Cumhuriyetin öğretmeni Hasan Âli Yücel aklıma geldi, Garanti Bankası’nın “Öğretmen Akademisi Vakfı”nı kuracağını okuyunca.
Öğretmenlik görevinden sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışmaya başlayan Yücel, Atatürk ile üç ay süren Anadolu gezisinin ardından, ülkede bir eğitim seferberliği başlamıştı.
1936 yılında “Eğitim Kursları”, 1937-1938-1939 yıllarında da deneme amaçlı birer “Köy Okulu” açılmıştı.
Bu proje Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı sırasında, 1940 yılında “Köy Enstitüleri” halini almıştı.
Öğretmen ve sağlık elemanı yetiştiren bu enstitüler, gericilerin talepleri doğrultusunda 1954 yılında kapatıldı.
Nitelikli toplumu hedefleyen temel eğitim kurumlarından biri olan bu “Köy Enstitüleri”nin kapatılmasıyla cehaletin marifet sayılması aynı dönemlere denk geldi.
Yarım asırdır, bu döngüyü kırmaya uğraşıyoruz.
Şerif Mardin’in ifadesiyle, “Öğretmenler imamlara yenildi” mi?” yoksa Nilüfer Göle’nin saptaması gibi “İmamın kızı öğretmen olmak istiyor” mu? Tartışıyoruz.
Öğretmenin evine girecek
Gayretlerle sürdürülen tüm eğitim kampanyalarının hedefi 21. yüzyılda “okuryazar” oranını AB ortalamasına çıkartmak!
Kızlar okula gitmiyor, anneler isimlerini bile yazamadan bu dünyadan göçüp gidiyor. Babalar asker ocağında tanışıyor a-b-c ileÖ Hâlâ ve hâlâÖ.
Şüphesiz okullaşma ve eğitimin erişebilir olması, “bilgi toplumu”nun çimentosu.
Ancak bu eğitimi verecek “kadro” nasıl oluşacak?
Garanti işte bu sorulardan yolu çıkıyor ve yalnızca “kampanya” diyemeyeceğimiz kadar uzun soluklu bir yatırıma elini uzatıyor.
Öğretmenlerin ev ortamlarının iyileştirilmesinden eğitim araç ve gereçlerine kadar her türlü desteğin verileceği geniş kapsamlı bir yapılanmanın temeli atılıyor.
Burada ilgimi çeken bir başka boyut da, Garanti Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk “geleneksel” yaklaşımın dışına çıkıyor, vakfa adını vermiyor.
Vakıf yapılan “hayır” işinin sürekliliğini anlatır, ömür biçilmez ve o nedenledir ki, insanlar ölümsüz eser bırakmak istediklerinde birer “vakıf” kurarlar.
Her yerde böyledir.
Dünyanın en zengin adamları (net olarak) Bill Gates de olsa, Warren Buffet da olsa böyle yapıyor; kurdukları toplumsal sorumluluk vakıflarına, isimlerini veriyorlar.
Ayrıca Türkiye’de ikinci kuşak girişimciler arasında Şahenk’in dışında vakıf kuran başka birini de hatırlamıyorum.
İlk proje: 100 bin öğretmen
“Toplumsal dönüşüm sürecinin önemli mimarlarından” biri olarak anılan Yücel‘in “Enstitüleri” ile Şahenk‘in “Akademisi” arasındaki ortak payda, “Atatürk’ün çizdiği vizyon” vurgusunda ortaya çıkıyor.
Bilgi çağı insanı yetiştirme hedefi: Düşünen... Sorgulayan... Yorumlayan...
Kurulacak vakfın ilk çalışması, 100 bin öğretmenin eğitimini amaçlayan “Öğrenmenin Sınırı Yok” projesi oluyor.
İlk etapta 2013 yılına kadar sürecek ve 15 milyon YTL kaynak ayrılan bu protokolü, Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik ile imzalayan Şahenk, geçtiğimiz günlerde yapılan törende Atatürk’ün üç önemli konuşmasını aktarıyor.
1921’de Maarif Kongresi açılışı:
“Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetinizin ve fedakârlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır.”
1924 Samsun’da öğretmenlere:
“Eğitimdir ki, bir ulusu ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatır; ya da bir ulusu köleliğe, yoksulluğa düşürür.”
1923 İzmir İktisat Kongresi açılışından:
“Ekonomi her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insanın varlığı için ne gerekiyorsa bunların hepsi demektir. Bu durumda çocuklarımızı buna uygun şekilde eğitmeliyiz, onlara buna uygun ilim ve irfan vermeliyiz ki, ticaret dünyasında, tarımda, sanatta ve bütün sahalarda verimli, etkili ve çalışma içinde olsunlar.”
Şahenk, sözlerini tamamlıyor: Bu yola baş koyduk!