Zeytinyağı ihracatının 2007-2008 döneminde yüzde 60’lara varan oranda şok düşüş yaşandığını yazdım. Tariş ve Marmarabirlik gibi sektörün iki önemli kurumuna dikkat çektim; bugün Tariş’i anlatacağım.
Masamda, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Temsilcisi, Denetim Kurulu Üyesi Hasan İlter’in 1 Kasım 2006-30 Eylül 2007 iş yılını kapsayan, “Denetim Kurulu Faaliyet Raporu“ duruyor.
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’nin 22 Nisan 2008 tarihinde yapılan olağan mali genel kurulunda, ortaklarına dağıtılmak üzere hazırlanan bu rapor, kurumun, borçlarını karşılayamayacak duruma düştüğünün altını çiziyor.
Çıkarlar mı çatışıyor?
İlter, raporunda, Tariş’in anılan dönemde 25.6 milyon YTL zarar ettiğini ve 87.4 milyon YTL kredi borcunun olduğunu yazıyor.
Rapor ihracatçılar ile üreticilerin arasına adeta bir beton duvar örüyor. İhracatçı fiyatın ucuzlaması için, ihraç kaydıyla zeytinyağı ithalatının serbest bırakılmasını istiyor.
Üreticiler ise ülke içinde ihracata da, iç tüketime de yetecek kadar ürün olduğu gerekçesiyle “dahilde işleme kaydıyla ithalat“ adı verilen bu talebe karşı çıkıyor.
Zeytinyağındaki “ikili durum“ asıl hastalıklarla mücadeleyi öteliyor.
Tariş, “İlter’in raporu doğruları yansıtmıyor“ demekle yetiniyor.
Sanayi Bakanlığı Teşkilatlandırma Genel Müdür Yardımcısı da olan İlter’in görev süresi bitti, yerine yeni bir müfettiş atandı.
Tariş bir umutla, yeni müfettişin raporunu bekliyor.
Borç ödenemedi
Rapordan bazı bölümler aktarmak istiyorum:
“Yeniden Yapılandırma Kurulu“nun 10 Kasım 2005 tarihinde birliğe kullandırdığı 65 milyon YTL kredi ve faizi ödenmedi.
Özel bankalardan önceki dönemden kullanılan kredilere ek olarak, bu dönemde de 20.2 milyon YTL kredi kullanıldı ve bankalara dönem sonu itibariyle 3.3 milyon YTL bakiye borcu oldu. Kedi borçlarının toplamı 87.4 milyon YTL’ye ulaştı. Birliğin yıllık cirosu, 8.2 milyon YTL’lik borç tutarından daha az. Dolayısıyla, likidite sıkıntısı yüksek seviyede devam ediyor.”
İlter bu bölüme ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Geçen ‘iş yılı’ dönem raporumda belirtmiş olduğum gibi, bu dönemde de ‘birliğin’ mevcut borçlarını ödeme kabiliyeti görülmüyor, diğer yandan, dönem zararı 25.6 milyon YTL’ye ulaşıyor.”
Basiretsiz tüccar
İlter zararın nedenlerini de irdeliyor:
“Dış satışlarda ortalama fiyat 4.21 ile 5.46 YTL/kg. İç satışlarda ise 6.24 YTL/kg. Geçen dönem seçim yılı olması nedeniyle devreden ürünün ortalama fiyatının gerçekçi olmadığı yönünde uyarıya rağmen, bilançoda ortalama fiyat yaklaşık 7 YTL olarak gösterildi. Ancak bu fiyatlara bugün bile ulaşılamadı.
Bu durumun ürün stok değerlerinin piyasa gerçeklerine uygunluk göstermediği, gerçekçi stok değerlerinin oluşturulmasında basiretli bir tüccar gibi davranılmadığı tespit edildi.”
Raporun özkaynaklarla ilgili bölümünde ise şu saptamalara yer veriliyor:
“Aktiflerde yer alan 100.5 milyon YTL varlığın yarısı, pasiflerde olan 94.019 YTL borcu karşılamıyor. Birlik varlığı karşılıksız kalıyor. Yönetim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na durumu bildirerek genel kurulu derhal olağanüstü toplantıya çağırmalı. Son yılın bilançosunda ‘birlik’ varlığının yarısı karşılıksız kalırsa, yönetim kurulu derhal genel kurulu toplantıya çağırarak durumu ortaklara arz eder.
Özkaynaklar eksi 11.5 milyon YTL’ye indiğine göre de, birlik ortaklarından 18.2 milyon YTL ek ödenek talebinde bulunmalı.”
Yasa hazırlanıyor
Tanıtım ve pazarlama çalışmalarını da eleştiren bu rapora rağmen, ortaklar genel kurulda mali yılı onayladı; manalı değil mi?
Burada kooperatif ortaklarının Tariş Zeytin ve Zeytinyağı’nın zarar ve borcuna ikna olması, ihracatçı ile üretici arasında yaşanan gerilimi de ortaya koyuyor.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, 17 üretici birliğin yeniden yapılandırılmasını sağlamak için yeni bir yasa hazırlığında. Bu yolla birliklerin yasal denetimine ağırlık verilecek.
Yasal zemini oluşturmak için 2000 yılında 250 milyon YTL kaynakla birlikleri yeniden yapılandırma sürecine giren devlet, fatura 900 milyon YTL’ye dayanana kadar bekledi.
Fatura “birlikler”e çıkacak. Fiskobirlik örneğinde olduğu gibi.
Tarım politikası kooperatifçiliğin gelişmesi, üreticinin korunması ve sürdürülebilir rekabet ortamının sağlanmasına uygun bir ekonomik model içermiyor!