekler.
Tuzla Tersaneler Bölgesi’ne yaşamını yitiren işçilerin anısına, “vahşi kapitalizm” heykeli diksinler.
Olanları anlatır.