Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ağır ve tehlikeli işlerde çalışan işçilerin başına gelen iş kazaları sonrasında kamuoyuna “Olur böyle vakalar” mesajı veren sorumlularda suçtan arınma refleksi hâkim oluyor.
Balıkesir’de Şentaş şirketine ait kömür madeninde meydana gelen grizu patlaması sonucunda, 17 işçinin yaşamını yitirdiği iş kazası da aynı cümlelerle geçiştirilmeye çalışılıyor.
DİSK Başkanı Süleyman Çelebi’nin yaptığı “Türkiye’de gerçekleşen maden kazalarında binlerce işçi hayatını kaybetmiş, bir o kadarı da yaralanmıştır. İşçi sınıfının yalnızca Zonguldak’ta verdiği ölü sayısı 3500’ün üzerindedir. Bunun nedeni, çalışanların insanca çalışma koşullarından yoksun bırakılması ve aşırı kâr hırsıdır!” açıklamasına itibar ediyorum.

Afganistan’daki işçi korunuyor
Balıkesir’deki facia haberini ilk duyduğumda gözümün önünde belirlenen fotoğrafı size anlatayım.
Afganistan çöllerinde kurulan, NATO’ya bağlı Kandahar Hava Üssü-KAF’tayım.
Savaşın en yoğun yaşandığı Güney Afganistan sınırına yakın bir bölgede yapılandırılan üstten, asker ve mühimmat taşıyan uçakların biri iniyor, öbürü kalkıyor.
Savaşın tozunu yuttuğumuz KAF’ta hastane, cami, hava gözetleme kulesi gibi yapılar kuran Yenigün İnşaat’ın şantiyelerinde çalışan Hintli, Filipinli gibi Afganistanlı işçiler de; üzerlerinde fosforlu yelekler, başlarında kasklar, gözlerinde koruyucu gözlüklerle çalışıyorlar.
Belki de üstten ayrılıp evine giderken “sivil ölü“ istatistiklerinde yalnızca bir “rakam“ olarak yer alacak Afgan işçisinin iş güvenliği, savaşın ortasında bile sıkı sıkıya denetlenirken; riskleri ölçülebilen ağır ve tehlikeli işlerde çalışan işçilerimize nasıl da vurdumduymaz bir ölüm gelip saplanabiliyor!

Hazır giyim kurtuldu!
İşçi güvenliği ve sağlığı alanında ne kadar yüzeysel kalındığını gösterir bir başka örnek...
AB’ye uyum yasalarını sanayiye uyarlayan düzenlemeyle, “tekstil“ ve “hazır giyim“ sektöründe çalışanları “ağır ve tehlikeli işler” kapsamına alan bir yönetmelik hazırlandı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’e derdini anlatabilen TGSD’nin girişimiyle “hazır giyim” ağır işler kapsamından çıkarılıyor, tekstilde kavga sürüyor.
Çalışma yaşamında kadınlara pozitif ayrımcılık yapılmasını öngören bir düzenleme de yapılıyor ve böylelikle istihdamda kadın çalışan oranının AB standartlarına yaklaşması hedefleniyor.
İyi, güzel de, engelli ve yaşlı bakımı, kreş gibi kadının eteğine yapışan sorumluluklar konusunda ne yapılıyor?
Tehlikeli ve ağır işler kapsamı genişletilirken, işçi eğitimi ve iş sağlığı-güvenliği altyapısı sağlanabiliyor mu?
Yaşama bu kadar yabancı bir AB’ye uyum anlayışı; ancak bizim gibi demokrasisi gelişmemiş, yatıp kalkıp darbe gündemi oluşturan ülkelerde olabilir.