Eşine dışkısını atan Nişanyan nedeniyle Agos’tan istifa eden Ağım, “Belleğimizde ‘dışkı yedirme’ olarak iz bırakmış bir işkence yöntemini anımsatan bu harekete karşılık verilmeliydi” diyor
B. ktan şeylerin entelektüel dünyada nasıl pazarlandığına, içinden nasıl komplo teorileri çıkarıldığına ve nasıl da ayna rolü oynayabildiğine tanık oluyoruz; hayretle.
Asıl olarak mesele şu:
Adamın biri, karısına iğrenç bir saldırıda bulunuyor. Bunu bilen, gören, duyanın da “Aaa ne ayıp” tepkisi vermesi beklenirken tartışmaların geldiği boyut, “akıl tutulmasının” bulaşıcı bir hal aldığını gösteriyor. Olayın kamusal alana taşındığı 6 Haziran tarihinden bugüne Agos gazetesi çevresinde yaşananlardan anlıyoruz ki, tipik bir “erkek” ve “cemaat” dayanışması karşısında gelişen demokratik refleksleri yönetememe hali de bulaşıcı.
“Benimle görüşmedi”
Eşi Müjde Nişanyan’ın başına kavanozda sakladığı dışkısını döken Agos yazarı Sevan Nişanyan’a gösterdiği tepki nedeniyle, gazeteyle yollarını ayırmak zorunda kalan, Agos internet sayfası editörü Nuran Ağım, “Ben Müjde Nişanyan ile dayanışmıyorum, akıl almaz bir davranış, asıl olan bu! Mahçupyan da aynı şeyi yapabilirdi. Benim kadınlar adına kınadığım durumu, o da insanlık için kınayabilirdi. Belleğimizde “dışkı yedirme” olarak iz bırakmış bir işkence yöntemini anımsatan bu hareketin hak ettiği karşılık verilmeliydi” diyor.
İdeolojik seviyesizlik!
Ağım’ın kurduğu cümleler, Genel Yayın Yönetmeni Etyen Mahçupyan’ın “Bu yazarımızın yaptığının erkeklikle değil, düpedüz insanlıkla ilgili bir durum olduğunu düşünüyorum... Bu yazar, yazılarına devam edecek” sözlerine yanıt özelliği taşıyor. Ağım‘la görüşmeyen Mahçupyan önceki günkü yazısında, “İnsan olan beri gelsin, geri kalan herkese uğurlar ola” mesajı vermiş, gazetedeki istifalar da bundan sonra gelmişti.
Ağım, Mahçupyan’ın iç yazışmalar sürecinde sarf ettiği “Hoyrat erkek ihtiyacı içinde olan kadınların içine düştüğü ideolojik seviyesizlik” cümlesine takıldığını söylüyor. Mahçupyan herhangi bir ortamda bu ifadeleri kullanmışsa, kendisiyle ilgili olarak beynimde kara bir sayfa açarım. Ayrıca böyle bir görüş uluorta dile getirilmişse, Ağım tepkisini iç yazışma olarak saklayabilir miydi? Ağım, “Yıllardan beri sürdürdüğüm bir mücadele var, bedeller ödemişim. Bu görüşleri saklı tutamazdım” diye kendini savunuyor.
Mahçupyan’ın “yöneticilik” katından olaya bakmaya çalışıyorum. Agos’un çatısı altındaki “demokrasi ikliminin” Sevan Nişanyan’a tepki gösteren gazetedeki 13 kadını ve erkek arkadaşlarını cesaretlendirdiğini düşünüyorum. Agos’un tarihi içinde 10-15 yazılık geçmişi olan Nişanyan’ın “kişilik tutulmalarını” sahiplenmek yerine, bu iklimi beslemek gerekirdi.
Dün 13 kadından ve erkeklerden bir kısmı “Agos zarar görmesin” diyerek istifa etmekten vazgeçmiş olsalar bile, artık hangi okur “Sevan Nişanyan yazıyor” diye merak duyabilir ki?!
Mahçupyan, Nişanyan’a tepkileri abartılı bulabilir. Veya aile içindeki “sırlara” vâkıf olabilir. Hiçbir durumun “dışkı” eylemini haklı çıkaramayacağını Mahçupyan bilmez mi? O zaman Mahçupyan’a şiddetin yalnızlaştırılması adına, “Sevan kardeşim, git karınla meseleni hallet öyle gel” demek düşmez miydi? Ya da “Sevan kardeşim, sana neler olmuş böyle” diye panikleyip kendisine “tıbbi gözetim” şansı tanıması beklenemez miydi?
Ağım, Agos İmtiyaz Sahibi Rakel Dink’le görüşmediğini, Ararat’ın ise “üzgün” olduğunu belirttiğini söylüyor.
Olaya nokta koyalım: Nişanyan “genç kadınlarla” olan ilişkisini, eşinin üzerine döktüğü dışkıyla itibarlı hale getirmeye çalışıyor.
AFERİN!