Jak Kamhi
Uzun zamandır olmadığı kadar sıcak ve dostane bir sohbet ortamı davete damgasını vurunca, diplomatik üslup arka plana itiliyor...
Şili’nin İstanbul Fahri Konsolosu Haluk Sanver’in ev daveti üzerine; kırmızı zemin üzerine serilen “beyaz iş” keten örtünün üzerinde yenilen yemeğin öznesinin Türkiye olacağı muhakkak.
2004 yılından bu yana Türkiye’ye 4’üncü kez gelen Şili eski Cumhurbaşkanı Ricardo Lagos, 1983-1986 dönemi Dışişleri Bakanı ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Erkut Yücaoğlu’nun kayınpederi Vahit Halefoğlu, emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç ve Balyoz davasından tutuklu, İstanbul bağımsız milletvekili adayı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan ile Süzer Holding İcra Kurulu Başkan Yardımcısı ve Kosta Rika Cumhuriyeti İstanbul Fahri Konsolosu Serhan Süzer ile aile dostlarının sıralandığı uzun yemek masasındaki sohbette, tünelin ucunda beliren Türkiye-İsrail yakınlaşmasının ışığını görüyorum.
Netanyahu’nun “tarihi çıkışının” artçısı
Türkiye-Amerika-İsrail diplomasisinin kilit ismi işadamı Jak Kamhi’den; ABD Başkanı Barack Obama’nın İsrail’e yaptığı “1967 sınırlarına çekilin” çağrısı üzerine, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyanu’nun dün ABD Kongresi Genel Kurulu’nda “tarihi çıkış” olarak ifade edilen konuşmasının artçısı kabul edebileceğim sözler duyuyorum.
Kamhi “Dışişleri personeli sayılırız, o nedenle her şeyi sizinle paylaşamam” kaydını düşmekle birlikte, yazımını sürdürdüğü ve yabancı dillerde de yayımlanması planlanan, “Hayatım” kitabının henüz kamuoyuna yansımayan sayfalarını aralıyoruz...
Kitabın otobiyografiden öte bir “dönem kitabı” olacağına dair izlenim ediniyorum. O nedenle de iş dünyasının patronlar katında bu tarzda yazılmış, bana göre en başarılı örnek olan rahmetli Nejat Eczacıbaşı’nın iki bölüm halinde basılan “İzlenimler” kitabını hatırlatıyorum.
Kamhi’nin anıları canlanıyor...
Ben de amcamı kaybettim
Kamhi, DEİK tarihçesinde anlattığı “Nejat Bey ile beraber, ABD’den Türkiye’mize mümkün olduğu kadar senatör ve Kongre üyesi davet etmeye karar vermiştik. Bu davetlerden birinde Senatör Bob Dole de vardı. Nejat Bey onun onuruna evinde yemek vermişti. 1989’du, Dole Ermeni soykırımının tanınması için ABD Senatosu’na teklif verdi” cümlelerini yineleyerek, oylamanın 51’e 49 olarak Türkiye lehine sonuçlanmasındaki rollerini vurguluyor.
Aynı günlerde Türk Dışişleri’nin görevlendirmesiyle Eczacıbaşı, Rahmi Koç ve Feyyaz Berker’in de içinde bulunduğu bir heyetle Washington’a yaptıkları ziyaret, Kamhi’nin “diplomaside sonuç alma” becerisinin bir göstergesi olarak kabul edilir.
Kamhi’nin “diplomatik başarı” sicili, 1974 Kıbrıs ambargosunun kaldırılması için yapılan Washington temaslarına kadar gider.
Kamhi’nin 1915 Ermeni sürgünü sırasında yaşanan kanlı tarihe bakışını “Yalnız Ermeniler ölmedi, Türkler de yaşamını yitirdi. Rusların oyunu vardı...” sözleri özetliyor.
Ya Türkiye’de azınlıklara uygulanan varlık vergisi çilesi... 6-7 Eylül 1955 olayları...
Kamhi’den, “Türkiye Cumhuriyeti’ne hiçbir kırgınlığınız yok mu?” soruma, “O olaylarda amcamı kaybettim... Biz Lozan’da azınlık olmayı reddettik. 500 yıldır bu topraklarda yaşıyoruz” yanıtını alıyorum.
“Hayatım” kitabı, barışı bekliyor
Kitaba geri dönüyorum; not düştüğü gün yüzü görmemiş bilgileri almaya çalışıyorum. “Remzi Kitapevi ile gizlilik anlaşması yaptım. Yayımlanmadan kimse yazılanları öğrenemeyecek” diyen Kamhi, yayın tarihi hakkında bilgi veriyor: En geç 2013...
Verdiği tarih, en azından anı yansıtma gayreti içinde olan bir gazeteci için oldukça geç!
2013 tarihinin gerekçesi şu cümlede saklı:
“Türkiye-İsrail ilişkilerinin mutlu sonu ile kitabımı bitirmek istiyorum.”
Kamhi hemen yakın dönemden bir sayfa açıyor: “One Minute olayına ben neden oldum!”
2009 yılına damgasını vuran, Dünya Ekonomik Forumu kapsamında Davos’ta düzenlenen “Gazze Ortadoğu’da Barış Modeli” panelinde, Başbakan Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’in buluşmasına aracılık ettiğini söylüyor.
Hatta sözlerine İsrail tarafına, “Endişe etmeyin, ters bir durumla karşılaşmayacaksınız” güvencesi verdiğini de ekliyor.
İsrail gazetesi Haaretz, olası “Erdoğan ve Peres yakınlaşmasını” haberleştirince, beklenen “yumuşama” yerini sertliğe bırakıyor ve Erdoğan’ın malum çıkışı ile İsrail-Filistin gemisini barış limanına bağlayacak ipler bir kez daha kopuyor.
Kamhi bu anıyı anarken, yüzüne bir gülümseme konuyor; “Seçimden sonra İsrail’e gideceğim, umut ediyorum ki güzel gelişmeler olacak” diyor.
Bundan sonra sorduğum sorulara aldığım yanıtlar daha da kritik.
Bu geziyi Türk Dışişleri’nin talimatı ile mi yapıyorsunuz?
“Ben bu soruya ‘Kendim gidiyorum’ yanıtını veririm.”
Taraflardan bir onay aldınız mı?
“Gereken sinyalleri aldım...”
“Koç, buzdolabını benden görüp, Arçelik’i kurdu”
Profilo Holding’in kurucusu Kamhi’nin 60 yıllık iş yaşamına da bir pencere açıyorum.
Bir dönem DYP’de siyaset yapan oğlu Jefi Kamhi’nin kurduğu Yalıkavak Marina, İstanbul’da satın aldığı HCBS’nin eski binasının yerine “The Edition Hotel”i açan Azerbaycan kökenli Palmali Holding’in sahibi Mübariz Mansimov’e geçti. Profilo Elektronik Ev Aletleri fabrikası, Bosch grubuna satıldı.
Kamhi, “Bodrum-Yalıkavak’ta ve İstanbul’da inşaat projelerimiz” var diyerek, yeni iş alanını “müteahhitlik” olarak tarif ediyor.
Kamhi, “Profilo adı, profil doğramadan geliyor. Karşımızda Moderno diye bir mağaza açılınca, biz de Profilo adını uydurduk, herkes bizi İtalyan firması sandı. Asıl işimiz inşaatçılık. Buzdolabı işine de bu sayede girmiştik. Bize bir gün bir fındık ihracatçısı geldi; elinde 500 buzdolabı motoru vardı ‘Madem profil yapıyorsunuz, bunun içine motor koyup buzdolabı da üretebilirsiniz’ dedi. Taktık, oldu... Rahmetli Vehbi Koç bize yaptığı bir ziyarette buzdolaplarını görüp, Arçelik’i kurdu” diyor.