Kuzey Irak’a tanıştığım bir işadamı, “İstanbul’a geldim, anlatacaklarım var“ diyordu. Buluştuk, ilk sözleri:
“Bize uygulanan zulümdür, zorbalıktır. Müteahhitlerin hakedişlerinin son diliminin verilmediğini duyuyoruz. Devletten parasını alamayan müteahhit piyasaya borçlanıyor. Borçluları üzerine gidiyor. Adamı hapse atıyorlar, mallarına el koyuyorlar. Bunlar paraya vahşice saldırıyorlar. Süleymaniye’de içeriye girmemiş Türk işadamı kalmadı. Size bu durumda en az 30 tane mağdur adı verebilirim.”
Yolsuzluk faturası
Hukuk yolları açık değil mi diye soruyorum, “Mahkemede elini Kuran-ı Kerim’e basmadı diye bir Türk işadamı 4 gün gözatında kaldı“ örneğini veriyor. Adını da söylüyor. Kuzey Irak’ta halen yatırımı devam ettiği için adını yazmıyorum.
19 Amerikan, 9 İran şirketinin veya 12 milyar dolarlık ihale alan Güney Kore’den, konsolosluk açan Fransa’dan ve Lübnan’dan gelen girişimcinin başına da bu işler geliyor mu? Bu soruyu Erbil’de Hewler gazetesinin sahibi Rebwar Kerim Veli’ye soruyorum, “Kuzey Irak’ta konsolosluk açanların sorunu olmuyor” diyor.
Rebwar, Süleymaniye’deki gelişmeleri “Erbil ve Süleymaniye iki ayrı Maliye Bakanlığı ile yönetiliyor. 6 milyar dolarlık bütçenin yüzde 48’i Süleymaniye’de. Süleymaniye geçen yıl 320 milyon dolar açık verdi. Bu açığı Erbil kapattı. Yolsuzluk yapılmıştı. Buraya 1-2 milyon doları olmayan küçük müteahhitler geliyor. Çalışanların parasını bile ödeyemiyorlar” sözleriyle anlatıyor.
Lübnanlı işadamları da Türkiye’den gidenlerle aynı kaderi paylaşıyor.
Gücü olana dokunmuyor
Buluştuğumuzda olup bitenleri anlatan işadamı, Kuzey Irak’ta 30-40 milyon dolarlık ihale aldı. Hatırlı ilişkileri olmasına rağmen işyeri, “ortağı“ tarafından işgal edilmiş.
Süleymaniye’de en büyük yatırımı Bilkent Holding yapıyor. 360 bin metrekare alanda üniversite inşa ediyor. 15 milyon dolarının henüz ödenmediğini duyuyorum. Bilkent Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Atalar “Sorun yok, devam ediyoruz“ diyor.
Erbil’de ihale alan Taş Yapı’nın sahibi Emrullah Turanlı’nın “İnşaat maliyetleri 3 kat arttı. Yüzde 40 zarar ettik. İşi bitirip dönmeye bakıyorum“ sözleri, “zorbalığın“ ekonomik sürecini anlatıyor.
Söylemez kurtarıyor!
İflas ettiğini açıklayan gazeteci/müteahhit İlnur Çevik’in işlerini Susurluk soruşturması sırasında imha gücü yüksek silahlarla yakalanan Dr. Mehmet ve Faysal Söylemez’in toparlamaya çalıştığını duyuyorum. Süleymaniye’den vatandaşlık alan Söylemez kardeşler, Kuzey Irak’ta ismi Amerikan güvenlik şirketine benzeyen Black Hawk Construction Corp.’u (Kara Şahin İnşaat Şirketi) kurdular.
Çevik’in batışını,”Metrekaresi 260 dolara konut işi aldı. Maliyet yükselince ödemeleri 350 dolara çıkardılar. 16 milyon dolarlık alacağının 9 milyon dolarını verdiler. Yine de beceremedi” diye yorumluyorlar.
Olayı özetliyor işadamı:
“Kepçe kiralamışsın, 10 bin dolar borcun var. Ödeyemiyorsun. Adamlarda ‘icraya verdim, avukatım gidecek’ diye bir durum yok. Asayişi tanıyordur, müteahhidi içeri aldırır.”
İddiaları soruştururken, Elazığlı bir işadamının hikâyesine ulaşıyorum.
Ankara’da 1995’te Tüzün Yapı şirketini kuran, önemli yatırımlara imza atan makine mühendisi Necdet Tüzün, 2006 yılında Süleymaniye’ye gitti.
“Dolandırıcılıktan“ 4 yıl ceza alan Tüzün, temmuz ayından beri mahkûm!
YARIN: Tüzün’ün trajik hikâyesi