Kalkınma Ajansı Yasası’nın 22 Kasım 2008’de yeniden yürürlüğe girmesinden yaklaşık 20 gün sonra, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın seçimleri yapıldı.
İstanbul Kalkınma Ajansı’nın 5 doğal üyesinden Vali Muammer Güler Yönetim Kurulu Başkanı, Belediye Başkanı Kadir Topbaş Başkan Yardımcısı ve üye olarak İl Genel Meclisi Başkanı Hasan Büyükdede, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük, İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş belirlendi.
25 Kasım günü de valiliğin belirlediği 97 sivil toplum kuruluşu, yerel örgüt ve il özel idare birimleri DTP tarafından onaylandı.
Ajans yönetim kurulunun 3 üyesi, bu 97 kuruluşun temsilcisinin oluşturduğu “Kalkınma Kurulu“ tarafından oylandı.
Seçim öncesi MÜSİAD, TUSKON ve TİM yönetim kuruluna girmek için aday olduklarını valiye bildirdiler.
Vali lüzum gördüğü yerlerle bu konuyu istişare etti.
Seçim günü de TÜSİAD ve YASED adaylarını açıkladı. Yapılan oylama sonucu TÜSİAD adayı Ceren Aydın 16 oyla, YASED adayı Mustafa Alper ise 14 oyla seçimi kaybetti.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi 56, MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan 51, TUSKON Başkanı Fuat Özbekli 41 oy aldı ve yönetim kuruluna girdiler.
97 kuruluş nasıl seçildi?
Seçimlere ilk itiraz, Türkiye Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Celal Beysel’den geldi. Çünkü iş dünyasının çatı örgütlerinden TÜRKONFED, 97 sivil toplum kuruluşu içinde yer bile almıyordu.
Davet edilen iş örgütlerinin çoğunun da TUSKON üyesi olması gözden kaçmadı.
Örneğin İş Hayatı Dayanışma Derneği veya İSTOÇ vardı, Tekstilkent yoktu gibi...
TÜSİAD’ın da bağlı olduğu TÜRKONFED’in Kalkınma Kurulu’na davet edilmemesini Beysel “Kalkınma ajanslarına çok emek verdik. Bugün (dün) Bakan Nazım Ekrem’e de kaygılarımızı ilettim. Ajansların kuruluş yapılarından kaynaklanan bir problem olduğunu düşünüyorum” diye açıklıyor.
İyi niyetli ve beklenti ifade eden sözcükler.
“Kalkınma Kurulu“ başkanlığına ise toplantıda bulunmayan Türkiye Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri Osman Akyüz’ün seçilmesi, “TÜSİAD Başkanı memurunu gönderdi, kendisi gelseydi bizden fazla oy alırdı“ diyenlere, yanıtlaması zor bir durum yarattı.
Vali Güler tarafından, sürpriz biçimde adaylığı önerilen İKV eski Başkanı ve Vehbi Koç’un kurduğu Türkiye Eğitim Vakfı’nın (TEV) yönetim kurulu üyesi Davut Ökütçü ise 39 oyla Kalkınma Kurulu Başkan Vekili seçildi.
Yerli finansörleri unuttular
Devlet Bakanı Nazım Ekren, İstanbul’u dünyanın “finans merkezi” olmaya aday kent olarak gösterirken, yerli “finansörlerin“ iradesinin kentin projelerine yansıtılmaması gayreti (!) bu seçimin en dikkat çeken yanı.
Ziraat Bankası’ndan, Akbank’a kadar tüm bankalarının üye olduğu Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince değil de, faizsiz bankacılık yapan kuruluşların kurduğu “T. Katılım Bankaları Birliği” temsilcisi Akyüz’ün başkanlığı; Durmuş Yılmaz’ın atandığı Merkez Bankası başkanlık sürecini anımsatıyor.
O dönemde yapılamayan şimdi yapılıyor ve faizsiz bankacılık kurumlarının başındaki bir yönetici “merkezi“ bir idarenini başına geliyor.
Türkiye’nin en büyük istihdam, üretim, yatırım ve satış rakamlarını temsil eden TÜSİAD’ın yerine, ideojik olarak palazlanan MÜSİAD ve TUSKON’un konması, bugüne kadar ölçeklerin konuşulduğu “ekonomi dünyasında“, farklı bir “kriter“ edinme biçimini gösteriyor.
Seçilen üç sivil toplum kuruluşu arasında Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) yer alması hiç sürpriz değil. Ne de olsa ihracatı temsil eden tek kuruluş.
250 milyon YTL’lik kaynak
Şunu soruyorum: Kalkınma Ajansları’nın yönetiminin yüzde 75 ile kamudan oluşması, yönetimin ve alınan kararların iktidar ile özdeşleşmesi sonucunu doğurmaz mı?
2006 yılında Kalkınma Ajansı Yasası’nı hazırlayan ekibin başında bulunan DTP’den sorumlu dönemin Devlet Bakanı Abdüllatif Şener yanıtlıyor:
“Kalkınma Ajansları’nın mantığı bu görünen durum değil, asıl amaç yönetimi paylaşmak. Ajansların ruhunda, kurumlar ve bireyler arası kaynaşma ve rekabet ortamının sağlanması var. Ajansların temel mantığı; bir taraftan bürokrasi, diğer taraftan seçimle göreve gelmiş birimler ile sivil toplum kuruluşlarının birlikteliğini sağlayan bir yönetişim biçimi kurmaktır. Aksi halde olmaz.
Kalkınma Ajansları Kanunu’nu çıkardığımızda “Bölge Kalkınma İdareleri” ifadesi vardı, “Bölge” federasyonu çağrıştırıyor diye itirazlar gelmişti. Bana göre böyle bir sorun yoktu. Aslında Kalkınma Ajansı’nın başkanının “vali” de olmaması gerekirdi. Sivil yapı sağlanmalıydı, tasarının takılmadan yasalaşması, yasaya valilerin başkanlığının konulması ile mümkün oldu.”
İstanbul Kalkınma Ajansı’nın elinde gelir vergisinin binde 5’i, il ve bölgedeki sanayi ve ticaret odaları gelirlerinin yüzde 1’i gibi fonlar toplanacak. Bunların yaklaşık olarak değerinin 250 milyon YTL olması bekleniyor.
Katılımcılık ve yönetişim üzerine biraz daha fazla mesai harcamak gerekecek.