Bundan 32 yıl önce Bangladeş’te çaresizlere “kefilsiz, icrasız“ kredi dağıtarak “Grameen Bank“ı kuran Prof. Muhammed Yunus’un 2006 yılında “Nobel Barış Ödülü“nü almasının Türkiye’deki yankısı, dünya yoksullarının beşte dördünün yaşadığı Asya’dan az olmamıştı.
Çünkü Prof. Yunus ile Türkiye 2003 yılında, dönemin AKP milletvekili Prof. Aziz Akgül’ün liderliğinde, Diyarbakır’da Türkiye Grameen Mikrokredi Programı’nı (TGMP) başlamıştı.
Bugün TGMP 27 ilde, 10 binin üzerinde kadına ulaştı ve kullandırdığı mikrokredi tutarı 19 milyon YTL’yi aştı.
Hükümetin yoksullukla mücadeleyi “yardım“ ve “mikrokredi“ olarak görmesi akademik çevreler tarafından eleştirilse de bu alanda ödüller geliyor.
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi ile Dexia işbirliğinde dağıtılan “2008 Bölgeler Ödülü“ Almanya, Polonya, Sırbistan ve İngiltere’deki projelerle birlikte “Kahramanmaraş Mikrokredi Projesi“ne verildi.
Yunus: Hazır olmalıyız
Geçtiğimiz cuma günü Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır’ın organizasyonu ile “II. Uluslararası Mikrokredi Vasıtasıyla Yoksulluğun Azaltılması Konferansı“ düzenlendi.
Konferansa video konuşmasıyla katılan Grameen Bank Başkanı Prof. Yunus, Norveç’te 16. yılına giren bankanın mayıs ayında da New York eyaletinin 5 kentinden biri olan Queens’de şube açtığını söylüyor.
Çok kültürlü bir yerleşim olan Queens’deki projeden 370 kadın yararlanıyor. New York, ortalama kişi başına 200 dolar krediyle yoksulluktan kurtulmaya çalışıyor!
Yunus, “Küresel kriz nedeniyle işlerin kaybedenleri zor günler bekliyor. Bizim çalışma yaptığımız bölgelerde daha hafif geçiyor. Büyük problemler gerçekleşmeden orada hazır olmak gerekiyor. Ülkeler kendi ekonomilerini yaratmalılar, tıpkı insanlar gibi“ diyor.
75 ülkede, 7.6 milyon kadının Grameen’den kredi kullandığını söyleyen bankanın yöneticilerinden Prof. H.İ. Latifee, “En zengine değil en fakire, erkeğe değil kadına Grameen’in kapısı sonuna kadar açık“ vurgusunu yapıyor.
Cami terliğiyle okula
Mikrokredinin kürsüsü, “yoksulluk damgası”nı aşmak isteyen kadınlara açık.
Kahramanmaraş’taki konferansta Hatice Bekret onlardan biriydi ve şunu söyledi:
“Akan damımı onardım, cami terliğiyle okula giden bir çocuğa ayakkabı bile aldım.”
Cami terliğiyle okula giden çocuk!
Bekret konuşmasını bitirip yanıma geldiğinde içindeki sözcükleri tüketememiş, kulağıma anlatmaya devam ediyor:
“Artık başımız dik. Herkes ismini yazmayı öğrendi.”
Mikrokredi gaddarlık mı?
Hafta sonu Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Enstitüsü’nün düzenlediği “Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları: Eşitsizler, Mücadeleler, Kazanımlar“ başlıklı konferansa katılan Prof. Ayşe Buğra ise şunu söylüyordu:
“Mikrokredi çok gaddar bir uygulama. Girişimcilik kıt bir semaye, yoksulların başarabileceği bir iş değil. Onları borçlandırıp sonra da ‘ödeyemediniz’ diye başarısız ilan etme riski fazla.”
Türkiye İsraf Vakfı (TİSVA) Başkanı Prof. Akgül, “Yoksulun para ilişkisi zayıf. O nedenle tasarruf programımız da bulunuyor“ diyor.
Grameen’de kredilerin geri dönüş oranı yüzde 97 civarında.
Ancak hükümetin yoksullara Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü aracılığıyla 55 bin 750 aileye dağıttığı (kişi başına 15 bin YTL) kredinin geri dönme oranı yüzde 80’lere kadar geriliyor.
“Küresel krizin derinleştireceği yoksulluk, hükümetlerin ekonomi programlarına nasıl girmeli?” sorusuna yanıt aramanın tam zamanı.